Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

30 Eylül 2010 Perşembe

Vitali Klitschko Röportajı ( Okumayan boksseverler çok şey kaybeder )


      
Efsane boksör Vitali Klitschko'nun tam 1,5 saat süren röportajını sizler için sitemiz Messikaka23 'de tam çevirisini yaparak yayınlıyorum..Hem geçmişiyle ilgili hem de günümüzdeki planları ve daha bir çok şeyi açıkladığı röportajı okumadan geçmeyin derim..Bu arada Lennox Lewis bu fotoğrafta Vitali ile yaptığı maçın gerçek galibini geç de olsa ilan etmiş sağolsun :))




Soru : 16 Ekim'deki Shannon Briggs maçı ile ilgili çalışmalar ve hazırlıklar nasıl gidiyor?



Her şey yolunda şu anda Avusturya'da hazırlıklarıma devam ediyorum ve 16 Ekim'de Hamburg'da kemerimi Briggs'e karşı savunacağım..



Soru: Neden eskiden 2 defa ağırsıklet şampiyonu olmuş olan Shannon Briggs'i seçtin rakip olarak?



Sadece benim değil bir çok otoritenin de görüşü Shannon Briggs'in çok güçlü ve tehlikeli bir rakip olduğu yönünde..Ağırsıklette büyük isimler artık pek yok..Tyson artık ringlerde yok,Hollyfield yıllar önceki performansından çok uzak,Lennox Lewis emekli oldu şu sıralarda ben ve kardeşim ağırsıkleti domine etmiş durumdayız.4 tane en önemli kemerden 3 tanesi bizde. Her zaman heryerde herkesle kapışmaya hazırız fakat Haye bizimle ringe çıkmaktan kaçıyor,Valuev ise halen hazır değilmiş vsvs..Ve benim sıradaki rakibim Shannon Briggs de son derece kuvvetli ve benden daha çok maç yapmış ve benden daha tecrübeli bir isim..Aynı zamanda ilk 2 raundda nakavt etme rekoru da ağırsıkletler arasında Shannon Briggs'de bulunmakta..Bence çok zorlu bir rakip ve son derece izlenesi güzel bir maç olacağını düşünüyorum..



Soru: Shannon Briggs'in seni nakavt edebilecek gücü var mı ve bunu başarabilir mi sence?



( Gülüyor ) Güzel bir soru fakat ben çenemin sağlamlığını test ettirmek veya ıspatlamak istemiyorum..Çok tecrübeliyim ve ona çenemi dağıtma fırsatı vermeyeceğim.Bir çok sert yumruğu olan boksörle karşılaştım Corrie Sanders,Lennox Lewis vsvs..Shannon Briggs'e beni nakavt etme şansı vermeyeceğim çünkü iyi bir savunmam ve reflekslerim var..Boksdeki temel amaç rakipten yumruk almamak ve aynı zamanda da rakibe vurmaktır..Shannon Briggs'i yere yapıştırmak için ringe en iyi performansımı koyacağım..



Soru : Karşılaşmanın başlarında Briggs'in vücuda çalışacağını düşünüyor musun?



Biliyorum ki Shannon dünyadaki en sert yumruk atan boksörlerden birisi..Benim için kolay olmayacak ama buna hazırım..Çok tecrübeliyim, kim olduğumu biliyorum ve tüm yeteneklerimi ringe yansıtmak istiyorum..Biliyorum ki Shannon Briggs dünyadaki şu anda en kıymetli kemer olan WBC kemerini benden almak isteyecek fakat buna izin vermeyeceğim.Göreceğiz bakalım kimin daha iyi olduğunu..Emin olmaktan da öte eminimki dünyanın en iyisiyim,defalarca kemerimi savundum ve tekrar yapacağım bunu..Aslında ben kariyerimde hiç bir maçı kaybetmedim..Byrd maçında omuzumdan dayanılmaz bir şekilde sakatlandığım için,Lennox maçında da gözümün üstündeki açılma nedeniyle yenik sayıldım ama bu iki maçta da öndeydim ve kaybetmiş olarak görmüyorum asla..



Soru: WBO kemerini kazandığın Herbie Hide maçıyla ilgili ne söyleyeceksin?



Kariyerimin en önemli maçıydı..İngiltere'de Londra'da Herbie Hide ile kapışmak için gittim ve şansımı iyi değerlendirdim..Hatırlamayanlar varsa hatırlatayım Hide'ı 2.raundda nakavt ettim ve kemeri kazandım. Ve kimse bilmez ama bir rekor kırdım Guinnes'e geçen..Şampiyonluğa ulaşırken en az raund boks yaparak bunu elde eden boksör olarak tarihe geçtim..O maça kadar 24 maçımın tamamını ilk veya ikinci raundlarda nakavt ile kazanmıştım ve Hide'ı da devirerek şampiyon olmuştum rekor kırarak..



Soru: Herbie Hide'ı yenip şampiyon olduğun zamanki hislerini anlatabilir misin?



Çok mutlu ve gururluydum..Okul yıllarımda arkadaşlarıma hep bir gün dünya şampiyonu olacağım ve hepiniz göreceksiniz Tyson'ı bile yeneceğim derdim..Kimse bana inanmamıştı çünkü çok zayıf ve çelimsizdim hem Sovyetler Birliğinde Profesyonel bokse izin verilmiyordu..Hide'ı yenip kemeri aldığımda benimle eskiden dalga geçen arkadaşlarımı topladım ve gördünüz mü işte aldım kemeri dedim..Tam 11 yıl önceydi ve o zamandan bu zamana 3 defa şampiyon oldum..



Soru: Chris Byrd'e kaybettiğin WBO kemeriyle ilgili ne diyeceksin?



Kolay bir maç değildi..Byrd yakalanması zor özel bir stile sahipti..2.raundda omuzumda çok büyük bir acı hissettim..Ve bu giderek artıyordu..O kadar ağrımaya başlamıştı ki artık gözümün önü kararmaya başlamıştı..İnanılmaz ama inanılmaz bir acıydı anlatamam..Ve kontrolü kaybetmeye başlamıştım,karşımdaki rakibi bile göremiyordum..Sonunda 10.raundda karşılaşmayı durdurdum..Bir çok boks otoritesi tarafından çok eleştiri aldım nasıl olurda bir şampiyon karşılaşmayı durdurur diye..Fakat nasıl ki tek bacaklı bir adam koşamazsa tek kollu bir boksör de boks yapamazdı bunu anlamaları gerekirdi..Benim yüreğim olmadığını ve asla bir daha şampiyonluk kemerini elde edemeyeceğimi söylüyorlardı..Bütün bunları dinlemek çok ama çok acı veriyordu bana fakat ben en doğru kararı aldığımı düşünüyorum çünkü kalıcı bir sakatlığı belki de önledim bu şekilde..3 yıl boyunca tekrar forma girmeye çalıştım ve Lennox’a karşı da yeteneklerimi ve yüreğimi ortaya koydum ve bunu herkes izledi..Aslında sayıyla o gün Lennox’u yendim fakat doktor gözümdeki yara nedeniyle karşılaşmayı durdurdu..Karşılaşmadan sonra HBO spikeri Jim Lampley’nin bana söyledikleri beni çok mutlu etmişti..Byrd maçından sonra omuzumda gerçekten bir sakatlık olmadığını söylemiş ve beni eleştirmişti çok sert olarak..Lewis maçından sonra ise benden özür diledi ve gerçekten çok yetenekli ve yürekli bir boksör olduğumu söyledi..Her zaman en güçlü ve en iyi olduğumu ispatladım..Resmi olarak Lennox maçını kazanamadım ama o maçı izleyen milyonların kalbini ve hayranlığını kazandım..Lennox’a yeteneklerimi ve yüreğimi ortaya koymak ve bunu herkese ispatlama şansını bana verdiği için çok teşekkür ediyorum..



Soru : Kirk Johnson’ın sakatlığı sonrası Lennox Lewis ile karşılaşmak üzere sadece 2 haftalık bir hazırlanma sürecinin sonucunda unvan maçına çıkma şansı yakalamanla ilgili neler söyleyeceksin?



Kirk Johnson sakatlanmıştı ve Lennox ve ekibinden bana şampiyonluk unvan maçı için teklif geldi ve ben de tereddüt etmeden kabul ettim..Evet bu maça tam anlamıyla hazır değildim ve sadece ama sadece 2 hafta zamanım vardı hazırlanmak için fakat bu benim gerçekleştirmek istediğim bir rüyamdı büyük bir efsane Lennox Lewis’e karşı mücadele etmek ve kemerleri kazanmak..



Soru: Çok daha iyi bir hazırlık dönemi geçirmiş olsaydın Lennox Lewis maçında çok daha iyi bir performans sergileyebileceğini düşünüyor musun?



Spekülasyon yaratmak istemiyorum..Aslında Lennox da benimle kapışmaya hazır değildi benim stilimde bir boksöre hazır değildi ben de ona hazır değildim..Bir çok defalar bu hikayeyi anlattım fakat yine söylüyorum Lennox’a çok teşekkür ederim tüm dünyaya yüreğimi ve yeteneklerimi sergileme ve gösterme imkanını bana verdiği için..Dünyadaki en güçlü rakibimi de yenebilirim..Şundan çok eminim ki eğer doktor maçı durdurmasaydı Lennox’u yenme şansım çok ama çok yüksekti..Tüm seyirciler ve otoriteler bir rövanş maçı bekliyorlardı.Lennox da bana rövanş konusunda söz vermişti..Fakat daha sonra ben Kirk Johnson’ı 2.raundda nakavt edince rövanş sözünde durmadan emekliliğini açıkladı..



Soru: Kirk Johnson’ı mağlup ettikten sonra Lennox Lewis ile rövanş yapamamak seni hayal kırıklığına uğrattı mı?



Rövanş maçı benim için çok önemliydi..İlk maçın ardından biliyordum ki herkes ikinci bir maçı bekliyorlardı..Ben kesinlikle ikinci bir maçı yapmayı çok istiyordum çünkü kendime güvenim çok daha yerindeydi..Ben kendimi ve kimliğimi bulmuştum Lennox ise kaybetmişti..Eğer Lewis’in emekliliği hakkında konuşacak olursam kesinlikle ama kesinlikle eminim ki Lennox Lewis’i emekliliğe ben sürükledim..Yani benim yüzümden emekli olmak zorunda kaldı..Lennox da birisinin gelip onu yendiğini görmeden emeklilik kararı alacak kadar akıllı bir boksördü..Yenilmekten korktuğu kişi de bendim..



Soru: 2005 yılındaki Hasim Rahman maçının hazırlık kampındaki sakatlıkların ve bunu takip eden emeklilik kararınla ilgili neler söyleyeceksin?



Evet 2005’de emekliliğimi açıklamak zorunda kaldım çünkü bir çok sakatlık sorunu yaşadım..Boks konseyi en son olarak kemerimi savunmak için bana 60 günlük bir süre verdi..Doktorlar ise ameliyat sonrası 90 günlük bir iyileşme sürecimin olduğunu rapor ettiler..Bu demekti ki kemerimi savunmak için ringe çıkamayacaktım..Ağırsıkleti bu sakatlıklarımla durdurmak istemedim ve emekliliğimi açıkladım..4 çok uzun yıldan sonra tekrardan sağlığımı ve durumumu kontrol ettim ve iyi durumda olduğumu anladıktan sonra bokse geri dönmeye karar verdim..4 ylın ardından tekrar döndüm ve şampiyonluğu elde ettim 4 defa da kemerimi savundum ve su anda da her şey çok mükemmel gidiyor her hangi bir sakatlığım da yok..Ringe çıkmaya hazırım ve Muhammed Ali,Mike Tyson,Lennox Lewis ile aynı kemere sahibim.Bundan gurur duyuyorum ve tüm dünyaya en güçlü ve en iyisi olduğumu tekrar tekrar göstermek istiyorum..



Soru: David Haye ile olası bir kemer birleştirme maçıyla ilgili görüşlerin nelerdir?



David Haye bizim ailemizdeki en büyük problem..Şu zamana kadar kardeşim Wladimir ile aramızda hiçbir problem yaşanmadı..Bundan birkaç ay önce Wladimir ile oturup Haye ile kimin kapışması gerektiğini konuştuk ve tartıştık..Wladimir bana kemer senin için çok şey ifade ediyor Vitali biliyorum fakat bu benim için kişisel bir sorun ve Haye ile ben kapışmak istiyorum dedi..Haye çok konuşuyor ve çok kötü şeyler söylüyor bizim hakkımızda..Onunla kapışmak istiyorum fakat kelimelerle veya ağız dalaşıyla değil ringde yüzyüze kapışıp ona söylediklerinin cezasını vermek istiyorum..Aslında Haye ile ben veya kardeşim kim kapışırsa kapışsın sorun değil..Eğer Haye ile ben ringe çıkarsam onu ilk raundlarda nakavt edeceğim fakat Wladimir onu 12 raund boyunca pataklayıp son raundda nakavt edeceğini çünkü bunun kişisel bir mesele olduğunu söyledi..



Soru: David Haye’nin Audliy Harrison ile olan maçıyla ilgili neler söyleyeceksin?



David Haye anladı ki eğer Vitali veya Wladimir’den biriyle ringe çıkarsa kemerini kaybedecek..Bu sebepten bizimle ringe çıkamıyor..Kolay yollar seçiyor kendisine..Biz ona çok iyi bir teklifle gittik..Hatta uzun bir süre Haye ekibiyle bu teklif üzerinde konuştuk fakat onlardan gelen tek cevap maça çıkmak istemedikleri yönündeydi..Eğer David Haye kendisini kamuoyuna şampiyon olarak sunmak istiyorsa muhakkak Klitschko kardeşlerden biriyle ringe çıkmak zorundadır..



Soru: Kardeşin Wladimir’in efsane hoca Emanuel Steward ile çalışmaya başladıktan sonraki gelişimiyle ilgili neler söyleyeceksin?



Steward şu anda dünyanın en iyisi ve çok tecrübeli bir çalıştırıcı..Bugun hangi işi yaparsanız yapın tecrübe en önemli faktördür özellikle de boksda..Emanuel Steward’a çok büyük saygım var ve kardeşim Wladimir onun sayesinde bir başka seviyeye çıktı..Şu anda Wladimir dünyanın en iyi ağırsıklet boksörü konumunda..En güçlü boksör olmasından dolayı da Emanuel Steward’a teşekkür etmemiz gerekiyor..



Soru: Peki sen Emanuel Steward ile beraber çalışmayı hiç düşündün mü?



Emanuel ile çalıştım ve bana zaten bir çok konuda tavsiyelerde bulundu ve bulunuyor fakat ben 15 yıldan beri hocam Fritz Sdunek ile çalışmaktayım..Asla çalıştırıcımı değiştirmeyi düşünmedim çünkü Sdunek benim için tıpkı bir baba gibidir..Herneyse şu anda Sdunek ile çalışıyorum ve ihtiyacım olduğunda Emanuel’den de sıradaki rakibim ile ilgili tavsiyeler alıyorum..Bu yardımlarından dolayı da Sreward’a teşekkür ederim..



Soru: Manny Pacquiao ile ilgili düşüncelerin ve Mayweather-Pacquiao mega maçının olmamasıyla ilgili düşüncelerin nelerdir?



Pacquiao , güçlü,savaşı seven ve çok patlayıcı çok iyi bir boksör..Şu anda dünyanın en iyisi..Mayweather ile ringe çıkmalarını ben de milyonlarca bokssever gibi merakla bekliyorum..Umarım bu karşılaşma ileride gerçekleşir..



Soru: Kariyerinin ilk yıllarında kardeşin Wladimir ile sparring antremanları yapıyordunuz bununla ilgili görüşlerin nelerdir?



Asla ama asla kardeşimle döğüşmeyeceğim bunu bir defa söyleyeyim..Çünkü onu çok seviyorum o benim kardeşim evet ama çok iyi bir arkadaşım aynı zamanda..Evet yıllar önce beraber sparring yapıyorduk fakat her seferinde sakatlıklar yaşadık..Bilmiyorum neden fakat hep sakatlandık..Belki de aynı kandan olmamızdan dolayıdır..Nasıl ki mıknatısda iki artı kutup birbirini iterse bizimki de onun gibi bir şeydi olmadı..En son beraber antremanda ringe çıktığımızda nasıl olduğunu anlayamadığımız bir şekilde Wladimir kaburgalarını ve ayağını kırdı sakatlandı..Doktorlar bile bunun nasıl olduğunu anlayamadıklarını söylediler..Sanırım Tanrı bize bir mesaj veriyordu birbirimizle döğüşmememiz gerektiği konusunda..Birbirimize ring içinde ring dışında her zaman yardımcı oluruz..Şu dünyada bana en yakın kişidir kardeşim Wladimir..



Soru: Son olarak dünyadaki hayranlarına neler söylemek istersin?



Her şeyden önce bana ve kardeşime vermiş oldukları destekten dolayı çok ama çok teşekkür ederim..Hayranlarımız benim ve kardeşimin yeteneklerimizi ringe yansıtmamız konusundaki en büyük motivasyonumuzdur..Kendimle ilgili değil kardeşimle ilgili konuşmak istiyorum..Şu anda dünyanın en iyi ağırsıklet boksörüdür Wladimir,çok iyi ayak hareketleri var,hızlı elleri ve tıpkı Muhammed Ali gibi Jab’leri var..Wladimir’i şu anda yenebilecek kimse yok..Beni de bu zamana kadar kimse yenemedi..Bir sonraki maçımda maçı domine etmeyi ve rakibimi yere devireceğimin sözünü sizlere veriyorum..Wladimir de su anda herkesle karşılaşmaya hazır..En son Samuel Peter’ı ringe yapıştırdı..Wladimir’i de beni de kimse yenemez..Klitschko kardeşler şu anda dünyanın en güçlüleri ve en iyileridir o kadar…



UFUK ÇAĞDAŞ ERDEM

26 Eylül 2010 Pazar

Peki ya babanızı en son ne zaman gördünüz ?



Baba ve oğul. Arkadaş ve düşman. Evren ve yıldızlar. Korku ve dostluk. Ölüm ve varoluş. Sonu bilinmeyen bir yolculuk. Kayıp giden babalar, yerlerine geçen oğulları ve süre gelen sınırsız bir kısır döngü.Çoğunlukla yapımcılığıyla tanınan Anand Tucker’ın 2007 yapımı filmi “And When Did you last See your father” bu kavramlar etrafında Baba ve Oğul ilişkisini ,gerçek anlamda muhteşem bir görsellikle bize sunuyor.

Hepimizin çocukluktan beri anne ve babaya olan yaklaşımı farklıdır. Her ne kadar bu yaklaşım kişiden kişiye farklılık gösterse de çocuk çoğunlukla hep baba ile mücadele içerisindedir. Bir yandan baba gibi olmak ister diğer yandan onun herbir şeyine zıt düşmek niyetindedir. Fakat anne babaya hiç benzemez, her daim destekçi, her daim fedakar. İşte bu yüzden erkek çocuğun baba ile mücadelesi, çekişmeleri anne ile olan ilişkiden çok daha fazlasını içeriyor.

Sıradan bir baba ve oğul ilişkisinden bahsediyor gibi görünse de baba Arthur ve oğul arasındaki çekişme biraz daha farklı. Burada asıl sorun oğlun babaya karşı sağlamadığı üstünlük. Aslına bakarsanız babanın bu üstünlüğünün bir şekilde farkında olmaması. Hepiniz yaşamışsınızdır mutlaka, babanız sizi bir şekilde yönlendirmeye çalışmaktadır. Şu mesleği seçmelisin, oraya gitmesen iyi olur, hadi şimdi şurayı gezeceğiz, bu eşyaya bu kadar para harcama… ve hatta bu kız sana göre değil, başka birini seçmelisine kadar gider. Belki kulağa sıradan gibi gelse de, çoğu kişinin içinde yer eden sorunlardır bunlar. Belki kişinin içinde öyle bir nefret olur ki o an o dakika babanızdan kurtulmak istersiniz. Ta ki…

Ta ki çocukluğunuzdan yetişkinliğe kadar hayatınıza müdahalede bulunan bu insanın , bir vakitten sonra öleceğini kavrayacağınıza kadar. Filmin odaklandığı esas nokta burası işte. Blake babasının kanser olduğunu ve çok az vakti kaldığını öğrendiğinde doktora soruyor, ‘ne kadar zamanı var?’ Bu sorunun yegane amacı iki erkek arasında süre gelen çatışmalar sürecinde yaşanan her türlü pürüzün günahını çıkarmak. Gerçi bu günah çıkarma daha çok çocuk Blake tarafından oluyor.

Filmin belki çok ilginç bir senaryosu yok. Hatta daha önce defalarca Baba ve Oğul arasındaki çatışmalar işlendi. Bizim sinemamızda dahi. Yalnız burada yönetmen değişik bir teknik izliyor. Genç Blake’in geçmişiyle hesaplaşmasını önce onu çocukluğunun ve yetişkinliğinin geçtiği eve geri döndürüyor ve geçmişte olan , Blake’in hafızasında yer edinmiş belli başlı olayları; ilk aşkı Sandra, babasıyla geçen ve bazı acı gerçekleri öğrendiği kamp gezisi, babasına olan nefretinin arttığı akşam baloları, annesine karşı olan korumacılığı, içsel şüpheleri ve daha bir çok şeyi görüntü yönetiminin müthiş yetenekli açıları sayesinde bir geçmişe bir günümüze gelerek 70’lerin kulağınızın pasını silen müzikleriyle bize çok iyi aktarıyor. 70’ler süresince bize aktarılan tek şey müzikler değil tabii ki. Giyim , kuşam, yapılar, arabalar ve hatta özellikle en az 6-7 sahnede görebileceğiniz 1962’de Sovyet Rusya’nın nükleer savaş başlıklarını gizlice Küba’ya yerleştirmesinden dolayı çıkan Ekim Krizi de sıklıkla işleniyor.

Filmde dikkatinizi yoğunlukla çekecek bir başka şeyse ikili görüntüler ve aynaların sıklıkla kullanımı. Daha da doğrusu yansımalar. Her ne kadar tüm karakterler için kullanılsa da daha çok Blake için bu ikili yansımalar sıklıkla ortaya çıkıyor. Bir tarafı geçmişte babasından nefret eden Blake, diğer yanda babası ölüm döşeğindeyken nefretinden dolayı pişmanlık duyup onu sevmeye çalışan yetişkin Blake. En güzel yanlarından biri de Blake’in ikili yansımasının bulunduğu bir aynadan ayrıldığından, babasına tek bir çerçeve içinde sarılmış, karşılıksız aşka sahip annesini görebilmek.

Aslında film uzun nesiller boyunca hitap edeceği kişiler o kadar çeşitli ki. Bir ergen, yetişkin ya da olgun bir kişi tarafından çıkarılacak anlamlar çok farklı. Özellikle babasından ayrı kalmış kişiler, ya da belli sorunları yaşadıktan sonra o sorunların hayata kattığı anlamları pişmanlıkla yaşayan erkekler için anlamı büyük. Çağan Irmak’ın Babam ve Oğlum filmiyle benzer çizgiler taşıyor bu bakımdan. Yalnız en büyük farklılığı Çağan Irmak gibi “Bir damar buldum, yüklenebildiğim kadar yüklenmeliyim’ demiyor. Filmin sonunda yoğun hisler yaşayacaksınız belki, ama Anand Tucker duygu sömürüsü yerine duyguyu ilk sahneden itibaren ilmek ilmek işliyor, sizi tek bir sahnede hüngür hüngür ağlatmak yerine iyimserlik ve karamsarlığı filmin başından beri güzelce harmanlayarak duygu yoğunluğunu yaşatıyor.

Sahi babanızı en son ne zaman gördünüz? Tam olarak, kanlı canlı, elinizi tutarken? Hayat bir şekilde akıp gidiyor orası kesin. Ama babanızın sizin başarınızdan dolayı dolan gözlerini, yaptığınız bir hatadan dolayı gür çıkan sesini, onun bir hatasını gördüğünüzde için için kendinizi yediğiniz anlarda onun kendine olan güvenini… bunları en son ne zaman gördünüz ?

Alper KURT

25 Eylül 2010 Cumartesi

Wladimir Klitschko '' Sizinle Benim Aramızda Koskocaman Bi Fark Var ''



       Kelimenin tam anlamıyla son yıllarda ağırsıklette Wladimir Klitschko fırtınası esiyor hem de inanılmaz bir ivme kazanarak rakiplerini bir bir deviriyor Ukrayna'lı dev adam..Tam 13 karşılaşmadan beri kazanıyor Wladimir ve bu rakiplerinin arasında uyduruktan kıytırıktan rakip sayısı belki de hiç yok..En son yenilgisini aldığı yıl 2004'ün Nisan'ında Lamon Brewster'a karşı..

       11 Eylül'deki Samuel Peter karşılaşmasını izledikten sonra tartışmasız ama tartışmasız bu Wladimir'e saygı, hayranlık ve bir o kadar da korkarak baktım..Bundan 7 yıl önce Wladimir'in çok ama çok feci yenilgiler aldığı yıllarda hep konuşulan şey Wlad'ın çenesinin zayıflığı ve bu yüzden aldığı darbelerden sonra toparlanamayarak nakavt olduğu idi..Evet bu tespit büyük oranda doğru ama çok eksik bir tespit bana göre..O dönemlerde Wladimir'in en büyük sorunu kesinlikle çenesinin zayıflığı değil genel anlamda kondüsyon,nefes ve dayanıklılık sorunuydu..Kondüsyon sorununu biraz daha açarsak eğer Wladimir'in kondüsyonunu idareli ve kontrollü kullanamadığını söyleyebilirim bundan 7-8 sene önce..Kaybettiği karşılaşmalara bakarsak eğer o maçlara çok iyi başladığını(özellikle Brewster ve Purity  maçları ) fakat daha sonra kolunu havaya kaldıramayacak hallere düştüğünü söyleyebilirim..Sadece boksde değil tüm sporlarda yetenek bir çok şey demektir ama her şey demek olması için bunu muhakkak kondüsyon ile desteklemek gerekir..Kısacası Wladimir kondüsyonunu 12 raunda yayamıyordu ve nakavt olmasının en büyük etkeni de buydu..Yıllar içinde özellikle efsane hoca Emanuel Steward ile çalışmaya başladıktan sonra Wladimir bu kondüsyon eksikliğini hızla kapattı..Sadece kondüsyon mu hayır rakipleriyle arasına inanılmaz bir savunma duvarı çekmeye başladı,yumruk dahi almamaya başladı ve en önemlisi Steward'ın çalıştırdığı boksörlere kattığı en önemli özelliklerden biri olan ''Jab jab bamm,jab jab bamm '' yani sol sol ve arkasından hızlı sağ kombinasyonunu kusursuz uygulamaya başladı..Wladimir'in zaman zaman savunma ağırlıklı boksunun eleştirildiğini biliyoruz..Fakat bir sporcu zayıf yönünü kapatmak adına taktikler belirler ve onu uygular..Çenesi zayıf olan bir ağırsıklet olan Wladimir'in çenesini korumak adına savunmayı ön plana çıkarmasını yadırgamamak lazım..Ki son zamanlarda son derece de hücüm ağırlıklı raundlar sergiliyor..Şunu da unutmayalım ki boks yumruk atmaktan çok yumruk yememek üzerine kurulmuş bir sanattır..

       Şimdi gelelim en son Peter maçına ve orada dikkatimi çeken olaylara..Herşeyden önce kariyerinin en fit durumunda olan Peter'ı takdir ettim..Çünkü Wladimir'in en sert sol sağ kombinasyonlarını arka arkaya almasına rağmen sonuna kadar direndi..Tam bir taş kafa olduğunu gösterdi..Vur vur vur maşallahh hepsini sindirmeyi başardı..Aslında Wladimir için en tehlikeli boksör tarzı yumruk alabilen yani sağlam duran ve ''Puncher'' dediğimiz sert ve ağır yumruklar çıkarabilen boksörlerdir..Peter'da tam böyle bir boksör işte..Bundan 5 sene önceki karşılaşmalarında bu tarzı sayesinde Wladimir'e çok zor anlar yaşatmış fakat Wladimir'in teknik özellikleri karşısında o dönemde boks fundamentali adına çok ama çok ham olan Peter dayanamamıştı..Wlad'ın aldığı Brewster ve Sanders mağlubiyetleri de yine o ''Puncher'' dediğimiz rakiplere karşı alınmıştır..Aradan geçen yıllarda Wladimir kendisini çok geliştirdi ve özellikle son maçlarında korkutucu bir hal almaya başladı..Şimdi burda karşılaşmayı izlerken aklıma bir şey geldi..Ağır çekimlerde Peter'ın Wlad'dan aldığı sol sağ kombinasyonları gösterirken (en az 15 defa) bunlardan birisini David Haye alsa ne olurdu acaba diye düşündüm..O kombinasyonlardan bir ikisini alsa Haye sanırım kelebek gibi uçardı havalarda...Peter gibi taş kafa bir siyahi boksör bile 10 raund dayanabildi son 4 raundda da havlu atma pozisyonunda karşılaşmaya devam etti..

       Samuel Peter maçında beni korkutan ve dehşete düşüren olaya gelirsek..Ne zamanki kenardan Steward işte tam zamanı hadi şimdi parçalama zamanı dedi Wladimir çıktı ve parçaladı..Savunma yapan Wladimir'den sürekli rakibinin üstüne giden Wladimir'e dönüşünce tam bir Terminatör'e dönüştü Wladimir..Aynı şey bir önceki Chambers maçında da olmuştu..İşin korkutucu olan tarafı çocuğunu döver gibi rakibi dövmeye başlıyor bu anlarda ve muhakkak ama muhakkak işi bitiriyor hem de rakip adına çok feci sonlarla..Bu şu demektir '' Ben istediğim zaman maçı nakavt ile bitiririm.Sadece ilk raundlarda daha ihtiyatlı ve tedbirli davranıyorum ama istediğim zaman da parçalayacağımı biliyorum'' Herkes sürekli diyor ya hücum yapan Wladimir izlemek istiyoruz diye vallahi bi kez daha düşünmek lazım resmen korkutucu oluyor ben uyarayım..

       Önümüzdeki günlerde benim adamım Vitali'nin Shannon Briggs ile çok büyük ilgi çekeceğini düşündüğüm karşılaşması var..O karşılaşmanın maç öncesi ve sonrası yazısını da buradan sizlerle paylaşacağım ama daha henüz erken diye düşünüyorum..Vitali ve Wladimir'in birbirleriyle hiç ama hiç bir para karşılığında kapışmayacaklarını biliyoruz..Fakat bu 2 kardeş önceleri birbirleriyle Sparring yani antreman maçları yaparlardı..Şimdi artık yapmıyorlar bunu sebebini de Vitali şöyle açıklıyor '' İlk başlarda antremanda her şey çok güzel gidiyordu fakat bir süre sonra bir baktık birbirimizin canını yakmaya başlıyoruz ve iş ciddiye biniyor antreman bile olsa..İkimizde şampiyon karakterli boksörler olduğunmuz için karşımızdaki kardeşimiz bile olsa atılan her yumruk karşıdakinde gurur yapıyor ve yumruğu yiyen iki katıyla geri atmak için çabalamaya başlıyordu..Bir baktık ki ikimiz de bu işten zarar görüyoruz bir kez daha sparring yapmamaya en azından ciddi anlamda sparring yapmamaya karar verdik '' İşte bu iki dev kardeşin Sparring antreman maçlarının görüntüsünü her yerde deliler gibi arıyorum fakat bir türlü bulamadım..Bulan olursa lütfen söylesin..

UFUK ÇAĞDAŞ ERDEM

20 Eylül 2010 Pazartesi

Messikaka23 Geri Dönüyor...


      Evet arkadaşlar yoğun geçen bir yaz döneminden sonra en yeni yazılarımız ve yorumlarımızla yeniden sizlerle olacağız..Gerçi bu yaz döneminde yoğunluklara rağmen arada bazı yazılar yazdık fakat biliyorum ki bizler sitemizi ve sizleri çok ihmal ettik..Bu arayı kapatacağımıza dair sizlere söz veriyoruz..Bu sitede yazılan yazılar özgün çalışmalardır..Bazen özellikle  kendi adıma yazdığım bazı yazılarla sert ve bazen ağır eleştirilerde bulunsam da okuyan arkadaşlardan gelen dönütlerde bu tarzın beğenildiğini gördüm..Gerçi beğenilmese de bir insanın tarzını değiştirmesi pek olası değildir..Özellikle boks,basketbol ve futbol ve her türlü nostalji yazılarıyla bir kaç gün içinde geri döneceğiz..Şimdilik sadece takip edin diyorum..

  UFUK ÇAĞDAŞ ERDEM

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails