Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

14 Ekim 2010 Perşembe

Efes Pilsen için ŞEREFE... '' Şeref de Kim ?? :)) ''



       Efes Pilsen geçen sene olduğu gibi bu sene de Fenerbahçe Ülker'i mağlup ederek Cumhurbaşkan'lığı kupasını bir kez daha kazanmış oldu..Adı Cumhurbaşkan'lığı kupasıydı fakat kimse için ne kupası ne ödülü olduğu hiç ama hiç önemli değildi..Çünkü bu maç bir Efes Pilsen-Fenerbahçe Ülker karşılaşmasıydı..Cumhurbaşkanını kim ne yapsın kupasını kim ne etsin..Gazoz kupası da olsa heyecan doruklara çıkardı ve aynen öyle de oldu..Şimdi geçelim maç analizlerine..

       Öncelikle bu karşılaşma için yukarıdaki resmi seçmemin bir anlamı var..Geçen sene final serisindeki performansıyla Efes Pilsen'i yıkan oyuncuların başında gelen Ukic'in bence panzehiri bulunmuş oldu..Bu panzehirin adı Wisnievski..Bakın buradan daha sezonun başında yazıyorum olası bir final eşleşmesinde Ukic'in karşısında duracak ve onu durduracak oyuncudur Wisnievski..Bir defa Ukic'i topla oynatıp rahat etmesini sağlarsanız zaten işiniz bitmiş demektir..Geçen sene ne zaman karşısında savunmadan bi haber Ender Arslan'ı görse Ukic topu rahat rahat yere vurup elini kolunu sallaya sallaya turnikeler atmıştı..Bu sefer karşısındaki Wisnievski öyle bir savunma yaptı ki bazı pozisyonlarda Ukic topu yere vuramadı bile..Ritmi bozuldu..Zaten şut ritmine tam olarak güvenilmeyen bir oyuncu olan Ukic bir de topu yere vuramayınca iyice raydan çıktı..Bakın bu dediğim eşleşme maç boyunca en fazla 4 veya 5 sefer olmuştur fakat bu pozisyonlar bile bana çok ama çok önemli bazı mesajlar vermiştir bu eşleşme ile ilgili..Wisnievski öyle yakınına ve burnunun dibine giriyor ki rakibin rakip bunalıyor ve topu yere vurup geçmeye kalksa bile ya topunu çaldırıyor yada çok kıvrak ve çabuk bir oyuncu olan Wisnievski hemen geri çekilerek pozisyonunu alıyor..Buradaki tek sıkıntı böyle bir durumda Wisnievski'yi oynatacaksak kim kenarda kalacak işte bütün mesele bu..Serinin gidişine göre bu oyuncu seçimlerine değişik ayarlar verilebilir..Ender adına çok üzgünüm ama sanırım Perasovic Ender Arslan'ı pek düşünmüyor..En azından Euroleague maçlarında..O fizik ve rezalet savunmasıyla zaten Efes Pilsen'de oynamasını pek de beklemiyorum ben..Dengesiz ve bomba denilen bir iki tane 3 lük bulacaksın diye sana 25 dakika süre verip tüm savunmayı ve dengesini bozamayız kusura bakma Ender..Rol alacağın zamanlar gelecektir hücumda tıkanılan anlarda fakat bu kesinlikle geçen sene olduğu gibi en kritik anlarda topu senin eline verip senin birebirlerine muhtaç olunacak bir şekilde olmayacak orası kesin..

       Bir defa her şeyden önce Efes Pilsen'in en az 2 tane biri yapılı 5 numaraya ihtiyacı var..Radullica'nın döndüğünü varsaysak bile yine de bir tane kalıplı uzun Efes Pilsen için çok elzem..Rakip uzunların topu pota altında aldığı anlarda birebirde o oyuncunun arkasında durabilecek ve ikili sıkıştırmaya gerek duyulmamasını sağlayacak bir uzun..Bugun top Oğuz Savaş'a indiği anlarda gerek Ersin Dağlı gerek Roberts veya zaman zaman Kerem Gönlüm çok iyi iş çıkardı fakat bunlar genellikle dışardan veya içerden gelen yardımlar ve ikili sıkıştırmalarla pekişen başarılardı..Bize birebirde rakip 5 numaralara dur diyebilecek bir uzun lazım hadi hayırlısı..

