Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

11 Mart 2010 Perşembe

Alice Harikalar Diyarında


Kahvaltıdan Önce Altı İmkansız Şey

Bir çoğumuz çocukluğumuzda illa ki o tavşan deliğinden Harikalar Diyarına düşmüş ve küçük Alice’in bu diyarı içinde bulunduğu karakterler birlikte keşfedişini aynı zamanda onun büyüme hikayesini bizzat gözlerimizle görmüşüzdür. Seneler sonra müthiş yönetmen Tim Burton bizi tıpkı Alice gibi yetişkin halimizle o tavşan deliğinden içeri itmeye çalışıyor ve bunu çok da sağlam bir şekilde başarıyor.

Konu ortada; Alice yıllar önce düştüğü tavşan deliğinden tam 10 yıl sonra, istemediği bir evlilikten kaçmak üzere bir tavşanı kovalarken (şu sürekli geç kaldım, geç kaldım diyen tavşan) aynı delikten yine düşüyor. Tabi Harikalar Diyarı’nda çoktan kehanetler yazılmış bile; o Harika Gün’de Alice gelecek ve Kırmızı Kraliçe’den Harikalar Diyarı’nı bir kez daha kurtaracak. Tıpkı Alice gibi biz de gördüğümüz karakterleri bölük pörçük hatırlıyoruz ama perdedeki her imge hafızamızı tazelemeye yetiyor. Şapkacı, görünmez kedi, yelekli tavşan, sigara düşkünü tırtıl, Kırmızı Kraliçe’nin iskambil askerleri ve daha bir çoğu Tim Burton’ın her zaman kullandığı dışa vurumculuk yaklaşımıyla karşımıza çıkıyor. Tüm görsel efektler Kırmızı Kraliçe’nin üstünlüğünü destekler nitelikli olsa da, zaman zaman Beyaz Kraliçe’yi de görüyoruz. Gerçi ne hikmetse Beyaz Kraliçe’nin Kırmızı’dan çok daha korkunç olduğunu düşünmekteyim :D

Lewis Carrol’un ölümsüz eserinde Alice’in büyüme hikayesini, kendi kararlarını kendi verecek bir konuma gelmesini, kırmızı kraliçe’nin çirkinliğinin çevresindeki sahte insanların sahte sözleriyle kapatma çabasını, arkadaşlığı,sevgiyi kısacası bir çocuk romanında bulabilecek her türlü imgeyi çarpık imgelerle görme şansımızı aynı şekilde hiçbir eksiği olmadan Tim Burton’ın Alice’inde de görme şansımız yüksek. Yalnız hepsi bu… Eğer sizin için Alice’in çok bir anlamı yoksa, ya da masal düşkünü bir insan değilseniz Alice’i izlerken yer yer sıkılma ve kendinize bu filmi neden izliyorum sorusunu sormanız mümkün. Hikaye hakkında bilgi sahibi olan bir insanın filmden alacağı zevk hikayenin bir noktasını dahi okumamış bir insanınkiyle ters orantılı. Tabi filmdeki Johnny Depp ve Helena Bonham Carter’ın oyunculuklarından ziyade içlerine girdikleri müthiş eğlenceli karakterleri görmek isterseniz onu bilemeyeceğim. Bu arada filmi mümkünse Üç Boyut destekli bir sinemada izlerseniz, iyi-kötü imgesi olarak efsane haline gelecek Alice vs Jabberwocky sahnesini tüm ihtişamıyla görmeniz filmden alacağınız zevkli katlayacaktır.

Sonuç olarak karşımızda Tim Burton’ın her zamankinden farklı bir filmiyle karşı karşıyayız. Belki en iyi filmi değil ama masalcı yönünden hiçbir şey kaybetmeyen Burton’dan çocukluğumuzda yaşadığımız o masalları tekrar çekmesini dört gözle beklememekten alıkoyamıyor kendini insan. Dedikodulara göre Uyuyan Güzel’i de çekecekmiş. Dilerim biraz daha yetişkinlere yönelik bir masal çeker de izlemesi çok daha keyifli olur.




SON BİR NOT: Eğer Alice'in çok daha farklı bir halini bilgisayarınızda oyun olarak oynamak istiyorsanız. American Mcgee's Alice adlı oyunu deneyebilirsiniz. Bu oyunda Alice hem annesini hem babasını kaybeder ve böylece içinde bulunduğu psikolojik durumdan Wonderland de etkilenir. Alis eline satırını alıp Wonderland'i kurtarılabilecek en vahşi yollarla eski haline döndürür. Buyrun bu da o şirin kediciğin çarpıtılmış hali :)


YAZAN: ALPER KURT

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails