Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

29 Ağustos 2010 Pazar

Ibra Yeniden Milano'da


Geçtiğimiz sezon Real Madrid'in Kaka ve Ronaldo'yu transfer etmesinin ardından; sezonu 6 kupayla kapatmış olsa da,Barcelona bu 2 hamleye Zlatan Ibrahimovic ile karşılık verme gereği duymuştu.Üstelik bunu yaparken karşılığında Eto'o + Alex Hleb ve 35 milyon ödemişlerdi.Bu alışveriş her nasıl olursa olsun bana göre zaten oldukça zararlı bir alışverişti o zamanlar.Nitekim Ibrahimovic gibi üst düzey bir egoya sahip olan futbolcu Barcelona gibi takım olgusuna sahip bir ekipte zorlanacaktı.Guardiola ile arasındaki sorunları bilmeyen kalmamıştı zaten.Barcelona içerisinde Messi her zaman ön plandaydı ama o bile egosunu ifşa etmiyordu.

POZİTİF FUTBOL

David Villa'nın da transferinden sonra Barcelona kulübü Ibrahimovic'in gönderilmeyeceğini açıkladı.Geçen zaman içinde Ibrahimovic'in sıkıntı yaratacağı anlaşılmış olacak ki onu 1 sezonluğuna kiralik olarak ve satın alma opsiyonuyla birlikte Milan'a gönderdiler.Uzun süredir bomba transfer konusunda İngiltere ve İspanya'nın gerisinde kalan İtalya da Milan'la birlikte tekrar gündeme gelmiş oldu.Özellikle Kaka'nın satılmasının ardından yönetimi çok sert protesto eden taraftarların da bu transferle gönlü alınmış oldu.

POZİTİF FUTBOL

Peki Ibrahimovic Milan'da ne yapar? Milan'ın kadrosuna baktığımızda özellikle hücum hattındaki Boriello-Pato-Ronaldinho triosuna bir de Ibrahimovic eklenmesi şüphesiz Milan'ın gücüne güç katacaktır.Ayrıca Ibrahimovic'in Barcelona'daki düzen-nizam sistemine ayak uyduramadığını ve kaos ortamlarını daha çok sevdiğini Inter zamanlarından biliyoruz.İtalya'nın da Türkiye'den farkı yok ve kimileri kaostan nemalanır.Ibrahimovic de bunlardan biri ve bence başarılı olacaktır.Ayrıca Milan-Inter maçlarında olacakları çok merak ediyorum.

POZİTİF FUTBOL

27 Ağustos 2010 Cuma

İstemek Yetmedi: Trabzonspor - Liverpool

Maç öncesi Umut Bulut'un Toulouse ile transfer görüşmesi yapması gündemdeydi ve Şenol Güneş bu yüzden Umut Bulut'u kadro dışı bıraktı.Şenol Güneş'in bu hamlesi Trabzonspor'un değerleri açısından oldukça önemlidir.Bu hamle değerlerini hiçe sayan Galatasaray ve Fenerbahçe gibi takımlara da örnek olmalıdır.Umut Bulut'un Liverpool maçından 1 gün önce Toulouse yöneticilerini kabul etmesini ve transfer görüşmeleri yapmasını hiçbir şekilde kabul edemem.Hem şehir hem de takım için böylesine önemli bir maç öncesi transfer görüşmesi yapan bir futbolcuyu,kim olursa olsun,kadro dışı bırakmak en doğru karardı.Umut Bulut Teofilo'nun formda olması ve Jaja'nın transfer edilmesinden sonra takımdaki yerinden kuşku duymuş olacak ki böyle bir görüşmeye yeşil ışık yakmış.Ancak gideceği takım Toulouse gibi Fransa'da orta sıralara oynayan bir takım.Bu da olayı daha da dramatikleştiriyor.

POZİTİF FUTBOL

Liverpool maçına geçecek olursak; dün gece elenen diğer 2 takımımızın aksine Trabzonspor çok iyi mücadele etti.Erken golü bulmak Liverpool karşısında maçın nasıl başlaması gerektiği sorusuna en iyi cevaptı.Trabzonspor özellikle ilk yarıda inanılmaz akıllı oynadı.Golden sonra kontrollü oyunla,bulduğu açıklara hızlı adamlarını sarkıtarak ikinci golü arama niyetindeydi Şenol Güneş.Nitekim bir kaç pozisyon da buldular.Ancak ilk yarıda özellikle Yattara'nın inanılmaz kötü oynaması sağ kanatsız oynattı Trabzon'u.Ben Yattara'yı anlamakta güçlük çekiyorum.Bu kadar yetenekli ve süratli bir oyuncunun oynadığı 45 dakika boyunca neden durarak,laubali bir şekilde oynadığını anlamak mümkün değil.Zaten Şenol Güneş ikinci yarı yerine Alanzinho'yu oyuna alarak ne kadar iyi hamle yapabildiğini bir kez daha gösterdi.

POZİTİF FUTBOL

Sonuç olarak Trabzonspor tüm Türkiye'nin desteğini arkasına almıştı ancak tecrübesizliğinin kurbanı oldu.Şenol Güneş'in de dediği gibi Trabzonspor bu maçı çok istedi ancak olmadı.Oyuncular ellerinden geleni yaptılar.Herşeye rağmen tebrik etmek lazım.Bu maç için aklımda kalacak olan tek şey Şenol Güneş'in Trabzonspor değerlerini korumak adına önemli bir oyuncu olsa da Umut Bulut'u kadro dışı bırakması olacaktır.Trabzonspor bundan sonra asıl hedefi olan Türkiye ligine odaklanacaktır.Kaldı ki yazarımız Erdem Çetin'in lig değerlendirmesinde de bahsettiği gibi ligin de en büyük favorisidir.

POZİTİF FUTBOL

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Ntvspor Tüketiyor Kendisini Farkında Değil




         Malesef ve malesef Ntvspor tıpkı bu resimde olduğu gibi beyazlardan çok siyahlara bürünmüş durumda..Önceleri izlemekten zevk aldığım kanal malesef son zamanlardaki tercihleri ve genel yayın politikasıyla çekilmez bir hal almış durumda..Şimdi öncelikle genel yayın politikalarından başlayalım daha sonra tek tek kadrodaki bazı isimlere değinelim...

       ''Ne şiş yansın ne Kebap '' işte Ntvspor'un aslında bir haber kanalı olarak Ntv'nin de temel yayın politikası bu sözde gizli..Tam bir eyyamcı yayın politikası ile kimseyi kırmadan,yüzeysel,etliye sütlüye karışmayan ve sadece işin kaymaklı kadayıf tarafıyla ilgilenen bir yayın politikası ve kadrosu şu anda Ntvspor''un iliklerine kadar işlemiş durumda..Oysa bizlerin görmek istediği Ntvspor olup bitenleri en sert şekilde olduğu gibi seyirciye yansıtan bir kanaldır..Herhangi bir spor programını açtığımda inanın bana 5 dakikadan sonra sıkılmaya başlıyorum..Çünkü anlatılan ve söylenen şeyler futbolcuların maçtan sonra yaptığı ''Önümüzdeki maçlara bakacağız,rakibimize başarılar diliyoruz' vsvs tarzında  ne akar ne kokar yorumlar olduğu için dayanamıyorum beş dakikadan fazla..

       Şimdi tek tek kadroyu değerlendirmeden önce yazının en önemli ve can alıcı yerine değinelim..Neden Ntvspor bu hallere düştü..Yaptıkları en büyük hata şu sözdeki gibi bir düşünce tarzı içine girmeleriydi '' Ya biz zaten belli bir kitleye kavuştuk ve baya da izleniyoruz ve seviliyoruz..Ee o zaman biz ne koyarsak kime sundurursak ne yaparsak yapalım bu millet bunu yer..Zaten rakipsiziz ve kavun yerine kelek de versek bu millete farketmez  '' Evet işte aynen bu düşünce tarzı nedeniyle Ntvspor'da şu anda izlenesi yorumcu sayısı birdir bilemedin ikidir..Fakat Ntvspor ailesinin unutmaması gereken bir şey vardır o da hem bireylerin hem de kurumların başarılı olduğu sürece var olduklarıdır..Başarı da kaliteyle gelir fedekarlıkla gelir..Bu millete kavun yerine kelek verirsen bir süre sonra insanlar der ki '' Aaaa ya arkadaş bu yediğimiz bildiğin kelek ben artık başka pazardan alacağım bu kavunu'' der.. Ha derseniz ki şu anda başka pazar var mı diye belki o da yok ama ileride olmayacağı anlamına gelmiyor..Rekabetsizlik ve bir yerde kendini beğenmişlik Ntvspor'u bu hale getirdi..Şimdi gelelim kadroyu değerlendirmeye..

Basketbol ekibi : İşte Ntvspor ailesinin çöktüğü en temel nokta basketbol kadrosundaki değişimdir..4 yıl önce bu kadroda Murat Murathanoğlu,Yiğiter Uluğ,Murat Kosova ve Kaan Kural varken bugun İsmail Şenol denen çoluk çocuklara kaldık..Önceden boks maçlarını Fox Tv'den izlerken Bilgehan Demir'in sesine tahammül edemeyip sesini kısardım şimdi de bu İsmail Şenol'un maç anlatmasına dayanamayıp sesini kısıyorum..Önceki kadroya bakın bir de şimdiki kadroya bakın..Kalite olarak dağ ile ova kadar fark var..Tabi bir de burda Kaan Kural'a Türkiye ligi ve Türkiye Milli takımının maçlarının anlattırılmaması var..Dikkat edin ANLATTIRILMAMASI...Aslında bu bile başlı başına bir kanaldan soğumam için bir sebeptir..Peki Kaan Kural'a neden anlattırılmıyor bu maçlar hemen söyleyeyim..Kaan Kural doğru bildiğini dosdoğru söylediği için ve Koç Tanjevic'i ve yeri geldiğinde federasyonu eleştirebildiği için maçlar ona anlattırılmıyor..Kısacası korkuyorlar..Korkularının sebebi ne ?? Aman kimseyle kötü olmayalım aman federasyon ne der aman Tanjevic ne der olurda ilerde bir işimiz düşerse federasyonu ve bazı kesimleri küstürmeyelim türünde benim hiççççç ama hiçççç hazzetmediğim ve midemi bulandıran işler..Yahu ne var bunda eleştirilmekten neden korkar bu insanlar..Bizim ülkemizin federasyonu ve çeşitli yerlerdeki insanları bu kadar mı aciz ve küçük düşünüyorlar ki Kaan Kural'ın televizyonda söyleyeceği 3-5 cümleden bu kadar korkuyorlar..Gerçek sporseverler görmüyor mu sanıyorsunuz siz bunları..Yorumculardan biri eski koç İhsan Bayülken..Allahhh Allahhhh tam orta yolcu tam Ntv'nin adamı..Hiççç etliye sütlüye bakmaz aslında baksa anlar bilir ve anlatır ama işine gelmez..Basketbol sadece sahada oynanan oyundan ibaret değildir koç,yeri geldiğinde basketbol dışı eleştirilerini de görmek isteriz..Bir de herkesden özellikle rica ediyorum Bayülken'i izlerken bi dikkat edin..Her cümleye başlarken şöyle başlıyor '' Baktığımızda ''.. Yani bu kelimeyle başlamazsa konuşamıyor yemin ederim konuşamıyor..Neye bakıyoruz,tamam baktın diyelim ama her cümleye bu şekilde başlamanın ne kadar itici olduğunun sanırım Koç Bayülken farkında değil ama ben ona hatırlatayım burdan.. Gelelim asıl kaliteyi en diplere çeken İsmail Şenol'a..Tecrübesizliği ve ne kadar ham bir basketbolsever olduğu her cümlesinden ve her halinden zaten belli oluyor..Bir söz söylüyor niye söylediğini kendi de bilmiyor,önünü arkasını doldur desen dolduramayacak..Canlı yayınlarda Kaan Kural'ın belki 100 defa falan bu İsmail'i bozduğunu hatırlıyorum..Sadece ve sadece diksiyonu düzgün diye koskoca Ntvspor'un basketbol dairesi bu çocuğa emanet edilir mi.?.Herhengi bir maçın her hangi bir anını ve her hücumunu sanki maçın son hücumuymuş gibi anlatmaya çabalaması da işin cabası..Karşılaşmaya heyecan bu şekilde katılmaz tam tersi izleyiciyi mecazi anlamda ''Kusturursun''...İyi niyeti ve bir şeyler yapmaya çalışması yetmez kesinlikle yetmez..Bizler ''Google'' yorumcusu istemiyoruz..İsmail Şenol da tam bir Google yorumcusu..Alır ordan kuru bilgileri maçlarda bizlere satmaya çalışır..Bana böylesi gerekmez..Bizlerin istediği kuru bilgiyi aktaran değil saha içinde neler olduğunu basketbol altyapısı ve derin görüşüyle en eğlenceli şekilde farkedip bizlere aktaran yorumcular ve spikerlerdir..Seviyedeki düşüşe bir bakar mısınız..Murathanoğlu-Yiğiter Uluğ-Kosova 'dan İsmail'e...Bu kadrodan en son ayrılan da Ntvspor'un en tanınan yüzü Murat Kosova..Bu da son nokta ve sözün bittiği yer oldu işte Ntvspor adına..Şimdi Nba Stüdyo programı olacak mı acaba?? Yoksa İsmail Şenol mu sunacak?? Aman Allahım amannnnn kabus gibi gerçekten..Haa basketbol kadrosuna bir de İbrahim Kutluay'ı eklediler..Vay vayyyy transfere bakın hele..Tam cuk oturuyor işte Ntv'nin popülist ve orta yolcu yorumcu anlayışına..Şahsen benim İbrahim Kutluay'ı dinleme ve tahammül limitim 1,5 dakika..Yazıyla bir buçuk dakika..Eee tabi Ahmet Kurt abimizi çıkartacak halleri yok Ntvspor'daki basketbol programlarına..

       Futbol Ekibi :Bu futbol ekibi bölümünde bir isimden bahsedeceğim..Sergen Yalçın..Tümm vicdanlara ve azıcık futbolu izleyen ve seven tümmm neferlere soruyorum..Sergen Yalçın'ı bırakın Türkiye'nin en büyük spor kanalını küçük bir ilin yerel bir kanalında yorum yaptırır mısınız?? Bu adamı konuşurken gördüğümde kafayı yiyorum resmen..İzlemiyorum zaten artık..Ne zaman ki sinirlenmek ve bir şekilde stres atmak istiyorsam izliyorum..Sergen'in söylediği tek şey bakın dikkat edin tekkk şey şu '' İyi futbolcu kaliteli futbolcu kötü topçu vsvs '' O çok kötü takım ,bu çok iyi oynadı,futbol kaliteli adamlarla oynanır vsvs..Yani bu adama 2 yıldır sadece bu konuşmalarıyla nasıl yorumculuk yaptırılır Ntvspor'da..Herkes spor yorumcusu olacak diye bir kaide yok..Sergen'in kapasitesi bu..Bundan daha fazlasını beklemiyorum ve onu da suçlamıyorum..Ona o kanalda iş verip konuşturanları suçluyorum..Bir mahalle kahvesinde konuşan kişi edasıyla ve ben futbol oynadım ben bilirim türünde etrafındakileri küçümseyici tavırlarıyla ve aslında futbol görüşü ve derinliği sıfırın altındaaa 100.000 olan bir Sergen Yalçın izliyoruz 2 senedir..El insaff..Mehmet Demirkol ile beraber yaptıkları programda eğer Demirkol biraz daha cesaretli ve sert olabilse resmen yumruk yumruğa kavga çıkacak..Fakat sanırım ki Demirkol da Sergen'in yorumculuktaki seviyesini ve bilgisizliğinin farkında olsa gerek ki fazla uzatmıyor.Hani bir laf vardır''Cahillerle tartışmayınız yoksa dışarıdan bakanlar aranızdaki farkı anlayamayabilirler '' Sanırım Demirkol'da bu şekilde düşünüp fazla üstüne gitmiyor Sergen'in.. Haa mantık eğer Fenerbahçe'den Rıdvan var Beşiktaş'tan da Sergen olsun ise olmaz..O zaman Galatasaray'dan kim var diye sorarım..Aslında şundan bu takımdan vsvs olmaması gerekir kaliteli ve tarafsızlığına inandığınız yorumcuları koymanız gerekir..Rıdvan ile ilgili de bir kaç söz söyleyelim..Fenerbahçe kaybettiği zaman Allah adamın canını alıyor..Aman bir sinir bir agresiflik daha sonra bir üzüntü hali göreceksiniz..Veya Galatasaray veya Beşiktaş kaybettiği zaman aman Allah'ımmmm dünyanın en mutlu adamı resmen..Etrafa gülücükler saçıyor,espriler havada uçuşuyor falan filan..Fenerbahçe taraftarı olmayanlar adına yeterince hatta fazlasıyla sinir bozucu bir durum bu..Eee napıyorum tabi ki diğer bir çok programı izlemediğim gibi Rıdvan'ı da izlemiyorum..Şimdi arkadaşı Aykut hoca var ya Fenerbahçe'nin başında..Yorumları hep Aykut'u koruyup kollama yönünde..Bir başka hoca olsa canlı yayında bir dövmediği kalırdı Rıdvan'ın o hocayı...Hıncal Uluç'un dediklerinin yüzde 70'ine genel anlamda hiçç ama hiçç katılmam ve sevmem de..Fakat benim görmek istediğim türde bir spor adamı..Düşüncelerini aman bu ne der aman bu benim eski arkadaşım falan demeden sipsivri bir şekilde dosdoğru söylüyor..Doğru yanlış bırakın buna izleyenler karar versin..Ercan Taner'in ununu elemiş eleğini asmış misali bir devlet memuru zihniyetiyle programlar sunması (aslında istese en kaliteli ve izlenesi adam Ntv'deki), Güntekin Onay'ın Gol programındaki geveze geveze konuşmaları (adam kimseyi dinlemiyor ve sürekli konuşup sürekli diğerlerinin sözünü kesiyor) Ersin Düzen'in önceki hali ve seviyesine göre inanılmaz gerilemesi veya en azından ilerleme gösterememesi (2003-2004 deki Real Sociedad-Galatasaray maçından sonra Fatih Terim'e sorduğu cesur sorulardan sonra daha fazla ilerleme göstermesini ve o yolda devam etmesini dilerdim ama yapamadı) Birazcık Mustafa Doğan'ı beğeniyorum ama o da anlatımını daha renkli hale getirmeli..Bayan sunuculara falan değinmeye gerek görmüyorum zaten onlar her kanalda işin süs tarafı oluyorlar..

       Bu yazıyı sabaha kadar yazabilirim ve uzadıkça uzar gerçekten de fakat Vitali Klitschko'nun Lennox Lewis'le karşılaşmalarından sonra söylediği sözle sonlandırayım..'' We have a very interesting saying..Never say you are a smart one,sometimes come somebody and he will be smarter than you..And never say you are a pretty one ,comes one day come somebody he will be much prettier than you,and finally never say you are the strongest one,because one day come somebody and he will be stronger than you  ''  Türkçesini de şöyle yazalım '' Bizlerin çok güzel bir deyişi vardır..Asla en akıllıyım deme,bir gün birisi gelir ve senden daha akıllıdır,asla en güzelim deme bir gün birisi gelir senden daha güzeldir,ve son olarak asla en güçlüyüm deme çünkü birgün birisi çıkar gelir ve senden daha güçlüdür ''  Evet Ntvspor ailesi bu sözü size atfediyorum..Umarım bir şeyler çıkarmışssınızdır..

UFUK ÇAĞDAŞ ERDEM

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Aykut Erçetin Üzerine



Türkiye'de özellikle 4 büyüklerde kalecilik konusunda uzun yıllar Türk kalecilere şans tanınmamıştır.Son 20 yıla baktığımızda Fenerbahçe'nin bu konuda daha çok yerlileri tercih ettiğini görmekteyiz.Volkan Demirel kaleye geçtiğinden beri yabancı bir kalecinin ismi bile telaffuz edilmedi.Türk kalecileri ise genelde kendilerine şans tanınmadığını ve bu yüzden Türkiye'de kaleci sorunu yaşandığını söylüyor.Bunları söyleyenlerin başında ise Aykut Erçetin geliyor.Aşağıdaki ropörtajda Aykut'un bu konu hakkında düşünceleri mevcut.


POZİTİF FUTBOL



Aykut Galatasaray'a geldiğinden beri şans bulamadığından yakınıyor.Ancak kendisine özellikle Orkun Uşak geldiğinde uzun bir süre kale teslim edilmişti.Onun dışında Galatasaray'da bulunduğu süreçte birçok kez kaleye geçti.Bunlara rağmen kendisini bir türlü kanıtlayamayan Aykut,taraftara ve teknik ekiplere bir türlü güven vermedi.Şampiyonluğun kazanıldığı 2007 yılında ligin bitimine 1 hafta kala Sivasspor deplasmanında neredeyse takımı şampiyonluktan edeceğini unutmamak lazım.Aykut bulduğu şansları her zaman olumsuz kullanmıştır ve artık Galatasaray'a faydası dokunmayacağı kesinleşmiştir.


POZİTİF FUTBOL


Bu şartlar altında düşünürsek; Rüştü Barcelona'ya gittiğinde yaptığı hatalardan sonra kaleyi henüz çocuk denebilecek Valdes'e teslim eden Rijkaard'ın bu sezon da kaleyi Ufuk Ceylan'a vereceğini düşünüyordum.Valdes'in hatalarına sabrederek onun bugünkü yerlere gelmesine olanak tanıyan Rijkaard bunu neden Ufuk Ceylan'a yapmıyor anlamış değilim.Aykut'da bizim göremediğimiz ne görüyor acaba? Bir diğer konu da Galatasaray'ın yıllarca kalesini bile emanet etmediği Nezihi Boloğlu'na kalecilerini emanet etmesi konusudur.Kalecilikte tecrübenin çok önemli olduğunu düşünürsek,hiç tecrübesi olmayan Nezihi yerine kaleci antrenörünün Taffarel gibi bir isim olması gerekiyor.Rijkaard'ın aklından neler geçitiğini tahmin etmek oldukça zor.

POZİTİF FUTBOL 

13 Ağustos 2010 Cuma

NBA 2K11'de JORDAN RÜZGARI


Michael Jordan’ı sadece oyunun kapağına taşımakla kalmayan 2K Sports, MJ’in kariyerindeki önemli anları yeniden canlandırabileceğimiz “The Jordan Challenge” adlı bir mod hazırlandığını açıkladı. Bu özel modda, MJ’in kariyerindeki en önemli anlardan 10 tanesini yeniden canlandıracak ve bize verilen görevleri başarıyla yerine getirmeye çalışacağız. 5 Ekim’de PC, PlayStation 2, PlayStation 3, Xbox 360 ve PSP platformları için piyasaya sürülecek oyundaki The Jordan Challenge görevlerinin detaylarıysa şöyle:

The Arrival
Tarih: 20 Nisan 1986
Maç: Celtics (Playoff, 1. Tur, 2. Maç)
1. Hedef: 63+ sayı
2. Hedef: %50+ şut yüzdesi

69 Points
Tarih: 28 Mart 1990
Maç: Cavaliers (Normal Sezon)
1. Hedef: 69+ sayı
2. Hedef: %50+ şut yüzdesi

Shootout
Tarih: 1990
Maç: Hawks (Normal Sezon)
1. Hedef: Dominique’ten fazla sayı
2. Hedef: Dominique’i 25 sayının altında tutmak

Bad Boys
Tarih: 26 Mayıs 1990
Maç: Pistons (Playoff, Doğu Finali, 3. Maç)
1. Hedef: 47+ sayı
2. Hedef: Maçı kazanmak

1991 NBA Finals
Kaynak: Wardom http://www.wardom.org/showthread.php?t=404673
Tarih: 2 – 12 Haziran 1991
Maç: Lakers (Playoff, NBA Finali)
1. Hedef: 31+ sayı ortalaması
2. Hedef: %55+ şut yüzdesi
3. Hedef: Şampiyonluk

The Shrug
Tarih: 3 Haziran 1992
Maç: Blazers (Playoff, 1. Tur, 1. Maç)
1. Hedef: İlk yarıda 35+ sayı
2. Hedef: İlk yarıda 6+ üçlük
3. Hedef: Drexler’ı 20 sayının altında tutmak
4. Hedef: Maçı kazanmak

Double Nickel
Tarih: 18 Mart 1995
Maç: Knicks (Normal Sezon)
1. Hedef: 55+ sayı
2. Hedef: %55+ şut isabeti
3. Hedef: Maçı kazanmak

Father’s Day Victory
Tarih: 16 Haziran 1996
Maç: Sonics (Playoff, NBA Finali, Son Maç)
1. Hedef: 22+ sayı
2. Hedef: 9+ ribaunt
3. Hedef: Maçı kazanmak

The Flu Game
Tarih: 11 Haziran 1997
Maç: Jazz (Playoff, NBA Finali, 6. Maç)
1. Hedef: 38+ sayı
2. Hedef: 7+ ribaunt
3. Hedef: Maçı kazanmak

Michael’s Last Dance
Tarih: 14 Haziran 1998
Maç: Jazz (Playoff, NBA Finali, 6. Maç)
1. Hedef: 45+ sayı
2. Hedef: 4+ top çalma
3. Hedef: Maçı kazanmak

kaynak: ixiroyun

1 Ağustos 2010 Pazar

Nereden Başlasam Bilmiyorum: Galatasaray - OFK Belgrad



Galatasaray'ın eleştirilecek o kadar çok yönü var ki nereden başlayacağımı bilmiyorum.Yönetim,futbolcular,teknik ekip,sağlık ekibi ve hatta taraftarlar bile eleştirilebilir.OFK maçıyla ilgili bir durum değil bu aslında.Mevzuyu daha önceki yazılarımda da ele almıştım ancak o zaman Rijkaard'dan umudum vardı.Fakat artık Frank Rijkaard bu takıma bir şey veremeyeceğini göstermiştir.Bugüne kadar ona inanan,güvenen ve destek verenlerin hala birşeyler yapabileceğine inandığını da sanmıyorum.

 

Öncelikle Barış-Sarp-Ayhan orta sahasıyla bu maça çıkmasını hazmedemiyorum.Şimdi bazı arkadaşlar elinde oyuncu yok,Rijkaard ne yapsın diyebilirler.Peki neredeyse 3,5 haftadır takımla birlikte kampa katılmış olan Lorik Cana neden bu maçta oynamaz? Tüm hazırlık maçlarında oynatılan Musa Çağıran neden 18'e bile giremez.İki yıldır bu takıma girmesi beklenen Emre Çolak neden oynamaz? Bütün bunlar Rijkaard'ın suçudur ve Rijkaard'ın kanımca felsefesi,total futbolu falan da yok.İyi bir teknik adam olsaydı 2 yıldır tek forvetle ve 4-3-3 gibi Galatasaray'ın oyun karakterine tamamen ters bir taktikle oynamazdı.Galatasaray her zaman-özellikle Ali Sami Yen'de- önde basar,kim olursa olsun rakibine baskı kurar ve en önemlisi 4-4-2 oynar.OFK gibi kendinden 3-4 gömlek küçük bir takıma karşı baskı bile kuramayan Galatasaray Rijkaard'ın aslında bir oyun felsefesinin falan olmadığını ayyuka çıkarmıştır.Oyuna yaptığı tek hamle 60-65'te forvet çıkarmak ve takımı forvetsiz bırakmak olan ve ikinci bir taktik planı olmayan Rijkaard Galatasaray'ı 10 yıl geriye götürüyor.Geçen sene yaşanan forvet sıkıntısı bu sene de patlak verecek gibi duruyor.Velev ki Mehmet Batdal sakatlansın,vay o zaman bu takımın haline.3-4 yıl önce bu takımda Hakan Şükür,Necati,Ümit Karan ve Hasan Kabze gibi 4 tane yerli forvet vardı,daha da ötesi Iliç,Hasan Şaş gibi hücuma dönük isimler vardı.Geçen sene Baros sakatlanınca Arda,Aydın gibi isimler forvet oynamak zorunda kaldı.Galatasaray'a acı çektirdi Rijkaard.Rijkaard devrim yapacak diye umutlanan arkadaşlar daha çok bekleyecekler.Nitekim Galatasaray'ın yıllarca nasıl başarılı olduğunu biliyoruz.Rijkaard zaten Avrupa'dan yavaş yavaş izleri silinmeye yüz tutan Galatasaray'ı daha da geriye götürüyor.Bence en büyük devrim Rijkaard'ın gönderilmesidir.

Öte yandan, ben Barış Özbek'e kim,nasıl lisans vermiş anlamıyorum.Uğur Uçar,Emre Güngör,Özgürcan,Anıl Karaer gibi isimler bu takımdan gönderilmişse ve Barış hala ilk 11 oynuyorsa bana kimse Rijkaard'ı savunamaz.Rijkaard futboldan anlayan bir adam olsa Barış'ı bedelsiz gönderirdi.PAF takımdan 15 yaşında çocuğu oynatmak Barış'tan daha mantıklı.Ayhan'a gelince,ondan zaten çok bir şey beklemiyordum.Yaptığı ve yapacağı bellidir Ayhan'ın,onu oynatanda kabahat.

 

POZİTİF FUTBOL 


AYKUT SORUNSALI

Mondragon'dan sonra takıma adam gibi bir kaleci gelmemesi bile Aykut'un gitmesi gerektiğini gösteren bir unsur.Yaklaşık 8 yıl bir takımda kalıp da hala güven kazanamamış bir kaleciyi takımda tutmak tamamen bir yönetim ciddiyetsizliğidir.Son 3 yılda 2.kez takımı Avrupa'dan etmeye hazırlanan Aykut'un oynadığı her maçta muhakkak hata yapması veya yapmaya hazır olması artık yönetim hariç herkesi çileden çıkardı.Ufuk Ceylan'ı kulübede körelteceklerse kiraya vermeleri daha mantıklı çünkü o,Aykut gibi yeteneksiz değil ve gelişmeye açık.Ya kaleyi teslim edin ya da satın gitsin.

TARAFTAR

Son olarak,3 yıldır alınan başarısızlıklardan mıdır bilinmez Galatasaray taraftarının da takım gibi birbirinden kopuk,maçta uyuyan bir güruh olduğunu görmüş olduk.Bir taraf diğerine laf atıyor,diğer taraf farklı bir marş söylüyor,bir taraf ise sadece maçı takip ediyor.Gol pozisyonuna girerken bile ses yükselmiyor statta.Yazının sonunda aşağıda vereceğim videoyu dikkatle takip etmenizi rica ediyorum.Galatasaray'ın ilk golünde ceza sahası içinde 8 Galatasaray'lı var,Iliç'in attığı 2. ve 3. golde ise gol gelmeden saniyeler önce seyircinin yükselen sesine dikkat edin.Bir de şimdiyi düşünün farkı göreceksiniz.


POZİTİF FUTBOL 

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails