Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

7 Temmuz 2010 Çarşamba

PRINCE OF PERSIA- BIRAKIN AKSIN ZAMANIN KUMLARI



Biliyorum biraz geç bir inceleme oldu ama ancak bugün izleyebildim bu efsane oyunumuz Prince Of Persia’nın sinema uyarlamasını. Bugüne kadar bir çok oyundan esinlenilip çekilen film izledim. %80 i vasatı dahi geçemeyen oyun katili Uwe Boll filmleriydi. Geriye kalanlarsa Silent Hill hariç vasattılar, özellikle Resident Evil serisi. Bu kez efsanevi yapımcı Jeryy Bruckheimer kariyeri inişli çıkışlı filmlerle dolu Mike Newell’la bir araya gelip sinemaya taş çıkartacak senaryoya sahip bir oyunu sinemalaştırmaya çalışıyorlar. Bakalım neler yapıyorlar?


Son dönemlerde Jerry Bruckheimer’ın yapımcılığını yaptığı filmler, filmin yönetmeninden önce anılmaya başladı. Adamın parasını döktüğü her filmde artık utanmasalar bir Jerry Bruckheimer filmi diyecekler. Yönetmenler bu işe ne diyor bilmiyorum ama bu yapımcının elinden çıkma bütün filmler “eğlencelik” sıfatına tam olarak uygun durumdalar. İzle, eğlen, unut. Eh bizim de aksiyon filmlerinden çok büyük sanatsal beklentilerimiz olmadığına göre bir sorun yok.


Film hakkında gördüğüm iki eleştiri var; biri oyunlara olan bağlılığı ki bu konuyu bir paragraf aşağıda anlattım. İkincisi ise; Hasan Sabbah’ın kurduğu Haşşaşiler tarikatının filmde çok alakasız bir şekilde anlatılması ve gerçeklerin saptırılması. Şimdi bu ikinci gruptaki eleştirenlere iki çift lafım var; güzel kardeşlerim, yani zamanı geri sarmak, oradan buradan inanılmaz bir şekilde atlayıveren prens, yılanların kontrol edilmesi falan filanı bıraktınız da zaten hali hazırda bir masal olarak çekilmiş filmin tarihsel gerçeklikten uzak olmasını mı eleştiriyorsunuz. Yapmayın lütfen, bırakın şu tarihsel gerçeklik kalıbını tarihi anlatmaya soyunan filmler üstlensin. Masallara bir zahmet dokunmayın. Öhöm. Sinirlendim.


Filmimiz efsane Prince of persia oyunlarının hepsinden bir bukle alıyor, bunları bir güzel karıştırıyor ve kendi senaryosunu yazıyor. Yani oyunların birebir uyarlamasını görmek isteyenler; üzgünüm büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaksınız. Ama olur da kendinizi oyundan alınmış buklelere kaptırırsanız, prensin ve prensesin arasındaki dialoglar, oradan buradan atlamalar, Dagger of Time’ın çekilişindeki muhteşem görsel efektler falan derken filmin sonunda bulacaksınız. Konuyu anlatmama pek de gerek yok aslında çünkü neresinden tutsam filmi izlememiş biri için filmden açıklar vereceğim. Film konuyu ufak ufak işliyor ve sonlara doğru düğümü koparıyor. Salondan tatmin olmuş bir şekilde çıkıyorsunuz.


Ha ama bana soracak olursanız, Prince of Persia’nın potansiyelinin yarısını dahi kullanamamış bir film var karşımızda. Hani o efsanevi kılıç dövüşleri. Oradan buradan düşmanlarından kaçan bir Prens var. Tamam arada sağlam kılıç dövüşleri var ama, nerede benim iki tane yay kılıcını çekip de müthiş özgüvenle düşmanlarını temizleyen Prensim. Sonra, güzel kardeşlerim, koskoca Dagger of Time’ı hiçbir dövüş sahnesinde kullanmamak ne diye? Hani Dhaka nerde, zamanın akışına müdahale ettiğiniz için peşinizi bırakmayan varlık? Bir de daha güzel bir Prenses seçemediniz mi a be Casting ekibi?


Neyse, iyi bir aksiyon filmi izlemek isteyenler için bulunmaz nimet şu an için. Ama kılıç dövüşlerinden, kumlardan ve yılanlardan hoşlanmayanlar uzak durmalı. Sonra gözünüze kum falan kaçar, maazallah. Umarız ikinci filmi çekmeyi planlıyorlardır, çünkü bu haliyle Prince of Persia sevenleri gerçek anlamda tatmin etmekten biraz uzak. Oyunlarını da oynayınız efem. Toy Story 3 yazımda görüşmek üzere.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails