Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

fenerbahçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fenerbahçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Temmuz 2010 Perşembe

İsviçre'den Gol Haberi Var: Young Boys - Fenerbahçe

Maç öncesi hem medya hem de Aykut'un açıklamaları rakibin küçümsendiğini gösteriyordu.Erken gelen golle daha da bir rahatlamış göründü Fenerbahçe ancak 10.dakikadan itibaren tek kaleye dönen maçta 1-1'den sonra inanılmaz 2 gol kaçıran Young Boys Aykut'u korkutmaya başlamıştı ki Stoch'un müthiş golü geldi.Stoch konusuna ekstra parantez açmak gerekiyor.Geçtiğimiz 2 sezonu da devşirme kanat oyuncularıyla geçiren Fenerbahçe'nin kanat organizasyonu yükünü çekebileceğini gösteren Stoch,şimdiden Galatasaray'lılara offf çektirmeye başladı.

Young Boys takımına gelince; bu takım hiç de öyle Rıdvan'ın söylediği gibi eğlencesine falan oynamıyor.Ayağa yapılan hızlı ve isabetli pas trafiğinin uzun yıllar süren bir çalışmanın örneği olduğu kesin.Rıdvan Dilmen veya herhangi birisi çıkıp da böylesi bir emeğe "eğlencelik" gözüyle bakamaz.Türkiye'de böyle futbol oynayan bir takım yok.Bugün hücumda biraz beceri ve birazda şansları olsaydı,Fenerbahçe'ye Köln hezimetini yeniden yaşatabilirlerdi.

Fenerbahçe'de ise Stoch ve Volkan dışında kayda değer performans gösteren bir oyuncu yoktu.Alex,belki henüz sezon başı olması nedeniyle aşırı ağırdı.Kazım ise direkler kadar bile faydalı olamadı takıma.Bekir ve Önder gibi oyuncular ise kadroda yer bulamayacaklarını gösterdiler.Madem bu tarz sıradan oyuncuları kullanacaktınız neden Deniz Barış'ı gönderdiniz diye sormak lazım Aykut'a.Defans hattı öylesine savruktu ki uzun zamandır bu kadar çok pozisyon veren bir takım görmedim ben.Kadıköy'deki maçta Lugano oynarsa belki farklı olur ama Young Boys takımı bu sefer bu kadar beceriksiz olmayabilir.Buna mutlaka önlem alınması gerek.

21 Haziran 2010 Pazartesi

Christoph Daum ve Fenerbahçe


Fenerbahçe  teknik direktörü Christoph Daum bir basın açıklaması yaptı ve gelecek sezonda  takımın başında olduğunu açıkladı. Hemen ardından da Fenerbahçe'nin resmi  sitesinde bu haber açıklandı. Ama Roland Koch dışında tüm yardımcıları takımdan  gönderildi. Bu da ek bilgi olarak belirtildi.

Daum ve  Fenerbahçe'nin arasının iyi olmadığını tahmin edebiliyoruz. İkinci Denizli faciasından  sonra takımda kalması da sürpriz oldu çoğumuza göre. Ama sonuçta Aziz Yıldırım’ın Daum'a ne kadar güvendiği kafalarda soru işareti yaratıyor. Daum'unda 2 gün önce basına çıkan açıklamalarından sonra ve üstüne üç yardımcısının  kovulması üzerine ne kadar rahat bir ortamda çalışabilir ki diye düşünmeden  edemiyorum. Şöyle örneklere baktığımızda başarılı olmuş teknik direktörler hep  rahat bırakıldıklarında taraftara sevinci yaşatmışlardır. Ben teknik direktör  olacağım, benim yardımcılarım kovulacak ve yönetimin belirttiği isimlerle çalışacağım. Daima izlenen ve her attığım adımın başkana rapor edildiği güvensiz ve gergin  bir ortamda çalışmak, bir teknik direktör için ne kadar kolay bir iş olabilir ki? Üstüne bu işi severek yapması gerekiyor ki hem Avrupa'da hem Türkiye’de başarılı olsun.

Ne kadar bu açıklamalar yapılmış olsa da bana göre Fenerbahçe kulübü şu an  bir teknik direktör arayışında. Bir back-up planı olarak bunu düşünüyorlardır. Lige kötü başlangıç yapacak olursa Daum, yol yakınken yolları ayırıp bu planı  devreye sokacaklardır. Tabi ki bu sadece bir fikir ama Türkiye'de çok  gördüğümüz ve bize yabancı olmayan bir olay.
Burak Kereci

20 Mayıs 2010 Perşembe

ERTUĞRUL KARANLIK


 Son hafta Fenerbahçe’nin şampiyon olmasını beklediğimden kafamda 3–5 yazı tasarlamıştım. Hatta bunların bir kaçını yazmıştım. Fakat son maçta yaşanan hayal kırıklığından sonra bu yazıların pek bir anlamı kalmadı ve bilgisayarımdan silindiler. Fakat aklımdaki bir yazıyı yazmazsam içim rahat etmeyecekti. Şampiyonluk şansının son haftaya kadar sürdürülmesinde elbette futbolcular, antrenör, yönetim vs vs bir çok kişinin emeği olmuştur. Fakat benim için her ne kadar şampiyon olamasak ta hakkını vermemiz gereken bir adam var. Bu adam Fenerbahçe doktoru Ertuğrul Karanlık’tan başkası değil. Bu sezon başında Daum’un ekibiyle Fenerbahçe’ye gelen Ertuğrul Karanlık saha dışında en az futbolcular kadar mücadele etti. En zor sakatlıklardan olan kas yırtıklarında kullanmış olduğu alternatif tıp ile birçok futbolcunun beklenenden çok daha erken bir sürede sahaya dönmelerini sağladı. Sezonu kapattı denilen Özer ve Gökhan Gönül’ün omuzlarındaki yırtıkla insanüstü mücadele göstermelerinde mutlaka kendi fedakârlıkları vardır. Fakat Dr. Ertuğrul’un payı da asla yadsınamaz. Bu ve bunun gibi birçok hastalık ve sakatlıkta Ertuğrul Karanlık’ın emeği çok büyük. Yakın zamanda muhtemelen Daum ile yollar ayrılacak. Umarım bu ayrılığa Dr. Ertuğrul dâhil olmaz. Kendisiyle ilgili detaylı bilgilere BURADAN ULAŞABİLİRSİNİZ.
Redvidigal

25 Nisan 2010 Pazar

KOLAYI ZOR YAPMAK

Fenerbahçe deplasmanda karşılaştığı Kasımpaşaspor’u 76. dakikada Bekir’in atmış olduğu kafa golüyle mağlup etti. Mücadele olarak beklediğimden kolay skor olarak ise beklemediğim şekilde kısır bir maç oldu. Birbiri ardına kaçan gollerden sonra alakasız bir kafa vuruşuyla galip gelmek ilginç oldu. Artık 3 puanın her şey olduğu bu haftalarda cidden stres dolu bir maç oldu. Fenerbahçe üzerine düşeni yaptı. Şimdi bekleme sırası Fenerbahçe’de

GÖZÜME ÇARPANLAR

1-Bilica –Lugano ikilisi ile gol yemeden atlatılan 6 maçtan sonra, Bilica’nın cezalı olduğu bu hafta Bekir’in performansı merak konusuydu. İster istemez kafalarda soru işaretleri vardı. Özellikle sağ bek oynadığı dönemdeki yetersizliğini, Kasımpaşa maçında stoperde çok başarılı oynayarak benim gerçek yerim burası diye performansı ile haykırdı. Savunma olarak görevini çok iyi yapan Bekir, takımın çok ihtiyaç duyduğu golü atarak 3 puanı getiren adam oldu.

2-Fenerbahçe ilk yarıda riske girmeden oyunu kontrol ederek oynadı. Kontrollü oyunda bile birkaç pozisyon yakalayan Fenerbahçe’de Mehmet Topuz, Guiza ve Özer pozisyonlardan yararlanamadı. İkinci yarı ise özellikle 60–75 dakikaları arasında inanılmaz bir baskı kurdu. Bu baskının sonucunda yakalanan fırsatları cömertce harcayan Fenerbahçe’de Guiza kaçırdığı gol ile saç baş yoldurdu. Golü Bekirle bulduktan sonra riske girmeden, top çevirerek geçirilen son dakikalarda da pozisyon vermeden maçı bitirdi.Kasımpaşa gibi pozitif futbol oynayan ve her maçta gol pozisyonu bulan bir takıma pozisyon vermemek büyük meziyet.

3-Volkan Demirel yoğunlaşma problemi yaşamadığı sürece dünyanın en iyi kalecilerinden biri. Son haftalarda Lugano döndükten sonra savunmadaki direnç ve ciddiyetten en fazla nasibini alan Volkan Galatasaray maçında çıkardığı şut, geçen hafta kurtardığı penaltı ile Fenerbahçe’ye galibiyetler kazandıran Volkan bugün de kalesindeki dikkatli oyunu ile çok iyi oynadı. Aslında ilk yarıda kaybedilen Kasımpaşa maçında yediği hatalı gollerin bir nevi telafisi oldu bugün ki performansı.

4- Gökhan Gönül’ün sakat olduğuna neredeyse inanmayacağım çünkü bir adam sakat sakat böyle bir performansı nasıl ortaya koyar şaşkınlıklar içerisindeyim. Özellikle Beşiktaş maçında ki gidiş gelişleri, yetmedi omzundan sakat olan bir oyuncu için en zor hareket olan röveşata yaptığını da gördüm ya helal olsun. Allah nazardan korusun. Bugün ki maçta da çok iyi oynadı. Karşısındaki Kasımpaşa’nın en hızlı oyuncularından olan Şahin’i çok iyi tuttu.

5-İşte görmek istediğimiz Emre buydu. Haftalardır çok iyi olan performansının önüne geçen agresifliğini bu maçta görmemek beni çok mutlu etti. Fenerbahçe’nin ileri geri oynayabilen en iyi oyuncusu olan Emre bugünde çok iyi performans gösterdi. Bir diğer oyuncu ise Selçuk cidden Fenerbahçe’ye orta sahada fizik gücü kazandırdı. Oynadıkça kendine gelen güven ile topla oynama yüzdesini düzeltip, pas yüzdesini de arttırdı.

6-Fenerbahçe’mizin büyük kaptanı Alex her maça bir şekilde etkisi gösterdiği gibi bugün de golün ortasını yaparak katkıda bulundu. Kayseri maçında iki asist,Manisa ile olan kupa maçında enfes bir gol,Beşiktaş maçında galibiyeti getiren gol.Yani Alex Ufuk’un tabiriyle çok iyi bir skorer.Böyle savunma ağırlıklı oynayan bir takım için Alex’ten daha iyisi olamaz.

7-Özer isteği ile pozisyonların içerisinde yer alması ile benden geçer not aldı. Özellikle her pozisyonda pası düşünmesi ile bazı pozisyonlarda yanlış tercih yapsa da, isteğiyle bugün iyiydi. Yaptığı her ara pasında benim gerçek yerim forvet arkası diyerek sırıtıyor.
Mehmet Topuz çok iyi mücadelesiyle dikkat çekmesine rağmen bir türlü aradığı gole kavuşamadı. Geçen yıllarda izleğimiz Mehmet Topuz’un hücum yönünü mumla arıyoruz. Ya da geçen yıllarda ki hücum performansı reklâmlar mıydı bilemiyorum.
Guiza’ya ne diyeceğimi bilemiyorum. Bir forvet oyuncusu attığı gollerle değerlendirilir. Çok mücadele etmesi, çok koşmasının önem derecesi hep golden sonra gelir. Maalesef Guiza da bir forvetin yaşayabileceği en büyük problemi yaşıyor. Bu problem golcünün kendisine olan GÜVENİ dir.Guiza bunu yitirmiş.Kaçırdığı yüzde yüzlük gol pozisyondan sonra topa vurmaya korkması bunu tekrardan gösterdi.

8-Haftaya lider bitirme ihtimali olan Fenerbahçe’de herhangi bir oyuncunun kart cezalısı olmaması Eskişehir maçı öncesi çok ciddi avantaj. Camianın bu kenetlenmişliği şampiyonluğu getirebilir.

Redvidigal

17 Nisan 2010 Cumartesi

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ


Fenerbahçe Erkek Voleybol takımı Ziraat Bankasını 3–0 yenerek kupa sezonunu açtı. Açıkçası maçın 3. setinin sonlarına yetiştim. Takımımız 2–0 önde ve şampiyonluğa birkaç sayı kalmıştı. Fakat peş peşe gelen sayılar sonucu seti kaybettik. Bu beni korkuttu çünkü birkaç sayı kalmıştı şampiyonluğa. Bunun moral bozukluğunun diğer setlere tesirinden korkuyordum. Fakat konsantrasyon adına hiçbir gevşeme göstermeden son setteki etkili oyunumuzla şampiyonluğu kazandık. Bu şampiyonlukta Arslan Ekşi, Emre Batur ve Coşkovic’in apayrı bir yeri oldu bende. Bu oyunculardan Arslan’ın hırsı, Emre Batur’un kararlılığı Coskovic’in de soğukkanlılığı şampiyonluğu getirdi. Hepsinin ellerine sağlık. Umarım Şükrü Saraçoğlu’nda Beşiktaş maçından önce, onları ve Sarı Melekleri hak ettikleri gibi bağrımıza basarız.
REDVIDIGAL

5 Nisan 2010 Pazartesi

DAUM'UN MÜCADELE EDEN FENERBAHÇESİ

Geçen hafta kazanılan derbiden alınan puanların anlam kazanması için Fenerbahçe’nin Kayserispor yenmesi gerekiyordu. Bu maçta alınacak 3 puan rakiplere ciddi mesaj olacaktı. Bunun bilinciyle maça çok agresif başlayan ve bu mücadelesini 90 dakikaya yayan, Fenerbahçe rakibi Kayserispor’u Gökhan Ünal ve Diego Lugano’nun golleriyle 2–0 geçti. Hemen kritiklerime geçiyorum.

KRİTİKLERİM

1-Yazının başlığıyla başlayayım kritiklere. Daum’un önceki Fenerbahçe döneminden aklımızda kalan en önemli özelliği Fenerbahçe’nin saha içinde fizik gücü iyi olan, mücadeleyi maç boyunca sürdüren takım olmasıydı. Özellikle 2003–2004 sezonunda kendi sahamızda bitmek bilmeyen enerjiyle mücadele ettiğimiz maçlar aklımdan çıkmaz. Bu sezon bu mücadeleyi ilk yarıdaki Bursaspor ve Gençlerbirliği maçlarında görmüştüm. Bu akşamda bunu Kayserispor gibi fizik gücü yüksek bir takıma karşı görmek açıkçası beni çok mutlu etti. Maçın bir anında Melih Şendil’in dediği gibi taraftar bu mücadeleyi görmek istiyor.

2-Özellikle Fenerbahçe için kırılma maçı olan Galatasaray maçından alınan galibiyet, Bursaspor maçından sonra kaybolan özgüveni geri getirmiş. Bir nevi futbolcular zincirlerini kırarak bu mücadeleye çıkmışlar. Zaten savunma anlamında kendini toparlayan takım, bu özgüvenle hücum yönünden de aktif bir maç yaşadı.

3-Daum’a bir eleştirim olacak. Bir futbolcu hafta içi antrenmanların çoğunda yer almamışsa ve hala sakatlığı sürüyorsa, o futbolcuyu sahaya sürmek takıma ve o futbolcuya yarardan çok zarar verir. Üstelik onun yerine oynayacak olan ve kendini maça hazırlamış yedeği içinde büyük hayalkırıklığı olur. Bu durumun en belirgin örneği daha geçen hafta Arda ile yaşanmışken, Guiza ile maça başlamak büyük bir hataydı. Zaten hak yerini bulmuş olacak ki Guiza sakatlandı ve yerini Gökhan Ünal girdi. Artan fizik gücü ve takıma adaptasyonuyla Gökhan Ünal kendini hissettirdi. İyi mücadelesini attığı klâs gol ile süsledi.

4-Bu maçta açıkçası Fenerbahçe ve Semih Şentürk arasındaki bağın koptuğunu gördüm. Guiza’nın oynamadığı maçlarda ilk tercih olan Semih’in artık mecbur kalınmasa düşünülmediği bir daha ortaya çıktı. Devre arasında danışılomadan uzatılan kontratının sonucunda Fenerbahçe ile mahkemelik olacak olan Semih’in bu davranışını açıkçası Aziz Yıldırım’ın kolay kolay hazmedemeyeceğini biliyorduk. Üstüne Bursaspor maçında ben sağ açık oynamam demesi ve Galatasaray maçının sonlarında oyuna girmemesiyle artık bu bağın koptuğu çok açık. Bu konuda herkesin kabahati var. Bakalım ilerleyen günler neler gösterecek.

5-Bu maçta artık Lugano ve Bilica ikilisinden fazla bahsetmeyeceğim. Fakat 6. maçtan da gol yemeden ayrılanFenerbahçe’de bu ikilinin bir arada olmasının önemi her maç tekrardan kendini hatırlatıyor. Özellikle Lugano’nun varlığı savunmanın yanı sıra, duran topların tehlike yaratması anlamında çok önemli. Bu maçta yine duran toptan birçok tehlikeli pozisyon kazanan Fenerbahçe, Lugano’dan bir de gol kazandı. İyi ki varsın Tota.

6-Bu maçta benim izlemekten en fazla zevk aldığım anlar ligimizin gol kralı Makukula ve Lugano’nun bazen güreşi, bazen boksu hatta bazense karate müsabakalarını andıran mücadeleleri benim için çok keyifliydi.

7-Bu maçta güzel ve hırslı oyununu 2 asistle süsleyen Kaptan Alex gol atma konusunda ise şansız ve beceriksizdi.
Geçen haftanın yıldızı Selçuk Şahin ise orta sahadaki iyi futboluyla alkış aldı.
Oynadığı maçlarda bal yapmayan arı olan Mehmet Topuz eski takımına karşı hücumda ilk defa bu kadar aktifti.
Özer Hurmacı ise çok koşmasına rağmen yaptığı top kayıplarıyla bazen takımın el freni oldu. Fakat kendisini suçlamayacağım çünkü hem omzundaki sakatlığa rağmen mücadele ediyor, hem de gerçek yerinde mücadele etmiyor.
Gökhan Gönül arzulanan çizgiye en sonunda çıktı.
Kayserispor da açıkçası ön plana çıkan hiçbir futbolcu sahada yoktu

8-Bünyamin Gezer benim çok sevdiğim bir hakemdir. Kendisine hep gülen Hakem demişimdir. İyi niyetinden de asla şüphe etmem fakat kartlarını gösterme anlamında çok cimri. Elinden gelse kart göstermeden mücadeleleri kapatacak. Bunu bilen futbolcular oyunu gereksiz sertleştiriyorlar. Kartlarında daha cömert olmalı.



8-Fenerbahçe bu galibiyetini ardından beklemeye çekilecek. Gelecek hafta oynamadan alınacak 3 puan ile rakiplerinin olası puan kayıplarında avantaj sağlayacak.

REDVIDIGAL

4 Nisan 2010 Pazar

FENERBAHÇE ZİRVE TAKİBİNDE: FENERBAHÇE-KAYSERİSPOR


 Geçtiğimiz haftaki derbi zaferinden sonra bir hayli moralli olarak sahaya çıktı Fenerbahçe. Son maçlarını gol yemeden 1-0’lık sonuçlarla kazandığından Kayserispor gibi ligin dişli ekiplerinden birine karşı oynanan bu maç zirve takibi açısında büyük önem arz ediyordu. Özellikle benim açımdan, son haftalarda kalesini gole kapatan Fenerbahçe defansı için Makukula ile Lugano arasındaki çekişme merak konusuydu. Zira öyle de oldu ve maç boyuncu bu ikili sürekli boğuştu ancak son haftaların formsuz ekibi mağlubiyetten kurtulamadı. Tabi son haftalarda Kayserispor cephesinde Tolunay Kafkas’ın sezon sonunda görevinden ayrılacağını açıklaması bu düşüşte başı çeken sebepler arasında. Bu ve bunun gibi sebeplerden dolayı Kayserispor’un özellikle derbiden sonra oldukça moralli olan Fenerbahçe karşısında çok etkili olamayacağını tahmin etmiştim.

Bu tahminlerim doğrultusunda maç başladığında oynanan oyun beni yanıltmadı. Zira Fenerbahçe maça inanilmaz bir baskıyla başladı. Geçtiğimiz hafta Emre’nin yokluğunda ön alanda pres konusunda yetersiz kalan Fenerbahçe orta sahası Emre’nin dönüşüyle ilk yarı neredeyse Kayserispor’un orta çizgiyi geçmesine imkan vermedi. Önceki maçlarda top rakipteyken baskı yapma görevini aksatan Mehmet Topuz ve Özer de Selçuk ve Emre’ye yardımcı olunca ortaya rakibi hapseden bir orta saha çıktı. Bunun bir diğer ve bence önemli katkısı da Alex’e oldu. Zira Alex bu baskı sayesinde Shawky’nin yakın markajından kurtuldu ve rahat servisler yapabildi. Türkiye liginde Fenerbahçe ile oynuyorsanız Alex’in boş alan bulup atakları rahatça yönlendirmesi o maçtaki kazanma şansınızı en aza indirgemektir.


Kayserispor’a gelince; Tolunay Kafkas’ın istifasını açıklamasını eleştirmiyorum. Takımın motivasyonu eksik ve bunun sebebi sezon başından beri yanlış politikalar izleyen yönetimdir. Ali Turan kriziyle başlayan ve hakemler hakkında yapılan açıklamalarla süregelen yönetim yanlışları Kayserispor’u hedefsiz bir takım haline getirmiştir.
Bunların dışında Fenerbahçe taraftarı da bu maçta takımlarına sürekli destek olarak zirve takibinde oyuncuların morallerini üst düzeyde tutmaya çalıştı. Önümüzdeki haftalara rakiplerine göre bir maç az oynayacak olmanın avantajıyla giren Fenerbahçe, Bursaspor’un olası puan kayıplarını değerlendirebilirse şampiyonluk için yakın adaylardan biri olarak görünüyor. Önemli olan bu süreçte rakiplerinin neler yaptığı olacak.

Burak Kereci

3 Nisan 2010 Cumartesi

SARI MELEKLER FİNALDE



 Bu sene voleybolda gururumuz olan Fenerbahçe Acıbadem İndesit Bayanlar Şampiyonlar Ligi yarı final maçında ev sahibi ve renktaşımız olan Fransız Cannes takımını 3–2 yendi. Özellikle son set öyle bir heyecana sahne oldu ki maçın sonunu izleyemedim. Maç 21–20 Cannes’ın maç sayısı attığı pozisyonda kapattım. Yaptığım bu totem tuttu ve 23–21 kazandık ve finale çıktık. Şimdi hangi İtalyan takımının rakibimiz olacağını bekliyoruz. Novarro – Bergamo takımlarından hangisinin geleceğini bilmiyorum ama inşallah 5 sete giden bir oyun olur ve en az bizim Sarı Melekler kadar yıpranırlar.

2 Nisan 2010 Cuma

HATIRALAR SARDI DÖRT BİR YANIMI





  2003–2004 sezonu, Daum önderliğinde yeniden yapılanan Fenerbahçe’nin en büyük özelliği Ümit Milli Takımının kadrosundaki genç futbolcuların çoğunluğunun Fenerbahçe’de olmasıydı. Bu genç kadroya gerek sezon başında gerekse sezon ortasında birçok isim katılmıştı.2003–2004 sezonunda şampiyonluğa ulaşan bu kadroda birçok futbolcunun emeği çok fazlaydı ama bunların içinde en büyük katkıyı yapan hiç kuşkusuz Pierre Van Hooijdonktur.

 Hooijdonk’un Fenerbahçe’de birçok maçta efsane olmuşluğu vardır. Özellikle attığı birbirinden güzel frikikleriyle. Bu efsane maçların içinde benim en unutamadığım maç, o sezon Avrupa’da fırtına gibi esen, ligimizin ise en ters takımı olan Ersun Yanal’ın Gençlerbirliğiyle olan kupa yarı final maçıdır. Karşılaşmaya Fenerbahçe çok tempolu başlamıştı ama Öğrenilmiş Çaresizliğimiz olan Kupa kazanamayışımızı bu sefer öğretecek olan Gençlerbirliği 3–1 öne geçmişti. Fenerbahçe ataklarını yoğunlaştırdığı bir anda frikik kazandı. Topun başına her zaman olduğu gibi Hooijdonk geçti, ama bir terslik vardı. Topa nasıl vuracağını barajın duruşuna göre anlayan Hooijdonk şaşırıp kalmıştı. Çünkü Gençlerbirliği kalecisi Damir Botonjic baraj kurdurmamıştı. Bunun üzerine Hooijdonk sinirli bir şekilde takım arkadaşları Petkov ve o maçta Mustafa Özkan tarafından sakatlanacak olan Kemal Aslan’dan baraj kurmalarını istedi. Onlara ne yapmalarını istediğini söyledikten sonra mükemmel bir vuruşla golü Fenerbahçe’ye kazandırmıştı. Bu gol benim unutamadığım ve unutamayacağım bir anı olarak kaldı bende.

NOT: Fenerbahçe bu maçı 2-4 kaybetti. Finale çıkan Gençlerbirliği, Trabzonspor’a 4–0 yenildi.

REDVIDIGAL

13 Mart 2010 Cumartesi

“Umut En Büyük Kötülüktür Çünkü İşkenceyi Uzatır”



Antalya maçındaki 3 puan ve Galatasaray’ın Eskişehir maçında kaybı Fenerbahçe’yi tekrardan umutlandırmıştı.Sakatların yavaştan yavaştan geri dönüşleri tamamlanmış,cezalı Alex hariç takım ideal kadroyu yakalamıştı Gençlerbirliği maçından önce.Antalya maçında oynanan kötü futbol stres ve sakat oyuncuların eksikliğine bağlanmıştı.Bu yüzden bu karşılaşmaya yeni UMUTLAR taşınmıştı.

Fenerbahçe karşılaşmaya Daum’un sürpriziyle çıktı.Bu sürpriz Gökhan Ünal’ın ilk 11’de formsuz Semih ve Guiza’nın ise maça yedek olarak başlamasıydı.Deivid sağ hücum hattında,Mehmet Topuz ise forvet arkası olarak mücadeleye başladılar.Eminim Daum Gökhan-Mehmet Topuz ikilisinin Kayseri de ki uyumlarını bu karşılaşma öncesi tekrarlamalarını UMUT etmişti.

Karşılaşmanın ilk yarısına Bilica’nın pozisyana girip nasıl kaçırdığına anlam veremediğim gol pozisyonu damgasını vurdu.Golü atamamak için Bilica büyük çaba sarf etti ve bunu başardı.Bu pozisyonun dışında Deivid’in dağlara taşlara attığı pozisyon vardı:Maç o kadar zevksiz ve pozisyonsuzdu ki anlatılacak bir şey yoktu.İlk yarı uyutucu bir şekilde sona erdi

İkinci yarının başlarında Semih oyuna girdi o ana kadar varlığı yokluğu tartışılacak olan Deivid’in yerine.Kısır devam eden maça saman alevi gibi yanan Gökhan Ünal’ın kafa vuruşu oldu.Direğe çarpan kafa vuruşundan sonra bu futbol işkencesi bitti.

KİRİTİKLERİM

1-Antalya maçına kadar takımın en kötü bölgesi olan savunma Lugano’nun gelişiyle düzelmişti.Uzun bir aradan sonra kalesinde gol görmeyen Fenerbahçe’nin savunması bu maçta da gol görmedi.Lugano-Bilica yan yana oynayınca verimli oluyor.Bu ikiliyle 13 maçta 8 gol gördü Fenerbahçe kalesinde.

2-Daum Gökhan Ünal’ı ilk defa bir lig karşılaşmasında ilk onbirde oynattı.Gökhan Ünal’da maç içinde hiçleri oynayan takımda zaman zaman parladı.

3-Antalya maçında formsuz futbollarıyla dikkat çeken Guiza ve Semih karşılaşmaya yedek başladılar.Bu duruma alışık olmayan Guiza maç öncesi ısınmaya katılmayarak Daum’u protesto etti.

4-Maç esnasında sahada kaybolanlardan biri olan Baroni adale sakatlığı yaşadı.Malum bu adale sakatlıkları Fenerbahçe’nin yakasından hiç düşmedi.Bu maçta sakatlanan Baroni son kurban oldu.

5-UMUT en büyük kötülüktür demiş Nietzsche.Fenerbahçe’nin durumu da buna döndü.Gençlerbirliği karşılaşması öncesi oluşan pozitif hava birden yerini karamsarlığa bıraktı.Bu futbolla Fenerbahçe’den şampiyonluk beklemek en büyük hayalcilik olur.Takımın durumu o kadar kötü ki hangi takımla karşılaşırsa karşılaşsın, o maçın favorisi Fenerbahçe diyemeyiz.NERDEN NEREYE!

YAZAN: REDVIDIGAL

9 Mart 2010 Salı

YAVAŞ OL BE BİLİCA!!


Futbol anlayışımda olmazsa olmazlardandır bir futbolcunun sahadaki hırsı, mücadelesi. Bunu Türk futbolcularının tamamından beklerim. Eğer bu mücadele ve hırsı yabancı futbolcularda gördüm mü değmeyin keyfime. Çünkü onlar daha profesyonellerdir. Fakat bir futbolcu hırs adı altında her türlü sertliği yapacaksa buna itirazım had safhadadır. Fenerbahçeli olmama rağmen Bilica’nın saha içinde kontrolden çıkıp gereksiz sertliklerine, itirazlarına ve çirkefliklerine sahada şahit olmak son zamanlarda gözüme en fazla batan şey oldu Fenerbahçe maçlarında. Bir adamın her müdahalesi gaddarca, kontrolsüzce olur mu ya? Senelerce eleştirilen Lugano bile süt kuzusu kaldı Bilica’nın yanında.Hem Bilica’nın geleceği hem de Fenerbahçe’nin savunma güvenliği anlamında YAVAŞ VE DİKKATLİ OL BİLİCA!!

YAZAN: REDVIDIGAL

5 Şubat 2010 Cuma

EN İYİ TRANSFER “CİDDİYET”


Çarşamba akşamı Not Defteri’nin konukları Oğuz Çetin ve Aykut Kocaman’dı.Efsane üçlü Oğuz,Aykut ve Rıdvan’ın bir araya geldiği akşamda haftanın sözleri Fuat Akdağ tarafından okunurken,Serdar Ali Çelikel’in 91. Dakika adlı programda söylemiş olduğu bir söz çok hoşuma gitti.Bu söz “Fenerbahçe’nin ikinci yarıdaki en iyi transferi ciddiyet olmuş.”şeklindeydi.İşte Fenerbahçe’nin ikinci yarıdaki çıkışının yegane sebebi budur.Oyuncular yönetim ve teknik kadronun uyarı ve cezalarından sonra işlerini daha ciddiye aldılar”almak zorunda kaldılar”.Bu ciddiyet Fenerbahçe’yi rakiplerinden bir adım öne geçirdi,eğer maç seçme alışkanlığından tamamen kurtulmuşsa Fenerbahçe, bu sezonun en büyük favorisidir. YAZAN: REDVIDIGAL

Fenerbahçe 3-0 Bursaspor



Hiç kuşkusuz kupanın merakla beklenen mücadelesi Fenerbahçe-Bursaspor eşleşmesiydi.Bir tarafta devre arasını çok iyi geçirmiş ve 2. yarıya süper bir başlangıç yapmış Fenerbahçe,diğer tarafta ise bu sene Anadolu takımları içerisinde en ön plana çıkan takım olan Bursaspor.Karşılaşmaya Fenerbahçe sağ kanatın bal yapmayan arısı Mehmet Topuz’un yerine taraftarın yeni Tuncay’ı olan orta sahanın jokeri Özer ile başladı.Sol kanatta ise Sivas karşılaşmasının kahramanı Uğur yer aldı.Bursaspor ise forvette Sercan-Turgay ikilisiyle başlamış gözükse de Turgay Fenerbahçe’nin güçlü olan sol kanadına önlem amaçlı sağ açık gibi oynadı.

Karşılaşmanın ilk 20 dakikası beklentileri fazlasıyla karşılayan bir mücadeleye sahne oldu,Bursaspor Fenerbahçe’ye ileri hücum presi yaparak karşıladı.Bu etkili başlangıcı sol kanattan Sercan’ın yaptığı ortayla sonuçlandırma şansını Ozan İpek’in geç kalmasıyla değerlendiremedi.15. dakikadan sonra Fenerbahçe mücadeleye ağırlığını koyan taraf oldu.Bu etkili oyun arka arkaya gol pozisyonlarını getirmeye başladı.Tabiri caizse Bursaspor’u sürklase etti.Önce Semih’in pasında topla buluşan Alex kendisinden beklenilmeyecek derecede kötü bir vuruş yaptı.Daha sonra Santos ligin ilk yarısında Sivas maçında attığı golde yaptığı hareketlerin bir benzerine yaparak ceza sahasına girdi ama kötü bir vuruşla top İvankov’un ellerinde kaldı.Gol resmen ben geliyorum diyordu.Ve beklenen gol Fenerbahçe’nin her karşılaşmada en etkin olduğu duran organizasyonundan geldi.22. dakikada Alex’in kime çarpsa gol olacak olan ortası kimseye değmeden direkten döndü,topu iyi takip eden Santos Fenerbahçe’yi 1-0 öne geçirdi.Bu golden sonra Bursaspor resmen ilk yarı bitene kadar dağıldı.Öyle ki Fenerbahçe ilk yarı en 5-0 önde tamamlayabilirdi.

Golden sonra Fenerbahçe hız kesmeden ataklarına devam etti.25. dakikada Fenerbahçe yine bir duran toptan dönen topu Emre’nin presi sonucu kaptı,Emre’den aldığı pası hiç bekletmeden Semih’e aktaran Lugano,Semih’in kaleci İvankov’dan dönen vuruşunu tamamlamasıyla Fenerbahçe’yi 2 farklı öne geçirdi.Gol attıkça daha iştahlanan Fenerbahçe karşısında Bursaspor Sercan’ın sakatlığıyla daha demoralize oldu.Sercan’ın yerine oyuna Volkan Şen oyuna girdi.Dakika 36 ise Uğur Boral sakatlandı.Uğur’un yerine Vederson girdi.

Dakikalar 42’yi gösterdiğinde Fenerbahçe Özer’in Alex’e havadan attığı pasın Mustafa Keçeliden Semih’e geçmesiyle Fenerbahçe 3. Golünü bulmuş oldu.İlk yarı da bu golle 3-0 tamamlanmış oldu.

2. yarıya Fenerbahçe Özer’in direkten dönen gol pozisyonuyla başladı.Eğer bu pozisyon gol olmuş olsaydı maç tarihi farka giderdi.50. dakikadan sonra toparlanan Bursaspor hiç olmazsa 1 gol atarak kendi sahasına turu geçme umudunu taşıyarak gitmek istiyordu.Bu amaçla özelikle Volkan Şen’le Andre Santos’un kanadından etkili geldi.Önce Volkan Şen’in ortasında Turgay topa dokunamadı,sonra kaleci Volkan’la karşı karşıya kalan Ali Tandoğan etkisiz bir vuruş yaptı.Bu etkili ataklar karşısında oyundan düşen Emre’ni yerine Selçuk oyuna girdi 65. Dakikada.Fenerbahçe bu değişiklik sonrası orta sahada yeniden toparlandı.

Bursaspor’un bir gol için yaptığı baskıda Ercig’in pasında topla buluşan Iglesias’ın golü ofsayt gerekçesiyle sayılmadı ama pozisyon ofsayt değildi.Bu pozisyondan sonra karşılıklı ataklar şeklinde geçen karşılaşmada Semih’in yerine oyuna giren Gökhan Ünal girdiği pozisyonlardan yararlanamadı.Ve Fenerbahçe karşılaşmayı 3-0 kazanarak yarı final için büyük bir şans yakaladı.

KRİTİKLERİM

1-Bu karşılaşmanın en üzücü tarafı Sivas maçında ki performansıyla yeniden gündeme gelen Uğur Boral’ın sol diz ön çapraz bağlarının kopması sebebiyle sezonu kapatması oldu.Cidden sporun en çirkin yüzü bence bu sakatlıklar.Umarım Uğur Boral en erken sürede sahalara döner.

2-Fenerbahçe’nin yeni jokeri Özer Hurmacı oldu.Özellikle Orta sahanın her yerinde oynamasının yanı sıra hırsı ve tekniğiyle ön plana çıktı.Rakip takımlarca Fenerbahçe’nin beyni olan Alex’e önlem alındığında,üstün top yeteneğiyle takımın yeni pas merkezi haline geldi.Ligin ikinci yarısında ki Fenerbahçe’nin çıkışında Özer’in payı yadsınamaz.

3-Gökhan Ünal oyuna girdikten sonra göstermiş olduğu futbolla henüz hazır olmadığını gösterdi.Özellikle tam kendisinin istediği türden pozisyonları cömertçe harcarken daha yeni takımına alışamadığını gösterdi.

4-Bu karşılaşmanın rövanşı haftaya Perşembe günü 20:30’da TRT 1 olacak.

5-Uzun bir aradan sonra Fenerbahçe taraftarı ilk defa bir maça bu kadar ilgi gösterdi.Bu soğuk havada 40 bin dolaylarında gelen taraftar takımına ciddi bir destek sağladı.

6-Gerçek yeri olan sol beke geçtiğinden beri performansı artan Santos bu karşılaşmada da gol attı.Ama 2. Yarın düşen kondisyonuyla savunmada düşen Santos’un kanadı Volkan Şen’le taarruza uğradı.

YAZAN: REDVIDIGAL

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails