Turkcell’in 3. Yeşilçam ödülleri sahiplerini buldu efendim. Normalde ödül törenleri, özellikle Türkiye’de verilen ödüller ve Oscar ödülleri, benim pek ilgimi çekmez. Hala en iyi yönetmen ve en iyi film ödüllerinin anlamsız bir şekilde farklı filmlere verilmesi devam ediyor. Açıkçası şu film niye bunu aldı, bu film bunu hak etmemişti tarzında tartışmaları da pek sevmiyorum. Yine de madem bir ödül töreni var, girelim inceleyelim; çünkü çok önemli noktalar var bahsedilmesi gereken.
* En İyi Yönetmen: Reha Erdem (Hayat Var)
* Turkcell İlk Film Ödülü: Nefes: Vatan Sağ olsun
Gördüğünüz üzere en iyi film Nefes seçilirken, en iyi yönetmen gişede 2500 kişinin bile izlemediği (Ne yazık ki!) Hayat Var filminin yönetmeni Reha Erdem seçildi.
Efendim, “Nefes” filmi her ne kadar anti-militarist bir film gibi gösterse de kendini, ne anlattığını kendisi bile tam olarak bilmeyen bir film. Bir yandan militarizmin ülkedeki anlaşmazlıkları tetikleyeceğinden dem vurup, diğer yandan izleyen kitleye yanaşma çabasında olan filmi , film gösterime girdiği vakit mevcut jürinin yarısından fazlası eleştirdikten sonra, nasıl olur da en iyi film seçilir aklım almıyor. En iyi filmde hangi kriterler vardır? Oyunculuk yönetimi, kurgu vs.vs., Nefes’te yıllardır içimizde kanayan yarayı bir kez daha kanatıp, sizi gaza getiren ve ülke içindeki bu çatışmanın gerekliliğini hissettiren bir filmden başka ne gördünüz perdede. Şu noktada kendimi durduruyorum ve ödül töreninden birkaç cümleyle devam ediyorum.
“Erdem, konuşmasında, düşük izleyici rakamlarından dem vurdu: “Bu ödül için filmi 2500 kişilik bir kurul değerlendirmiş. Neredeyse bizim izleyicimiz kadar.” Erdem, “Hayat Var”la 2009 Antalya Film Festivali’nden de En İyi Yönetmen ve En İyi Film ödülleriyle dönmüştü”
Şimdi bu noktada bu filmin bu kadar az izleyici almasının sebebi nedir? Bunu konuşmak lazım. Reha Erdem Türk sinemasının son yıllardaki en iyi yönetmenidir. Daha şimdiden filmleri üzerine detaylı incelemeler, alt okumalar içeren kitaplar yayımlanmaya başladı bile. Bir Reha Erdem hayranı olarak ben, filmi izleyemedim. Neden? Film yaşadığım şehre gelmedi. Tam 6 sinema var Gaziantep’te ve altısı da hafta sonlarında eğlenme amacı taşıyıp, bol para kazandıracak filmleri getirme telaşındalar. Hayat Var filmi Türkiye’de büyük şehirler dışında kaç şehirde gösterime girdi ? Medya’da Nefes’in yüzde biri kadar kaç programda, kaç köşe yazısında yerini buldu? Medya kendi kurduğu sofraya, kendisi oturuyor. Sonra da bir yapımcı çıkıp şöyle diyor: “Geceye filmin yönetmeni Levent Semerci katılmadı. Filmin ödülünü alan yürütücü yapımcı Barış Kaya, “Levent Semerci’yle telefonda konuştuğumda ‘Çok kez düştük ve ayağa kalktık. Film, ödül alırsa ayakta olduğumuza inanacağım’ dedi. Birisi onu arayıp dimdik ayakta olduğumuzu söylesin” şeklinde konuştu”. 2.5 milyon seyirci bulmuşsun, hala nelerle uğraşıyorsun sevgili Levent Semerci.
Bu ay Altyazı dergisinin editörü Fırat Yücel’in harika bir editörden yazısı var. Yazının özü halkımızın filmleri ikiye ayırmış olması. Entel(!) filmleri, halktan filmler. Nuri Bilge Ceylan’ın filmleri bizi bize anlatırken, Reha Erdem hepimizin içinde bulunduğu psikolojik açmazları inci gibi işlerken nasıl oluyor da bu filmleri entel, dantel diye elimizin tersiyle atıyoruz bilemiyorum. Bir önceki yazımda John Yeats’in bir sözünü alıntılamıştım; Göle atlamanın amacı bir an önce kıyıya varmak değil, suyun tadını çıkarmaktır. Türk sinemasının gelişmesi de işte sadece bu cümleyle özetlenebilir.
YAZAN: ALPER KURT
3 yorum:
nefes filmi bence on numara bir filmdi anlamak isteyene tabi
Ben de Nefes filmini beğenmiştim ama ordaki askerlerin psikolojisini düşünerek.Fakat Alper gibi geniş bir açıdan bakmamıştım.
Asker psikolojisi bakımından herhangi bir lafım yok filme. Yalnız o psikoloji doğrultusunda baktığınızda bakışınız hem dar olur, hem de sempatiden öteye geçemez ki bu sempati ancak askerliğinizi yapmanızla doğru orantılı olacaktır. Benim demek istediğim filmin söylemek istedikleriyle alakalıydı. Kaldı ki yazıda belirtmek istediğim "Nefes" filmine karşı olan düşüncelerim değil, medyanın ellerindeki herşeyi diledikleri gibi yönlendirebilmesineydi. Anlayana.
Yorum Gönder