       Takımdaki rollere de kısaca değinirsek eğer en çok dikkatimi çeken şey giren çıkan her oyuncunun takıma öyle yada böyle katkı vermiş olması..Hiç çok etkisiz veya çok kötü bir performans hatırlamıyorum.Hatalar oldu elbette fakat bunlar sürekli bir hal alan kronik bir hastalık şeklinde değildi.. Kerem Tunçeri böyle oynayacaksan lafım yok ama geçen sene de böyle başlayıp sonunda her zamanki gibi batırmıştın inşallah yine öyle olmaz..Hücumda sorumluluk alan ve savunmada iyi işler çıkaran bir Kerem Tunçeri'ye itirazım olamaz..Fakat istikrar ve hücumda sorumluluk alması şartıyla..Sanırım bu kendine güven Dünya Şampiyonası'ndan gelmekte ve o turnuvadaki form grafiğini bu maçta sahaya yansıttı...Rakocevic de gördüğüm en büyük değişiklik üzerindeki o geçen seneki baskının olmaması ve son derece rahat ve kendine güvenli bir oyun oynamasıydı..Geçen yıl bire beş bir şeyler üretmeye çalışan ve sürekli hatalar yapan Rakocevic şimdi kenardan bile gelse gerektiği yerde üstüne düşeni yapan bir oyuncu rolündeydi..En önemlisi gergin değildi ve kenar yönetimle barışıktı..Nachbar 3 numara oynadığı sürece her zaman ve her şartta Euroleague dahil tüm rakiplerin 3 numaralarına karşı üstünlük sağlayıp Efes adına fark yaratacak oyuncu olacaktır..Yeri geldiğinde sadece ama sadece bir silah ve tercih olarak zaman zaman 4 numarada oynatabileceğimiz de bir oyuncu Nachbar..Bu özelliğiyle de özellikle hücumda rakip uzunlara eşleşme sıkıntısı yaratacaktır..Yoksa bir sezon boyunca sürekli 4 numara oynatıp kara kaslı uzunlarla boğuşturursan Nachbar'ı onun o muhteşem özelliklerinden de yararlanamazsın aynı zamanda da oyuncuyu hem fiziksel hem de psikolojik olarak çökertmiş olursun..4 numarada sadece bir ''Sniper '' usulü vurucu rollerde kullanabilirsin ama sadece bir ekstra silah olarak..Bu Roberts'ı beğenmemek elde değil..Koları kalın,iyi ribaund çeken,savunmada pozisyonunu çok iyi alan,oyunun sürekli içinde ve her zaman ikinci şanslarını zorlayan tam anlamıyla ilaç gibi bir oyuncu Roberts..Son hücumda Ukic Kerem'i geçip potaya bomboş turnike atacakken hemen uyanıp çok da yüksekten şahane bir blok yaparak aslında maçı getiren adam oldu Roberts..Ersin Dağlı elinden geleni yapıyor ve en önemli özelliği eğer 3 saniye koridorunda topu alırsa daha doğrusu gardlar o topu onunla buluşturabilirse vücudunu çok şahane araya koyarak çok yüzdeli bir şekilde bitiriyor hücumları..Savunma ribaundlarında da etkili fakat bazen oyun içinde savunma rotasyonunda adamını kaçırıyor resmen dalıveriyor..Zaten bu sebepten olsa gerek koç Perasovic sık sık çocuk azarlar gibi azarladı garibimi onun da sesi çıkmadı ne yapsın..Bootsy Thornton ise benim vazgeçemediğim ve geçen sene sakatlanmasa final serisinde değişik şeylerin olabileceğini düşündüğüm oyuncudur her zaman..Oyunun iki tarafını da son derece verimli oynayabilen ve kesinlikle bir yabancı oyuncu için en önemli ama en önemli şey olan '' Kendisini Adamışlık'' ruhuyla oynayan bir oyuncu Thornton..Özellikle Wisnievski ile beraber Preldzic'i çok iyi savundular..Cenk özellikle geliştirdiği fiziksel özellikleriyle skor anlamında rakip oyunculara zorluklar yaratacaktır..Sinan Güler pek oynama şansı bulamadı fakat eğer daha fazla süre almak istiyorsa Wisnievski'den daha iyi savunma yapması ve Wisnievski'de olmayan skorer ve şut özelliklerini de sahaya yansıtmalı Sinan..Kerem Gönlüm ise tam bir joker içerde kullan,dışarda kullan,savunmada kullan,ribaund aldır,savunma yaptır hatta bir de bugun olduğu gibi şutlar sokarsa yeme de yanında yat..Hızlı ayaklarıyla günümüz uzunlarında en çok aranan özellik olması sebebiyle Kerem her zaman önemli roller alacaktır Efes Pilsen'de..

       Karşılaşma son çeyreğin başına kadar hep Fenerbahçe Ülker'in üstünlüğünde geçmesine ve fark bir ara 16 sayılara kadar çıkmasına rağmen hiç öyle geçen seneki gibi pes eden ve Efeslileri umutsuzluğa sürükleyecek bir görüntü oluşmadı sahada..Fenerbahçe Ülker'de yine çok önemli roller alan ve kritik şutlar sokan Ömer Onan ve Mirsad denen basketbolcu bozuntusu takımı sürüklediler..Bu iki adam(biri adam bile değil ama lafın gelişi öyle diyorum) hem saha içi rollerde hem de saha dışı faktörlerde (hakemi baskı altına alma,seyirciyi galeyana getirme,pislik işler yapma vsvs )  takımını bir yerlere getirmek için çırpınıyorlar..Bir çok defa olduğu gibi bugun de hakemlerin verdiği bir karardan sonra ( ki hakemlerin Efes Pilsen'i resmen biçmeye çalıştığı bir maçtı..Ödül töreninde de biz Efesliler tarafından uzun ve etkili bir şekilde yuhalandılar ) en az 2 dakika sürekli itiraz edip bir şeyler söylüyorlar..A be kardeşim o kadar konuşacak ne buluyorsun neye itiraz ediyorsun bu hakemlerin hiç mi düdükleri ve teknik faulleri yok,neyine güveniyorsun?? Baban mafya'mı yoksa hakemlere çıkışta bekle diye tehditler mi savuruyorsun?? Sinir sistemlerimi alt üst eden bu ikisi dışında  her şey yolundaydı aslında..Haa bir iki parantez daha açalım..Mesela Emir Preldzic de bu iki oyuncuya benzemiş hem de fena halde..Dirsekler durmadan çalışıyor,çaktırmadan pis fauller yapıyor vsvs..Hatta madalya töreninden sonra soyunma odasına giderken Efeslilerin olduğu trübüne öyle bir bakış atarak ve sanki küfrederek gitti ki inanamadım..Herkes boynu bükük küheylan gibi soyunma odasına giderken Preldzic bizlere dik dik bakarak ve gözlerinden ateş çıkararak gitti soyunma odasına..Sanki meydan okuyordu:))) Kaya Peker'e maç sonrası yapılan '' Kayaaaa o madalyayı da sat para eder sat o madalyayı da '' şeklinde yapılan tezahüratlar gerçekten çok yerindeydi..Zaten gördüğüm kadarıyla Fenerbahçe'nin uzun rotasyonunda pek fazla süre bulamayacak gibi duruyor..

       Karşılaşmaya resmen hasta halimle gittim fakat bu galibiyet beni kendime getirdi inanır mısınız..Maça hayatında ilk defa bir basketbol maçı izleyecek olan eşim Dilek'le beraber gittim..Bir yandan onun her türlü sorusuna yanıt vermekle meşgulken bir yandan da maçı izliyordum..Hayatında ilk defa basketbol izleyen birisi olarak eşimin yaptığı bazı yerinde ve inanılmaz tespitler bana bazı şeyleri bilmek ve görmek için uzman olmaya gerek yok Ufuk dedirtti..Mesela daha maç başlamadan Fenerbahçe'li oyuncuların çok uzun olduğunu ve bizde yani Efes'de uzun adam olmadığını söyledi ve en önemli soruna en baştan parmak bastı aslında..Rakocevic ısınırken daha bu adamın elleri kolları diğer herkesden farklı oynuyor yerinde duramıyor dedi ki haklıydı Rakocevic sahadaki herkesden daha fazla para kazanan ve vücud olarak çok çabuk yön değiştirebilen bir oyuncuydu..Gelelim beni en çok güldüren Oğuz Savaş ile ilgili sözlerine.. '' Yahu bu adam basketbolcu mu?? Hiç basketciye benzemiyor resmen sakallı Hacı bu Hacı '' Bundan böyle Oğuz Savaş'ın adı benim tarafımdan da ''Hacı''dır..Sonra Perasovic bizim Efesli oyuncuları bağırıp çağırıp azarlarken '' Yaa adama bak durmadan bağırıyor ayıp değil mi bağırılır mı oyuncuya??:)))))) '' dedi ve sürekli maç boyunca bunu söyledi..Benim bu durumun normal bir şey olduğunu ve koçların oyuncularını motive etmek ve hatalarını göstermek adına böyle bağırabileceğini anlatmam inanın çok zor oldu çatladım:)) Fakat her ne olursa olsun basketbol maçını çok sevdiğini ve bundan sonra Efes Pilsen'in  her maçına gelmek istediğini söyleyince dünyalar benim oldu:)) Bir Efes taraftarı ve bir basketbolsever daha kazandırdım sevinçliyim..Basketbolun heyecanı ve Efes Pilsen sevgisi ilk defa bir basketbol maçı izleyen bir bayan taraftarı bile işte bu şekilde etkileyebiliyor.. Haa başlıktaki Şeref'in kim olduğunu ben de bilmiyorum bilen varsa söylesin hakkaten kim bu Şeref?? :)))))))

UFUK ÇAĞDAŞ ERDEM

4 yorum:

Sarıkaya dedi ki...

Bugüne kadar Wisnievski hakkında okuduğum en güzel yorum. Eline sağlık. Wisnievski'yi soranlara yazını öneriyorum.

Adsız dedi ki...

Bakalım Efes Antalya maçını yazacak mısınız?

Ufuk Çağdaş Erdem dedi ki...

Efes Pilsen-Antalya B.Belediye karşılaşmasını yerinde izledim Sinan Erdem'de..Ayrı bir yazı olarak değerlendirilecek bir maç değil bence..1 hafta önce 35 sayı fark attığı takıma kendi evinde kaybetmenin bir tek açıklaması olabilir..Ciddiyetsizlik ve gevşeklik...Bu tür maçlarda işi erken bitirmek çok önemlidir..Rakibin direncini eğer başlarda kıramazsanız karşılaşmanın sonları her duruma açıktır..Hele hele siyahi ve birebirleri etkili yabancıları olan Antalya B.Belediye gibi takımlara karşı..Böyle yenilgilere her zaman ben ''Hayırlı mağlubiyetler '' derim fakat bu bir alışkanlığa dönüşürse o zaman tehlikeli olmaya başlar..Sonuçta Efes Pilsen için Türkiye ligi Avrupa için bir antreman mahiyetindedir..Bunun daha ötesi olmamıştır olmazda..Asıl değerlendirmeler o açıdan Euroleague karşılaşmalarından sonra daha sağlıklı yapılabilir diye düşünüyorum...

Sarıkaya dedi ki...

İçimizdeki Antalyalıların adı yok!:-))

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails