Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

12 Ekim 2009 Pazartesi

Efes Pilsen Köpürür mü ?


Türkiye'de basketbol denildiği zaman akıllara ilk gelen takım Efes Pilsen olmuştur her zaman.Türkiye Lig'inde sonuncusu geçen sene olmak üzere toplam 13 şampiyonluk kazanan bir takım Efes Pilsen.Belki tarihinde toplam 113 defa daha şampiyon olacak bunu bizler göremesek bile.O sebebden dolayı ben Türkiye Lig'inden ziyade Efes bu sene Euroleague'de ne yapabilir nereye kadar gidebilir bunu değerlendireceğim.Uzun yıllar boyunca hep Final Four'un kıyısından dönen bir Efes Pilsen izledik.Aslında genel anlamda baktığımız zaman Avrupa kupalarında son bir iki yılı hariç tutarsak Efes Pilsen'in Avrupa'nın en istikrarlı takımı olduğunu görüyoruz.Elbette bu istikrarını muhakkak bir iki tane Avrupa Şampiyon'luğuyla taçlandırması gerekirdi Efes Pilsen'in.Bu şampiyonluğun gelmemesinin en önemli sebebi yıllardır yeterince derin ve kaliteli bir kadro kurulamaması gösterildi.Gerçekden de iki sezon hariç Efes Pilsen hep kaliteli oyuncuların bulunduğu ama kadro derinliğini sağlayamayan takım görüntüsüyle Final-Four'ların kapısından döndü.99-00 yılındaki kadroyu düşünüyorum da ilk 5'i Avrupa'nın o dönemde tartışma götürmeyecek derecede ilk iki sırada gösterilen bir kadroydu.Damir Mulaömerovic,İbrahim Kutluay,Hidayet Türkoğlu,Predrag Drobnjak,Hüseyin Beşok..O meşhur kadronun koçu da o dönemde Ergin Ataman'dı.2000 sezonunda bu kadro Ergin Ataman ile Avrupa 3.sü olmuştu.İlk 5 çok potansiyelli,kaliteli ve yetenekliydi evet ama bench resmen bomboştu.Sadece Ömer Onan kenardan gelerek süre bulabiliyordu.Hatta o dönemde hiç unutmam Efes beş buçuk adamla Final Four yaptı diye espriler bile yapılıyordu.2001-2002 sezonundaki Efes kadrosu da 2000 yılındakinden aşşağı kalır yanı yoktu.Marcus Brown,Kaspars Kambala,Sailius Stombergas,Mehmet Okur,Kaya Peker,Ömer Onan,Kerem Tunçeri,Alper Yılmaz,Ender Arslan...Şöyle bir baktığımda ve düşündüğümde bu kadronun başarılı olmak adına 2000'deki kadrodan bile daha iyi ve derin bir kadro olduğunu görüyorum.O dönemde Top 16 gruplarında sadece grup liderleri Final Four yaptığı için Ginobilli'li, Jaric'li, Rashard Grifith'li o dönemin meşhur Kinder Bologna'sına boyun eğmek zorunda kalmıştı Efes..Aslında o kadar ufak ayrıntılar belirlemişti ki o dönemde grup liderini, Efes Kinder'i devirmeye çok yaklaşmıştı.Hatta İtalya'daki grup liderini belirleyecek maçda sonraki sezon Efes'de oynayacak olan Granger'ın çok kritik iki tane üçlüğü maçı Kinder'e çevirmişti.Neyse geçmişe çok takılmayalım ve günümüze gelelim zaten zaman zaman sizlerle Efes'in eski maçlarından Final-Four hikayelerinden kesitler ve anılar sunarak paylaşacağım.
Maddi anlamda olsun, kalite anlamında olsun,potansiyel anlamında olsun Efes Pilsen tarihinin en önemli takımını oluşturdu.Bu takım kesinlikle Euroleague'de Final Four oynamak hatta Ergin Ataman'ın da sık sık dile getirdiği gibi Avrupa şampiyonu olmak için kuruldu.Oyuncuları tek tek değerlendirmeden önce çok önemli bir iki noktaya parmak basmak istiyorum.Avrupa'da şampiyon olan takımlara baktığımızda arkalarında maddi gücün yanı sıra büyük de taraftar kitlelerine sahip olduğunu görüyoruz.Bundan 15 yıl önce hatırlıyorum da Efes maçlarında Abdi İpekci dolar taşar ve herkes yerlere otururdu.Ne oldu da aradan geçen yıllarda bu basketbol seyircisi salonlardan koptu?Neden artık en önemli bir Avrupa maçında bile salonlar dolmuyor.?Çok mu rahatımıza düşkün insanlar olduk veya basketbola olan sevgimiz mi azaldı?Yada yıllardır o kadar başarılar yakaladık ki artık başarıya mı doyduk?Sizce hangisi?Ben düşünüyorum ve bunlardan hiç birini doğru cevap olarak göremiyorum.Aslında hepsinin temelinde gerçek basketbol kültürüyle yoğurulmuş,sporu spor olduğu için seven basketbol tutkunu insanların malesef ülkemizde sayısının az olması yatıyor.Bu gerçek basketbol kültürüne sahip insanlar bugun Efes Pilsen taraftarlarıdır.Fakat malesef işte bu insanların sayısı çok ama çok azdır.15 milyonluk bir şehirde ülkenin en önemli basketbol takımı 3 bin kişi dahi toplayamıyor salonlara.Bu durumun üzücü olduğu kadar düşündürü de olduğu gerçeği malesef önümüzde durmaktadır.Son günlerde ağızlarda dolaşan Efes Pilsen de Beşiktaş ile veya Galatasaray ile birleşsin lafları var.Bu sayede taraftar kitlesini artırarak bu sorunu çözebilir deniliyor.Kesinlikle ama kesinlikle buna kökten karşıyım.Hem de o kadar karşıyım ki Taksim'de açlık grevi bile yapabilirim böyle bir şey olursa.Efes gibi basketbol kültürü ve tecrübesi üst düzey kaliteli bir klübün ne işi olur futbol taraftarlarıyla ve onların salonlara getireceği anarşi ve şiddetle?Bırakın Efes böyle bin kişiye oynasın ama şanımız ve kalitemiz yerinde kalsın.Basketbol basketbol taraftarıyla güzeldir ne zaman ki futbol klüpleri taraftarları bu işe el atmaya başladılar o zaman işte geçen seneki final serisindeki yobazlıklar yaşandı.Düşününsene Efes'in Galatasaray ile birleştiğini ve Fenerbahçe ile final serisi oynadığını.Sanırım hastaneler ve morglar dolardı.Hiç abartmıyorum böyle olurdu.O zaman gelin futbol seyircisini uzak tutalım salonlardan ve gerçek basketbol seyircilerini yetiştirelim.Konu konuyu açıyor sayfalarca yazılabilecek bir konular aklıma geliyor en iyisi bir an önce Efes Pilsen'in bu seneki Euroleague'deki şansını değerlendirelim.Öncelikle şunu belirtmeliyim ki kaliteli kadro kurmak Euroleague'de şampiyon olmak için tek başına yeterli bir sebep değildir.Zira Final-Four seviyesinde kadro kuran en az 7-8 tane üst düzey takım var.Bu takımlardan hangilerinin dörtlü finale kalacağını günlük performanslar,küçük detaylar,kura şansı,sakatlıklar,eşleşmeler vsvs belirleyecektir.Önceki yıllarda da belki Efes kadro kalitesi olarak bu 8 takım arasındaydı ama yedi veya sekizinciydi.Bu sene ben diyorum ki en kötü 5.sıradadır Efes kadrosu kalite ve derinlik olarak.Efes'in eksikleri yok mu elbette var ama en azından kağıt üzerinde son görüntü böyle.Geçen sene Türkiye'de şampiyon olan kadronun temelleri bozulmadan bu sene önemli takviyeler yapılarak bu sezona başlıyor Efes Pilsen.Kesinlikle Efes'i büyük maçlarda önemli yerlere taşıyacak o seviyelerde hep yer almış olan Rakocevic kadroya katıldı.Hem sağ hem sol eliyle top sürebilen ve her iki tarafdan da pozisyonları bitirebilen,kendi şutunu ve pozisyonunu yaratabilen,büyük anlarda sorumluluk almaktan kaçınmayan çok ama çok önemli bir isim Rakocevic.Kesinlikle Ergin Ataman'ın Rakocevic'e Euroleague 'de daha fazla süre,şans ve sorunluluk vermesi gerekir.Rakocevic kökenli en az 3 tane hücum setinin olması gerekir.Yani ben hep söylerim eğer bir maçı kaybedeceksek bırakın Rakocevic'in elinden kaybedelim.Son topu Sinan Güler kullanıp kaçırırsa olmaz.Rakocevic kaçırsın da içimize sinsin en azından yenilgiler ve aklımızda soru işaretleri kalmasın.Yani Rakocevic bu sene Efes'i özellikle Euroleague'de bir seviye üste taşıyacak en önemli basketbolcu.Thornton ise bu takımın görünmez kahramanı olduğu zaman inanılmaz etkili oluyor.Geçen sene hem görünen hem görünmeyen kahramandı.Savunmada vücudunun üst tarafının çok sağlam olması ayaklarının hızı ve oyun bilgisiyle zaten çok önemli bir oyuncu Thornton.Hücumda ise soğukkanlılığı,attığı kritik 3 sayılık basketler ve hepsinden önemlisi çok önemli bir post-up yani sırtı dönük oyununun olması Thornton'u da takımın vazgeçilmezlerinden biri yapıyor.Gardlar Türk Milli Takımının iki gardı Kerem Tunçeri ve Ender Arslan.Aslında birbirlerini tamamlayan çok değişik özellikleri olan 2 oyun kurucu Ender ve Kerem.Ender skorer ve delici Kerem daha iyi savunmacı ve organizatör.Maç içinde öyle anlar olacak ki her ikisine de ihtiyaç duyulacak zamanlar olacak.Yalnız Kerem Tunçeri her ne olursa olsun muhakkak şut atma konusunda kendisine güvenerek kullanmalı şutları.Ne zaman ki skor tehdidi de üst düzeye çıkarsa o zaman Kerem vazgeçilmez bir oyuncu olur.Tereddütle attığı hemen her şutu kaçırıyor ve savunmanın gafil avlanmasına sebep oluyor Kerem.Kısacası savunmada Kerem hücumda Ender önemli roller alacaklardır.Aslında bu iki oyun kurucunun Türk takımlarında pek fazla görmeye alışık olmadığımız ikili oyunları çok başarılı bir şekilde oynayabildiklerini görüyoruz.Özellikle Kaya Peker ile oynanan bu ikili oyunlar çok ama çok etkili oluyor.Geçen seneki Fenerbahçe final serisini çeviren en önemli işlerden biri de bu ikili oyunlar olmuştur.Söz açılmışken Kaya'ya da değinelim.Türkiye liginin şu anda tecrübe,sertlik ve yetenek olarak en önemli uzunudur.Hadi yetenek kısmını abartmış olmayalım ama son zamanlarda özellikle bitirici olgunluğu da çok ilerledi Kaya'nın.Ayakları hareketliyken topla buluştuğunda belki de şu anda Avrupa'nın en etkili uzunu.Hangi anlamda tabi ki ayakları hareketliyken buluştuğu topları bitirme anlamında.Durdurulamaz bir hal alıyor Kaya bu pozisyonlarda.En kötü ihtimalle rakip faul yapmak zorunda kalıyor.Takımın şu anda tek Türk uzunu olması dolayısıyla paha biçilemez bir değer taşıyor Kaya Peker.Yani sakatlık veya ceza gibi durumlarda Efes çok sıkıntı çeker.Savunmadaki sertliği,takıma kattığı ruh ve ribaundlardaki etkinliği ile Kaya bu sene Efes'de olmazsa olmaz oyuncuların başında geliyor.Kaya'dan bir başka uzun Kasun'a geçelim.Kasun ne zaman oyunda olursa Efes muhakkak pozitif anlamda bir şeyleri daha fazla üretmeye başlıyor.Topu içerde alıp bitirmesi olsun rakip uzunları yıpratması olsun Kasun da vazgeçilmezlerden.Hele hele yabancılarda pek görmeye alışkın olmadığımız o agresif ve sinirli tarafı özellikle Türkiye Lig'inde final serisinde çok faydalı oldu ve bu sene de olacaktır.Tamam profesyonellik falan güzel ama öyle yerler geliyor ki rakibiniz sizle hakemlerle onunla bununla itişip dalaşırken sizin de karşılık vermeniz gereken yerler oluyor.İşte Kasun bunu geçen sene Kaya ile beraber çok iyi sağlayan iki Efes'li olmuşlardı.Bu sene de hem Euroleague'de hem de TBL'de bu agresif ve bir yerde saldırgan oyun tarzlarını ortaya koymalılar.Ergin Ataman'ın 4 kısa ile oynama sevdası yüzünden malesef Kaya ve Kasun'u aynı anda pek sahada göremiyoruz.Oysa ikisi oynadığı zaman hem savunmada hem hücumda verimlilik çok üst düzeye çıkmakta.Kasun bazen çok basit fauller alıyor bu faulleri mümkün olduğunca azaltırsa çok daha faydalı olacak.Özellikle uzun oyuncuların basit faullerden uzak durması çok önemlidir.Maç öyle bir noktaya gelir ki toplar hep içeri iner ve o savunma sertliğini sergilemek için faul hakkınızın olması gerekir.Nachbar benim gördüğüm kadarıyla alışma safhasını atlatamamış durumda.Pozisyon kargaşası yaşıyor.Aslında 3 numara oynamayı seviyor Nachbar ama Ergin Ataman onu 4 numaradaki sıkıntı sebebiyle bu pozisyonda oynatmak istiyor sıkıntı da burdan doğuyor.Potansiyel ve yetenek olarak kariyer olarak da çok önemli bir oyuncu Nachbar.Uzun boyuna rağmen attığı şutları,topla içeri girebilmesi,üstün pasör özellikleri Nachbar'ı farklı kılıyor.Fakat o sertliği de göstermesi gerekiyor Nachbar'ın..Ergin Ataman'ın kafasındaki en önemli soru işareti sanırım şu anda Nachbar'ı nerde nasıl daha verimli kullanabilirim sorusu.Zaten Nachbar'dan üst düzey bir verim alınırsa o zaman Efes'i tutabilene aşkolsun.Charles Smith gibi vazgeçilemeyen bir oyuncu da var Efes'de.Hem üst düzey bir skorer şutör ve penetreci hem de bir savunma uzmanı.Bu kadar iyi savunmayı okuyan ve pas arası yapan bir başka oyuncuya inanın rastlamadım.Aynı zamanda bu çaldığı toplar öyle toplar oluyor ki direk bir kaç adımda rakip potayla başbaşa kalıyor.Hücumda çok fazla değişik işlere giriştiği zaman saç baş da yoldurabiliyor yanlış tercihleriyle ama dikensiz gül olmaz elbette.Zaten ne zamanki geçen sene final serisinde hücumları ısrarla Smith'in üzerinden döndermekten vazgeçildi ve Smithe'e savunmada kritik roller verildi işte o zaman Smith inanılmaz faydalı oyunlar çıkardı.Savunmanın yanında da hücum yeteneklerini de yeri geldiğinde kullanarak şampiyonluğun kazanılmasında katkı sağladı.Sinan Güler bu takımın Bruce Bowen'ı olma yolunda ilerliyor.İşini yapan ve hiç sırıtmayan oyun yapısıyla çok faydalı oluyor.Özellikle Solomon'un panzehiri olmuş durumda şu anda.Öyle çabuk elleri ve uzun kolları var ki ve o kadar atletik ki göz açıp kapayana kadar ya topunuzu çalmış yada pozisyonunuzu bozmuş oluyor Sinan..Santiago sadece Euroleague maçlarında oynamak üzere transfer edildi.Özellikle Panathinaikos veya Olympiakos gibi takımlarla oynarken pota altında eksik kalmamamız adına çok önemli bir oyuncu.Uzun boyuyla savunmada sert ve blokcu.Hücumda da topa küstürmediğiniz zaman yine etkili.Yani tam bir Euroleague oyuncusu.Sadece bu maçlara konsantre olacağı için çok daha iyi verim alınacağını umuyorum ben Daniel Santiago'dan.. En sona bilerek Preston Shumpert'i bıraktım.Bu adama hayran olmamak elde değil.Bu kadar soğukkanlı ve en kritik anlarda bile sanki turnike atar gibi şut atan bir oyuncuya hayran olunmaz mı.Rakipler için tam bir başbelesı.Rakip kısalara karşı uzun kalıyor rakip uzunlara karşı da hızlı kalıyor.Yani aşşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık durumuna düşüyor rakipler Shumpert'a karşı oynarlarken.Shumpert'in sol eliyle penetre edebilmesi adeta öldürüyor rakip savunmayı.Her şeyi geçtim drive ederken dengesiz gibi görünen şutlara kalkması ve bunları da yüksek yüzdeyle sayıya çevirmesine ne demeli?Adı diğerlerinden küçük gibi duran ama oyunu ile hepsinden daha faydalı ve büyük olan bir oyuncu Shumpert.Abdi İpekci'de geçen sene final serisinin 6. ve son maçından önce sahada ısınmaya çıkmıştı Shumpert.Başladı şut kullanmaya.Her şey normal gibi duruyordu.Ama bir süre sonra baktık ki adam kaçırmıyor.Ne atsa giriyor.Hem de arka arkaya defalarca.Attığı şutlar öyle yakın mesafe felan da değil hani.Orta mesafe,yakın,uzak,3 sayılık her yerden şutlar atıyor.Tüm salon Fenerbahçeliler dahil tezahüratı bıraktı Shumpert'in şut performansını izlemeye başladı.Ve ooooo oooooo seslerinin ardı arkası kesilmedi.Ben dayanamadım ve saymaya başladım.Hiç abartısız söylüyorum 120 de 110 gibi insanüstü bir sayıyla karşılaştım.Tabi ben saymaya başlamadan önceki en az arka arkaya soktuğu 40 şutu da eklersek sanırım kelimeler kifayetsiz kalır.160 da 150 orana bakarmısınız...Preston Shumpert Ergin Ataman'ın da vazgeçemediği bir oyuncu.4 kısa sevdası sebebiyle 4 numarada oynatabildiği Shumpert,Ergin Ataman'ın olmazsa olmaz adamlarından biri.
Efes Pilsen için bu sezon her şey çok güzel olabilir.Olmazsa ne yapmalı Efes.Hiç bozmamalı bu kadroyu ve ısrar etmeli çünkü çok kaliteli oyuncu topluluğundan oluşuyor Efes.Bu yetenekleri iyi bir takım yapmak da Ergin Ataman'a düşüyor.Unutmadan eklememiz gerekiyor ki şu anda bir uzun Türk oyuncu sıkıntısını çok fazla hissediyor Efes.Kerem Gönlüm ceza almamış olsa bu eksiklik de olmayacaktı ama şu anda böyle bir sıkıntı var.Bunu nasıl aşar Efes diye düşünüp durdum düşünüp durdum üst düzey Euroleague kalitesinde bir Türk oyuncu aradım durdum aradım durdum ve Ermal Kurtoğlu'ndan başka bir isim bulamadım.Eski Efes'li Ermal'i kadroya katarsak o zaman işte Efes için her şey enfes olacak...

2 yorum:

Adsız dedi ki...

peki Türkiye'deki maclarda hangi yabancılar kesilmeli?

Ufuk Çağdaş Erdem dedi ki...

Türkiye'deki maçlarda zaten Santiago yapılan sözleşme gereği oynamayacak.Diğer kesilecek yabancı da karar vermek gerçekten çok zor.Fakat Ergin Ataman'ın bir isim belirleyip sürekli onu keseceğini hiç sanmıyorum.Duruma göre değişimli olarak bazı isimler sezon boyunca kenarda oturacaklar.Shumpert Ataman ve sistemi için çok önemli bir isim onu kesmez,Rakocevic ve Thornton da kesilemez,bana sorarsan Kasun'un da sürekli oynaması lazım.Kısacası şu anki performanslarıyla eğer 4 numara oynayamazsa Nachbar gibi duruyor.Aslında ilk olmasa da en önemli örneğini bu Perşembe Cumhurbaşkanlığı kupasında göreceğiz.Bakalım Ataman kimi kenarda oturtacak?Bu maçdaki kararı bize bundan sonraki olacaklar ile ilgili çok önemli bir mesaj verecektir...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails