Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

nba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
nba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Haziran 2011 Pazar

Dallas vs Miami Yolun Sonu...



       Nba finalleri devam ediyor ve serinin en kritik anlarının geldiği şu günlerde Dallas-Miami finallerine bir göz atalım..

       Sene başındaki daha sezon başlamadan önceki tahminim Miami'nin şampiyon olacağı yönündeydi..Eğer Lebron-Wade işbirliği şampiyon olamayacaksa o yılın da sadece bu yıl olacağını düşünüyordum..Fakat Miami daha ilk yılından itibaren şampiyonluğun bir ucundan tuttu..

       Şampiyonluk yolunda bu sezonki performanslarına bakarsak her iki takımda çok fazla hakederek geldiler ama Dallas'ın biraz daha fazla hakettiğini söylemek yanlış olmaz.Fakat daha fazla haketmek demek şampiyonluğu kazanacağı anlamına da gelmez..Şimdi iki takımı da ayrı ayrı değerlendirelim ve en sonunda önümüzde Miami'de oynanacak olan 2 maçla ilgili tahminlerimizi paylaşalım..

       Dallas cephesinde elbette basketbolun Peygamber'i Dirk Nowitzki inanılmaz üstü bir performans sergiliyor tüm Play-Off boyunca..Bir çok kişi NBA tarihinin gelmiş geçmiş en iyi ilk 10 oyuncusundan biri diye nitelendiriyor Nowitzki'yi..Bence de kesinlikle ilk 10 da hatta belki bir iki sıra daha bile önde olabilir..Dallas'ın bu sezonki başarısındaki bence en önemli faktör Nowitzki'nin belki de kariyerinde hiç olmadığı kadar olgun bir oyun oynaması ve bunun sonucunda etrafındaki takım arkadaşlarını da oyuna katarak herkesi bir üst seviyeye taşıması olmuştur..Zaten takım arkadaslarını bir üst seviyeye taşıma konusunda belki NBA tarihinin en iyilerinden Jason Kidd'i de göz önünde bulundurursak sanırım denklem çok daha iyi çözümlenmiş olacak..Bu seviye atlaması başta Terry olmak üzere Barrea,Stevenson,Marion,Chandler hatta Peja'ya kadar yansıdı..Diyeceksiniz ki maçın son anlarında topu paylasmıyor Nowitzki sadece kendi kullanıyor..Evet zaten öyle de olması gerekiyor..Maçı bir noktaya kadar eğer başabaş getirmişseniz ve elinizde Nowitzki varsa ve etrafında da öldürücü şutları sokabilecek oyuncular varsa elbette Nowitzki'den oynayacaksınız..Çünkü etraftaki keskin şutörlerin tehdidi Nowitzki'ye ikili sıkıştırma gitmesini önlemekte ve oldu ki ikili sıkıştırma gitti bu sefer inanılmaz saha görüşü ve pasörlüğüyle (bu sene zirve yaptı bu konularda Nowitzki) boştakı arkadaşını buluyor Nowitzki..Sene başından beri Nowitzki'ye attığım Tweetlerde sürekli ''Potaya git Dirk eğer potaya gidersen seni kimse durduramaz'' diyerek motive etmiştim..Elbette ki ben dedim diye değil ama Nowitzki seride kazandıkları 2 ve 4.maçlarda maçı kazandıran sayıları hep topu yere vurarak potaya gittiği pozisyonlarda kazandırdı..3.maçta ise bence yanlış bir tercihle orta mesafeden zor bir şut atarak maçı kaybetmişlerdi..Vücut hareketleri ve saygınlığı sayesinde de zaten potaya gittiğinde faul alma ihtimali de çok yüksek Nowitzki'nin..NBA'de yapılan faulu hakeme en iyi gösteren dikkat edin gösteren diyorum satan demiyorum bir numaralı oyuncu Ginobili'dir iki numarada da Dirk gelir..Ne diyorduk potaya gitti Nowitzki kazandırdı demiştik..Elbette bunda Miami pota altında yardıma gelecek bir uzunun olmaması da çok etkili oldu..Yani Chandler Miami'de olsa o kaybedilen 2 maçtan bir tanesinde yardıma zamanında gelip pota altını uzun kollarıyla kapatarak Nowitzki'nin pozisyonunu bozardı..Miami'nin zaten en önemli eksiğinin sene başından beri bu olduğunu hatta Ömer Aşık'ın Miami için cukkk oturacak bir transfer olabileceğini de söylemiştik..

      Jason Kidd'e baktığınızda bir tek ben mi öyle hissediyorum yoksa herkesde de böyle bir düşünce var mı ''Ya bu adam en az 5 sene daha oynar'' demiyor musunuz:))) Belki eskisi kadar hızlı değil ama yine çok güçlü,yine çok kurnaz ve eskiye oranla çok daha iyi ceza şutlarını kesiyor..Hız meselesini zaten Barrea fazlasıyla hallediyor..Kidd-Barrea ikilisi birbirini çok iyi tamamlıyorlar..Zaten bir takımda gard ikilisinin muhakkak birbirini değişik yönlerden tamamlamaları gerekir..Yani birinin eksik kaldığı yerde rakibin göbeğini delecek dengesini bozacak ve şaşırtacak ikililer olmaları lazım..Tabi diğeri de başka yönlerde rakibe sıkıntı yaratmalı..Kidd-Barrea bunu fazlasıyla başarıyorlar..Hatta bazen aynı anlarda sahada oluyorlar ve bu da Miami'nin çok daha fazla efor sarfetmesi anlamına geliyor.. Terry bu sezon Nowitzki'nin skor anlamında en büyük yardımcısı..Gercekten inanılmaz işler yapıyor..Yani gerçek ve olağan Terry ile kıyasladığımızda inanılmaz işler..Terry'nin özgüvenini sarsamazsanız sürekli bu şutları atar..Yapılması gereken sey bir şekilde onun aklına girmek ve stresi hissetmesini sağlamak..Fakat parçalar o kadar iyi işliyor ki Terry de bu parçaların içinde üstüne düşeni yapmakta fazla zorlanmıyor..Dallas yıllar yılı uzun oyuncu aradı kimlere ne paralar vermediler ki ama hiç birinden hemen hemen katkı alamadılar..Taa ki bu sene Chandlar'a kadar..Her eve lazım bir oyuncu..Hiç bencillik yapmaz,attığı sayıyı dert etmez,sadece oyununa bakar,mücadeleci,yürek desen sınırsız ,yetenek sınırlı ama iyi yerde buluşturursan bitiren,savunmada rakiplerine potayı karartan,her şeyden önemlisi rakibin aklında arkada Chandler var korkusunu yaratan bir adam Chandler..Bu seride Peja Stojakovic'i pek kullanmıyor koç fakat eğer Miami'den deplasmanda bir maç daha alacaksa o maçta Peja'nın önemli bir rol üstlenebileceğini düşünüyorum..Tüm maç değil ama kritik anlarda atacağı sayılarla bunu yapabilir diyorum..Eminim ki koç oynatmayacak belki de hiç ama benim içimden geçen bu..Çünkü özellikle Nowitzki'ye bugun çok fazla ikili sıkıştırmalar ve sertlikler yapılacaktır ev sahibi olmanın da verdiği özgüvenle..Doğal olarak Peja bu durumlarda çilingir olabilir..Zaten şampiyonluklarda her zaman böyle sürpriz isimler çıkmıştır ortaya bu neden Peja olmasın??

       Miami'ye gelirsek...Bir defa kim ne derse desin kim ne kadar sevmezse sevmesin Lebron James NBA'in en önemli yıldızı..Tabii kendinde olup performans verdiğinde..Haa hep söylüyorum yaşlarını göz ardı etsek Nowitzki ile şu anda kimseyi birebir kafa kafaya değişmem..Ne Lebron'u ne de Wade'i..Fakat Lebron+Wade beraber çok fazla fark yaratıyorlar..Bu seride bunu kesik kesik gördük belki ama kalan iki maçta görmeyeceğimiz anlamına gelmiyor..Bu iki yıldızın da kariyerlerinin başından beri en buyuk sorunları şutları olmuştur..İstikrarlı ve saf şutör diyebileceğimiz oyuncular olmadılar hiç bir zaman..Fakat büyük oranda da geliştirdiler şutlarını..Lebron ve Wade çok fazla değil standart hatta standardın biraz altında dahi şut soktukları sürece her takımı paramparça ederler paramparça..Bu tartışma dahi götürmez..Fakat işte bu seride Lebron yine küçük Emrah rollerine bürünmüş durumda..Adamın bi sene anası bi sene karısı hem de NBA'deki basketbolcularla fingirdeşiyor olan Lebron'a oluyor..Zaten Lebron'un aşamadığı en önemli sorunu zihinsel olgunluğu ve bu zihinsel zorluklarla başedememesi..Bunu yapabildiği zaman Pippen'ın söylediği Jordan seviyesine olmasa bile o civarlara belki ulaşabilir..Miami savunmada iyi işler çıkarıyor hem Play-Off boyunca hem de bu seride fakat hücumda sete set kaldıklarında çok fazla organize olduklarını söyleyemeyeceğim özellikle de maç sonlarında..Topu Lebron getiriyor Wade'e veriyor..İpler Wade'in elinde oluyor..Wade elbette kötü bir organizatör değil fakat işlerin Lebron'un elinde olması gerekiyor ve topu yönlendiren adamın kesinlikle Lebron olması lazım geliyor..Chris Bosh'u çok fazla dalgaya alanlar ve eleştirenler var..Eleştiriler tamam ama bu adam kötü oyuncu değil..Hatta bu takımda oynadığı zaman farkı yaratacak oyunculardan biri..Bosh haricinde skor üretecek bir tane bile uzunun olmaması ile de rolü kritik bir adam Bosh..Fakat Bosh'da da o bahsettiğim zihinsel faktörler zaman zaman onu aşşağılara çekiyor..2006 finallerinde Nowitzki'nin savunmasında iyi iş yapan Haslem yine çok önemli roller oynayabilir..Chalmers-Bibby ikilisinden Chalmers daha çok tercih ediliyor doğal olarak..Wade-Lebron ikilisinin organize ettiği hücumlarda Chalmers-Bibby-Miller vsvs çok rahat pozisyonlar bulabilirler..Bu şutları sayıya çevirmeleri maçların ilerleyen dakikalarında hem kendi işlerini kolaylaştıracak hem de Lebron+Wade ikilisinin sahadaki verimini 2 kat artıracaktır..

       Çok uzatmadan bugun neler olabilir kısaca onu da söyleyeyim..Açık sahada seyirci avantajını kullanıp hızlı oynamaya çalışacak olan bir Miami ile mümkün olduğunca pozisyonları seçen ve savunmada fazla mücadele ederek karşılaşmanın son anlarına başabaş girmek isteyecek olan bir Dallas'ın mücadelesi olacak..Miami bu maçın sonlarına bırakmaması lazım işi eğer şampiyon olmak istiyorlarsa..Çünkü Nowitzki eline alıp 5 kişiye karşı 5 e 1 oynayıp arka arkaya 3 basket atıp işi bitirebilir kimse de durduramaz ve kimse de buna şaşırmaz..Ben bu gece çok konsantre bir Miami ve Lebron bekliyorum ve bu serinin 7.maça gideceğini tahmin ediyorum..Dallas için daha doğrusu bu pozisyondaki her takım için önemli olaylardan biri de ''Pirana etkisi'' dediğim şeydir..Yani kan kokusunu alan piranalar gibi rakibi parçalayabilir Dallas..Tek maç ve sonunda şampiyonluk..İşte bu şampiyonluk kupasının tek bir maçla gelecek olması onları olumlu yönde motive edip pirana etkisine mi dönüşecek yoksa bu stres Dallas'da gerginliğe yol açıp şampiyonluğu kaybetmelerine mi sebep olacak.??

       Miami bu maçı kazanacak diyorum ama bu Miami'nin kazanmasını istediğimden değil yanlış anlaşılmasın..Sonuna kadar Dallas'ı destekliyorum..Kidd ve Nowitzki çokkkktannnnnnn bir şampiyonluğu hakettiler o muhteşem kariyerlerinde..Benim tahminim 6 ve 7.maçları Miami kazanacak ve şampiyon olacaktır..Tabii Dallas'da Nowitzki gibi bir Peygamber de var ve her an bir mucizevi performansa da imza atabilir..Bakalım neler olacak...

UFUK ÇAĞDAŞ ERDEM

2 Haziran 2010 Çarşamba

AMAZING KLİBİ EŞLİĞİNDE LAKERS-BOSTON FİNAL PROGRAMI


   
   04/06 04.00 LAL-BOS - NTV
   

  07/06 03.00 LAL-BOS NTV
   
  10/06 04.00 BOS-LAL - NTV
   
   11/06 04.00 BOS-LAL - NTV

9 Mayıs 2010 Pazar

BEKLENENİN ÇOK ALTINDA OLAN MÜCADELE



 Nba de konferans yarı finallerindeki eşleşmeleri görünce mutlu olmuştum. Çünkü 4 eşleşmeden 3’ünün mazisi son yıllardaki büyük çekişmeye şahit olmuş mücadelelerdi. Geçmişteki hesaplaşmaların kaldığı yerden devam edeceğini düşünüyordum. Fakat çok büyük hayal kırıklığı yaşadım şu ana kadar. Özellikle Partizan-Olimpiakos final four mücadelesini gördükten sonra açıkcası konferans yarı finalleri hafif kaldı. Serilere bakarsak bunu çok daha iyi anlamış olacağız.

Cleveland-Bostan: Bu eşleşmeyi iple çekiyordum. Sezon içindeki o gergin geçen son maçtan sonra bu seride amiyane tabirle kavga bekliyordum. Özellikle bu iki takım oyuncularının birbirlerini sevmemeleri. Üstüne Boston’ın tecrübe artı savunma deneyimiyle Cleavland’ın seviyesine çıkamasa da kendi seviyesine düşüreceğine inanıyordum Cavs’i. Fakat oynanan 3 maçta da kaybeden takım hemen teslim olup mücadeleyi bıraktı. Deplasmanda kazandığı maçla ev sahibi olma avantajını ele geçiren Boston sandığımdan çok daha kolay teslim olup ev sahipliği avantajını kaybetti. Bu akşam serinin 4. maçı oynanacak umarım o beklenen rekabet sahaya yansır.


Orlando-Atlanta: Bu seride açık ara favori Orlando idi fakat bu iki takım arasında oynanan 3 karşılaşmayı gördükten sonra Atlanta adına ben mücadeleden utandım. Sanki Bucks’ı eledikten sonra sezonu kapatmış olan bir Atlanta görmek beni çok şaşırttı. Ben sırf Orlando karşısında daha iyi direnebileceklerine inandığım için Atlanta’nın Bucks’ı geçmesini istemiştim. Fakat Atlanta silik bir performansla Orlando önünde kayboldu. Atlanta’yı bu kadar yererken Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gerek. Deplasmanda playofflarda rakibine 30 sayı fark atmak büyük mesele. Ben yinede bu farkın Atlanta’dan kaynaklandığına inanıyorum.

Phoenix-San Antonio Spurs: Diğer mücadelelere göre çok daha keyifli geçiyor bu seri. Bu iki takımın geçmişteki kesişim noktalarından bahsetmeme gerek yok sanırım. Suns’ın önüne çıkıp yolunu kesen, olası şampiyonluklarının önüne geçen takım hep Spurs olmuştur. Bu anlamda da benim favorim Spurs’tu. Fakat beklendiğinden çok daha iyi bir Suns buldu herkes Spurs karşısında. Özellikle her maça damga vuran rol oyuncularıyla seride 3–0 öne geçen Suns, geçmişinin intikamını almak üzere. Özellikle Goran Dragic namı diğer Goran Trajik 3. maça resmen damgasını vurdu ve Spurs’un trajedisinde başrolü oynadı. Peş peşe attığı sayılardan sonra(solak olmasından dolayı)içine Ginobili girmiş diyecekken yok yok Jordan sahada dedim Sloven oyuncu için. Bakalım bu seri de neler olacak. Spurs artık elenmenin eşiğinde. Bakalım tarihe geçebilecek mi Spurs? Malum bugüne kadar 3–0 olmuş olan 88 seride hiçbir takım geriden gelip 4–3 kazanamadı.


Lakers-Utah: Seri başlamadan önce Lakers favoriydi, özellikle Utah’ın eksikleriyle Lakers’ın bu eşleşmeden galip geleceğini düşünüyorduk. Fakat maçlarda Lakers’ın çok bariz üstünlüğü vardı. Özellikle 3 yıldır üst üste eşleşen bu iki takımdan özellikle Utah’ta beklediğim agresifliği bulamadım. Her ne kadar son maçı Lakers biraz şansının yardımıyla da galip gelse de ben aradığım o sertliği bulamadım.3. maçta Lakers’ta Artest beni duymuş olacak ki hücum anlamında ilk defa katkıda bulundu. Fakat maçın sonunda kenardan başlarken kaptırdı top ile mağlubiyetin sorumlusu olacaktı. Kendi seyircisi önünde ilk iki maça nazaran çok daha iyi oynayan Utah karşısında Kobe’yi buldu. Kobe resmen tek başına takım misali en kritik anlarda hep can alıcı sayıları attı. Kobe’ye rağmen Utah yine de maçı kazanacak şansı buldu ama Williams ve Matthews bu şanslardan yararlanamadı. Utah bundan sonra en iyi ihtimalle bir maçı alır. Lakers’ta muhtemel rakibi Suns’a hazırlık yapar.

Redvidigal

7 Mayıs 2010 Cuma

BAKALIM SUNS MAKÛS TALİHİNİ YENEBİLECEK Mİ?

Bundan önceki eşleşmelerde Steve Nash’li Suns’ı hep elemişti Spurs. Özellikle en güçlü oldukları zamanlarda hep karşılarında Spurs’u bulmuşlar ve elenmişlerdi. Dallas’ın Spurs’u elediği playofflarda Amar'e Stoudemire’ın sakatlığından kurtulamadığı playofflarda yer almadığı sezon Dallas’a toslamışlardı. Bu sezona daha mütevazi bir kadro ile başladıkları bu yıl beklentilerin ötesinde bir sezon geçirdiler ve normal sezonu batıda 3. olarak kapattılar. Elbette her zamanki gibi bu başarıda Steve Nash ve Amar'e Stoudemire’ın katkısı yadsınamaz ama rol oyuncuların bu kadar katkı vermesi bu başarının anahtarlarından biriydi. Bu anlamda Coach Alvin Gentry bir daha ayağa kalkamaz denilen Suns’ı diriltti ve komple bir takım yarattı. İlk turda geçilen Portland’tan sonra, belalıları olan Spurs karşılarına çıkınca, ben Spurs’un favori olduğunu düşünüyordum(hala düşünüyorum).Fakat beklentilerimin ötesinde rol oyuncularından gelen ekstra katkılarla birbirine benzer iki maçı kazanıp seride 2–0 öne geçti. Bu iki maç birbirine benzer dedim çünkü Spurs bu iki maçın sonlarında hem de en isteyeceği zamanlarda Suns’ı skor olarak yakaladı ama bir türlü bitirici darbeyi vuramadı. En kritik anlarda o önemli şutları çemberden geçiremedi. Şimdi seri Texas’a gidiyor. Ben Spurs’un ne yapıp ne edip kendi sahasındaki maçları alacağını düşünüyorum. Özellikle kendi sahalarında alacakları muhtemel galibiyetlerde mutlaka psikolojik olarak Sun’lı oyuncuları ezmeliler yoksa işleri çok zor olacak. Bu arada ben bu seriyi 2 yıl önceki Hornets-Spurs serisine benzetiyorum. Bakalım benzeyecek mi bu seri.

Redvidigal

SERİ UTAH'A TAŞINIYOR


Seri öncesi öngörülerin hemen hemen hepsinin gerçekleştiği 2 seriden biri Lakers-Utah eşleşmesi. Lakers saha ve pota altı avantajını sonuna kadar kullandığı seride 2–0 öne geçti. İlk maçta neredeyse gevşeme yüzünden kaybedeceği maçtan sonra vidaları biraz daha sıkan Lakers skor olarak olmasa da oyun olarak Utah’tan çok daha iyiydi serinin ikinci maçında. Özellikle ribauntlarda 58–40 gibi inanılmaz fark atan Lakers’ta maçın az bir skor farkıyla sonuçlanmasının sebebi Lakers’ın yapmış olduğu 20 top kaybıydı.
Bu pota altındaki büyük fark Utah’ta Memo’nun ne kadar değerli olduğunu tekrardan gösterdi.
Şimdi seri Energy Solutions Arena’ya taşınacak. Utah’ın kendi sahasında ne kadar agresif olduğundan bahsetmeme gerek yok sanırım. Kirilenko’nun da geri döneceğini düşünürsek Utah’tan daha bir direnç bekliyorum. En azından ribauntlarda bu kadar bariz ezileceklerini düşünmüyorum. Utah’ın kendi sahasındaki ilk maça inanılmaz bir agresiflikle çıkacağı kesin. Bu agresifliğe Lakers oyuncularının vereceği reaksiyon maçın gidişatında çok belirleyici olacak. Özellikle Lakers uzunları belli bir sertlikten ürkek bir şekilde oynayabiliyorlar. Bunu özellikle Boston serisinde görmüştük.

Redvidigal

4 Mayıs 2010 Salı

İŞTE TECRÜBE FARKI:BOSTON CELTICS

Boston Celtics kendi sahasında neredeyse bu sezon neredeyse yenilmez armada olan Cleveland'ı deplasmanda 104-86 gibi farklı bir skorla geçip ev sahipliği avantajını aldı.Lebron'un MVP ödülünün ertesinde böyle bir sonucun olması TECRÜBELİ Bostan oyuncularının maça ne kadar iyi hazırlandıklarını gösteriyor.Öyle ki takımda 6 oyuncu çift hanelere çıkarken,böylesi zor bir mücadelede yaptığı 19 asist ile Rajon Rondo maça damgasını vurdu.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

KOBE YİNE DAMGASINI VURDU




 Her Pazar akşamı olduğu gibi klasikleşmiş olan beyaz formasıyla çıkmıştı Lakers. Rakibi Utah ise Memo ve Kirilenko’nun yokluğunda, playofflarda son iki yıldır elendiği, galibiyet alamadığı Staples Center’a konuk olmuştu serinin ilk maçında. Karşılaşma öncesi eksik Utah’a karşı kesin favori Lakers idi. Bunu doğrularcasına inanılmaz bir şut yüzdesiyle başladılar karşılaşmaya. Sezonun sonlarında ve 1. turun bazı maçlarında kötü oynayan Kobe bu iyi başlangıcın baş aktörüydü. Birbirinden zor pozisyonlarda attığı sayılarla 30–23 önde kapadı ilk periyodu. Özellikle Memo’nun olmayışını çok iyi değerlendiren Gasol bu fırsatı maçın her anında değerlendireceğini Kobe’ye eşlik ettiği ilk periyotta belli etti. Aslında Lakers bu kadar yüzdeli attığı ilk periyotta, yaptığı top kayıpları ve Deron Williams’ı durduramamasından dolayı ilk periyot 7 sayı farkla bitti.

 2. periyot tıpkı ilk periyot gibi devam etti. Lakers çok iyi oynadığı 2. periyotta da bir türlü bitirici darbeyi vuramadı. Bunda benim çok beğendiğim Paul Millsap’in kenardan gelip Utah’a kattığı enerjiden bahsetmemek olmaz. Takımını ateşleyen Milsap farkın daha da açılmasını engelledi. Bu periyotta Boozer’ın orta mesafe şutlarında da çok başarılı olduğunu söylemek lazım. Karşısında ki Gasol’un uzun kollarından ancak böyle kaçabilirdi.2. periyot Lakers’ın 9 sayılık üstünlüğü ile sona erdi.

 İkinci yarıda karşılıklı sayılarla devam ederken Nba’in en iyi savunmacılarından olan Artest ile Deron Williams’ın eşleşmesini izlemek gayet keyifliydi. Bu eşleşmede Williams resmen Artest’ı hızıyla ezdi geçti. Lakers yine Kobe-Gasol ikilisiyle sayılar bulurken, Utah ciddiyetten taviz vermeyen oyunu ile Lakers’a biz bu maçı bırakmayız mesajını veriyordu. Üçüncü periyot 81–73 Lakers üstünlüğü ile geçildi.


 Maçın son periyodu resmen Lakers’ın en büyük sorunu olan kısır bench katkısını(katkısızlığını) yeniden ortaya çıkaran bir şekilde cereyan etti. Gasol-Kobe ikilisi maçın sonlarına saklamak isteyen Phil Jackson yedek oyuncularla 4. periyota başladı. Buna karşılık Sloan da Williams-Boozer ikilisini maçın sonlarına saklamak istedi. Tam bu noktadan itibaren Utah’ın  benchi amiyane tabirle Lakers benchini tepeledi. Farkı hızla kapatan Utah’ta bunu yaparken Miles,Price  ,Matthews ve Millsap hem hucümda hem savunma ön plana çıktılar ve 12-1 gibi bir seri yakalayarak öne geçirdiler Utah’ı.Bunun üzerine Kobe-Gasol ikilisi Lakers’ta,Boozer-Williams ikilisi tekrardan oyuna girdiler.Her zaman olduğu gibi takım ne zaman sıkıntıya girse ve maçın son anları yaklaşmışsa Kobe devreye girdi ve Gasol’la beraber maçı aldı.Özellikle attığı zor şutlar,Gasol’a verdiği muazzam asist ile el yakan anların bir numarası olduğunu tekrardan hatırlattı.maç boyunca iyi oynayan Gasol yine savunma ve hücumda çok iyi oynadı maçın sonlarında.Maç boyunca kötü oynayan Odom ise iki takip sayısı bularak Kobe-Gasol ikilisine katkıda bulundu.Lakers serinin ilk maçını 104-99 kazandı.


Lakers’da Kobe maçı 31 sayıyı 19–12 gibi çok iyi bir yüzdeyle karşılaşmayı tamamladı. Lakers’ın diğer Allstar oyuncusu Gasol ise 25 sayı 12 ribaund ve 5 blokla pota altını kararttı. Utah’ta ise Deron Williams 24 sayı 8 asist, Boozer ise 18 sayı 12 ribaund ile karşılaşmayı tamamladı. Utah’ın açık ara en yararlı oyuncusu olan Paul Millsap ise 16 sayı 9 ribaund ile oynadı.


                                  GÖZÜME ÇARPANLAR

 Açıkçası Artest hücumda alenen dökülüyor. Şutları şut olmaktan çıkmış tuğlaya dönüşmüş bir şekilde. Ariza’nın o patlayıcı gücünün eksikliğini defalarca vurguladım ve vurgulayacağım. Zaten savunmada Williams’ı savunamadı fakat maç sonrası Williams’ın maç yaptığı açıklamalar Artest’ı sinirlendirmiştir. Bu ikilinin eşleşmesi çok keyifli olacak. Bu karşılaşmada oynamayan Kirilenko’nun ikinci karşılaşmada oynama şansı 50/50.Eğer oynar ve Kobe’yi savunursa Utah’ın savunma direncini arttırır. Yoksa Utah’ın bu seride şansı çok az. Bu arada dikkat ettim de Bynum’dan hiç bahsetmemişim. Açıkçası bahsedilecek bir oyun da oynamadı. Zaten sakatlığı performansını çok etkiliyor. Hatta bu karşılaşmada oynaması bile beklenmiyordu. Bu koşullarda oyun konsantrasyonu çok düşük olan Bynum’dan da iyi bir performans beklenmezdi. Karşılaşmada Memo’nun yerine oynayan Ukraynalı Fesenko niye oynamaması gerektiğini tekrardan gösterdi. Devasa fiziğine rağmen potadan öcü gibi korkan Fesenko Utah’ın en zayıf halkası konumunda.

 Phil Jackson’ın yönetimindeki takımlar bugüne kadar playofflarda serinin ilk maçını kazandıkları hiçbir eşleşmede seriyi vermediler. Dile kolay tam 45 eşleşme böyle sonuçlanmış. Bakalım Utah bu seriye son veren ilk takım olabilecek mi?

 Utah’ın bu seride şansının olması için deplasmanda bir maçı çalmalı yoksa şansı çok az. Lakers tam manasıyla konsantre olduğu sürece bu seri 4–2 veya 4–1 biter.

Redvidigal

1 Mayıs 2010 Cumartesi

LAKERS-UTAH JAZZ: YİNE YENİDEN KARŞILACAKLAR


  Lakers’ın 4. maçtan sonra göstereceği reaksiyon çok önemliydi genç Thunder’a karşı. Beklendiği Lakers’ın reaksiyonu ezici bir üstünlük olarak sahaya yansıdı ve Lakers seride durumu 3–2 ye getirdi.5. maçta yapılan savunma ve kararlılık bu seride ilk defa karşımıza çıktı. Dün gece oynanan serinin 6. Karşılaşması baştan sona heyecan dolu bir mücadele oldu. Maça Kobe ile tutunan Lakers’a karşı Thunder daha bir takım oyunu oynadı. Bu serinin anahtarı olarak tecrübe ve Lakers’ın pota altı gücü farkı ile geçeceğini söylemiştik. Ne tesadüftür ki maçın son dakikalarına 91-84 önde giren Lakers sanki acemiler toplanmış gibi ardı ardına yapılan hatalar ve akışkanlığını bulmuş Thunder hücumları karşısında bu farkı koruyamayıp 10-0’lık bir seri sonucunda 94-91 geriye düştü.Fakat  Kobe’nin çok zor bir şutundan sonra 94-93’e gelen maçta iki tarafın yararlanamadığı hücumlar oldu.Westbrook’un girmeyen şutundan sonra güç bela savunma ribaundunu alan Lakers,Kobe ile son hücumu kullanmaya çalıştı.Kobe’nin girmeyen topunu ribaundu alıp tamamlayan Gasol hem maçı hem de turu getiren adam oldu.Lakers bu seride Thunder’ın enerjisinin yarısını karşılaşmalarda gösteremedi.Fakat eğer Lakers ders alacağı bir seri olacaksa bu seri uykudan uyanmaları için birebirdi.Thunder ise geleceğin takımı olduğunu bir kez daha gösterdi.

Utah-Denver serisinin kilidinin deplasmanda alınacak bir galibiyet olduğu söylemiştim.Bu anlamda serinin 2. maçını alan Deron Williams önderliğinde ki Utah Memo ve Kirilenko’nun eksikliğine rağmen seriyi 4-2 ile geçti.Özellikle George Karl’ın rahatsızlığından sonra ciddi düşüşe geçen Denver seride ayağa kalkamadı.Zaten deplasmanda oynadığı karşılaşmalarda Utah’a yaklaşamayan Denvar ,5. maçta sakatlanan Nene’den de yararlanamayınca pota altında Boozer ve Milsap karşısında iyice ezilip playoff’lara veda etti.Böylece Utah son iki yıldır karşılaşıp elendiği rakibi Lakers ile yeniden Batı yarı finallerinde karşılaşma şansını yakaladı.

Açıkçası Lakers-Utah serisinde ev sahibi avantajı çok önemli. Özellikle Utah’ın performansı gece-gündüz gibi fark ediyor. Bu anlamda ev sahibi avantajına sahip olan Lakers’ı bu durum bir adım öne çıkarıyor. Fakat son iki yılda elendikleri Lakers karşısında ayrı bir motivasyon ile sahada yer alacak olan Utah’ın en büyük avantajı Lakers’ın zayıf karnı olan Derek Fisher amcamızın karşısında yer alacak olan Utah’ın en önemli oyuncusu Deronn Williams olacak. Zaten iki yıldır Utah bu avantajını Lakers’a karşı çok iyi kullanıyor. Utah karşısında ki Lakers’ın en büyük avantajlarından biri Memo’nun sakatlığı olacak. Çünkü Lakers’a karşı genelde çok iyi oynayan Memo’nun olmayışı hücumda Utah’ı  çok etkileyecek. Memo’nun dış şut tehdidi Lakers uzunlarını dışarı çekerken bu boşluklardan yararlanan Milsap ve Boozer iyi işler yapabiliyorlardı. Ayrıca guardların pota altına girişlerinde bu boşluklar ciddi avantaj sağlıyordu.Şimdi Memo olmadığı için Lakers uzunları dışarı çıkmayacak ve fiziksel özellikleri ile Utah’a üstünlük sağlayacaklar diye düşünüyorum.Bir diğer sakat oyuncu olan Kirilenko’nun durumu da çok önemli.Her ne kadar Jerry Sloan kolay kolay Kobe’yi tutma görevi vermese de Kirilenko Kobe’yi uzun kolları ve atletik yapısıyla yavaşlatabilecek oyuncuların başında geliyor Utah’ta.
Lakers içinse hep aynı şeyleri söylüyorum. Mutlaka Bench katkısı gerekli. Ayrıca bu seride Bynum’ın mutlaka sertliğiyle sahada yer alması gerekiyor. Derek Fisher’in Deron Williams karşısında savunmada ki direnci çok önemli olacak. Ben bu seriyi Lakers’ın 4-2 ile geçeceğine inanıyorum.

Redvidigal

25 Nisan 2010 Pazar

YENİDEN BAŞLAYAN SERİLER:LAKERS-THUNDER



THUNDER-LAKERS(2–2)
Bir önceki Lakers yazımda Lakers’ın çok kötü oynadığını, ilk iki maçı tecrübe ve Lakers formasının ağırlığıyla kazandığını yazmıştım. Eğer Lakers deplasmanda bir maç çalabilirse seriyi 4–1 bitireceğini düşünüyordum. Fakat gelecek vaat eden Genç Thunder’lı oyuncular ilk defa playoff görmüş olan Oklahoma seyicilerinin inanılmaz desteğiyle geçen yılın şampiyonu olan Lakers’ı üst üste 2 defa yenip seriyi eşitledi. Özellikle ilk maçlarını kazandıktan sonra yakaladıkları özgüvenle Lakers’ı 4. maçta parçaladılar ve maçı 21 sayı farkla 110–89 kazandılar. Bu galibiyette takımın en önemli iki oyuncusu Westbrook ve Durant’ın yanı sıra kenardan gelip inanılmaz bir skor gücüne sahip olan James Harden, sezon ortasında Utah’ta iyi oynayıp gelecek vaat ederken Lüks Vergisinden dolayı nakit para karşılığı Thunder’a gelen E.Maynor, takıma savaşçı kişilikleri ile mücadele gücü katan İbaka ve Sefelosha katkıda bulundular. Şimdi seri yeniden başlıyor ben Lakers’ın bu seriyi yine de geçeceğini düşünüyorum. Eğer Lakers bu seriyi geçebilirse tıpkı geçen yıl Houstan serisinde olduğu gibi dersler çıkarıp sonraki turda kendisinden beklenen performansa çıkabilir. Yalnız geçen seneki performanslarına çıksalar bile hücum yönünden daha çok zorlanacaklar. Bu genç Thunder bu ve bundan sonraki yıllara damgalarını vuracaklarını gösterdiler. Zaten takım genel menajeri Spurs’ta büyük işler başarmış olan Sam Presti olunca Thunder’dan bunları beklememek hata olur.

Redvidigal

YENİDEN BAŞLAYAN SERİLER:PHOENIX-PORTLAND



PORTLAND-SUNS(2–2)

Bir adam düşünün playofflar başlamadan menüsküs ameliyatı olsun ve 8 gün sonra serinin tamam mı devam mı maçında sahada yer alsın. Bu oyuncu Brandon Roy’dan başkası değil. Kendisine helal olsun diyorum. Öyle bir karşılaşmada geri döndü ki, ilk maçı kazanmış ve saha avantajını kazanmış olan Portdland, sonraki iki maçta Steve Nash önderliğinde kariyer maçlarını çıkaran J.Rich’in olduğu Suns karşısında dağılmış bir vaziyetteydi. Portland ancak mucizevî bir dokunuşla ayağa kalkabilirdi. Bu mucizeyi yaratan adam da Roy oldu. Aslında her zamanki performansı düşünülünce atmış olduğu 10 sayı vasat bir rakam gibi gözükebilir ama geri dönüşü takımı inanılmaz ateşledi ve Portland’ın savunma gücü tavan yaptı. Öyle ki Suns’ı ilk defa yüz sayı altında tutabildiler. La Marcus Aldridge böyle savunmaların konuştuğu bir karşılaşmada attığı 31 sayı ile maçın adamı oldu. Artık bu seri de yeniden başlıyor. Bu seri bence tam ortada artık bakalım önümüzdeki maçlar neler gösterecek

Redvidigal

22 Nisan 2010 Perşembe

LAKERS – THUNDER(2–0):İŞTE TECRÜBE FARKI




Normal sezonun sonlarına doğru performans anlamında ciddi düşüşe geçen Lakers’ın rakibi, ligin sayı kralı Kevin Duratn’i barındıran Oklahoma Thunderdı.Lakers bu seride açık ara favorisiydi ben dahil çoğunluğa göre. Bu formsuz Lakers’ın eşleşmedeki en büyük avantajı tecrübeydi. Bunu da vurgulamıştım eşleşmelerde. Özellikle saha avantajı,potaaltı gücü ve formasının ağırlığının  Thunder’a yeteceğini düşünüyordum. Bu düşünce ilk iki maç itibariyle gerçekleşti ve Lakers seride 2–0 öne geçti. Lakers kendi sahasındaki bu iki maçı kazanmasına rağmen oyun olarak geçen yılın çok gerisinde olduğunu ve sezon sonundaki düşüşün hala devam ettiğini gösterdi. Özellikle playoff tecrübesi daha önce olmamış birçok oyuncu barındıran Thunder karşısında yapmış olduğu savunmanın aksine hücumda çok sönük performanslar yansıttı Lakers. Bunda takıma ciddi anlamda savunma sertliği katan Artest’ın hücumda Trevor Ariza’yı aratması sebeplerden en önemlisi bence. Özellikle maçın sıkıştığı, Kobe’ye savunmanın çok sert yapıldığı dönemlerde Ariza’nın bulmuş olduğu ekstra sayılar vepatlayıcı güçolan atletik özelliğini Lakers ciddi ciddi arıyor. Zaten sakatlıktan dönen Bynum istenen form düzeyinde değil bunların üstüne benchten gelen katkının yetersiz oluşu Lakers’ı hücum anlamında sıkıntısının esas nedeni. Kobe ise savunmada ki isteğini hala hucümda gösteremiyor bunda yaşamış olduğu sakatlıkların özellikle şut ritmi etkilemiş olması esa sebep.Fakat özellikle ikinci maçın son periyodunda yine bildiğimiz Kobe gibi oynayıp hücumda tıkanan takımının can simidi oldu.Zaten bu maçıda 39 sayıyla kapttı.

Thunder ise daha önce playofflarda yer almamanın vermiş olduğu tecrübe eksikliğiyle hücumda çok zorlandı.Oysa normal sezonda çok fazla skor bulan bu genç takım birinci maçta 87 ikinci maçta 92 sayı üretebildi.Bu sıkıntı deplasmanda çalabilecekleri maç olan serinin ikinci maçında kendini gösterdi.Hücumda Lakers karşısında tıkandılar.Oysa maçı kazanmaları içten bile değildi..Durant her ne kadar Artest karşısında zorlansada yine bildiğimiz sayı potansiyelini yansıtıyor.Özellikle savunmada İbeka’nın enerjisi ve blokları Lakers uzunları ciddi ciddi etkiledi.Westbrook kötü başladığı ilk maçın ilk periyodu hariç bildiğimiz Westbrook gibi oynadı.Özellikle Derek Fisher amcasını karşısında bulur bulmaz bundan faydalandı.Bu zaafı o kadar kullandı ki dönem dönem onu Kobe savundu.

Şimdi serinin 3. ve 4. maçları Thunder’ın sahasında oynanacak. Eğer Lakers bu iki maçtan birini alırsa bu seri biter 4–1.

REDVIDIGAL

16 Nisan 2010 Cuma

PLAYOFF’LARDA KISA BATI TURU


 Los Angeles Lakers -Oklahoma City Thunder 4–1

Nba de Playoff denince ilk akla gelen takım olan Lakers ile Playoff’ lara ilk kez katılacak olan Oklahoma arasındaki en belirleyici fark kesinlikle tecrübe. Bynum ve Kobe’nin play off larda yer alacak olması Lakers adına önemli avantaj çünkü Gasol ve Bynum ikilisi pota altında çok büyük güç ve Lakers’ın en üstün olduğu taraf saha içinde. Thunder’da ise bu yıl sayı kralı olmuş Durant takımının en önemli oyuncusu ama Lakers adına sorun yaratacak oyuncu kesinlikle Westbrook. Özellikle hızı ve deliciliğiyle ikinci yılında çok önemli bir oyun kurucu olan Westbrook, artık ayakları kendini çok iyi taşıyamayan yaşlı ama tecrübeli Derek Fisher amcasına karşı çok avantajlı. Bu guard dezavantajına rağmen Lakers’ın seriyi 4–1 kazanacağını düşünüyorum. Umarım bir sürpriz yaşamadan geçeceğiz.

DENVER NUGGETS-UTAH JAZZ 4–3

Sezonun son maçında kendi sahasında Phoenix Suns’a yenilerek Portland yerine Denvar ile eşleşen Utah, kendi işini çok zora koştu. Sezonun sonlarına doğru yükselişe geçen Utah bence Playoff ‘ta ki en ters ekiplerden biri. Rakibi Denver ise normal sezonun son maçlarına kadar Lakers’la birlikte en favori takımdı Batı’da. Fakat Coach George Karl’ın rahatsızlığından dolayı mental açıdan etkilenen Denver’lı oyuncular sezonun sonlarına doğru ciddi bir düşüşe geçti. Her iki takımda kendi sahalarında çok başarılılar, bu anlamda deplasmanda kazanılacak bir maç serinim kaderini çizecek. Denver’ın en önemli oyuncularından olan biri olan Billups’ın karşısında benim NBA’de en çok beğendiğim guard olan Deron Williams olacak. Bu eşleşme ve Krilenko’nun Carmelo’yu nasıl savunacağı bu serinin kaderini çizecek. İlk bakışta Denver saha avantajıyla birlikte kesin favori gibi gözükse de ben bu serinin ortada olduğunu ve seriyi kazanacak ekibinde 4–3 gibi bir sonuçla geçeceğine inanıyorum.

 

PHOENIX SUNS-PORTLAND 4–2

Hiç kuşkusuz bu yılın en şanssız takımı Portland. Bir takımın başına bir sezon içinde bu kadar sakatlık anca gelirdi. Önce beklentileri sakatlıklarından dolayı hiçbir şekilde karşılayamayan Draftın eski 1 numarası Greg Oden sakatlığıyla sezonu kapatmıştı. Zaten takım onsuz oynamaya geçen iki yıl boyunca alıştığından dolayı çok bir sıkıntı çekmez derken, takımın pota altına sertlik katan diğer uzunu Joel Pryzbilla’nın sakatlığı işin tuzu biberi oldu. Portland bu sakatlıklara rağmen olmadık galibiyetler almaya devam etti. Bir de pota altına takas döneminde katılan Marcus Camby ile pota altındaki eksikliği kapattılar. Özellikle tecrübesi, ribaund ve blok sezgisiyle takıma katkı sağlaması beklenen Camby sezon sonuna doğru bu uyumu yakaladı. Fakat şansızlıklar Portland’ın yakasını bırakmadı ve takımın en önemli oyuncusu olan Brandon Roy’u yakaladı. Roy maalesef Play Off’larda olmayacak. Bu son sakatlık haberinden sonra Portland batıda her takımın eşleşmek istediği takım haline geldi. Rakibi Phoenix Suns ise Steve Nash’in yıllara meydan okuyan performansı ve Amare’nin kendini bu yıl tam olarak toparlamasıyla Play Off ‘ların en tehlikeli takımlarından oldu. Steve Nash yönetiminde çok pozitif basketbol oynayan Suns’ta rol oyuncuları görevlerini çok iyi bir şekilde yerine getiriyor. Ben Suns’ın bu artılarıyla, eksik Portland karşısında kesin favori olduğunu düşünüyorum.

 


DALLAS-san antonio spurs 4–2 2–4

Playoff’ların bu iki tecrübeli takımı her an her şeyi yapabilecek potansiyele sahip. Bu iki takımın kaçıncı sıradan girdiklerinin kendi adlarına bir önemi yok. Özellikle Spurs her zaman için Playoff’ların en tehlikeli takımıdır. Dallas son takas döneminde takıma kattığı Haywood ve Butler ile tekrardan bir ivme yakaladılar. Zaten sezon sonuna doğru yükselen performanslarıyla da dikkat çektiler. Her Dallas-Spurs eşleşmesinde olduğu gibi Nowitzki Dallas’ın en önemli silahı. Tabi ki tecrübesiyle ve saha içi performansıyla Jason Kidd çok önemli bir oyuncu. Bu eşleşmede Kidd’in Parker’ı nasıl savunacağı çok önemli. Spurs’ta ise son dönemdeki performansı ile parmak ısırtan Manu. Sakatlıktan kurtulan Parker ve her zamanki gibi Duncan takımın en önemli silahları. Aslında bu ana rollerdeki oyunculardan ziyade Spurs’ta Jefforsun’nun ne yapacağı çok belirleyici olacak. Beklentilerin çok altında kalan performansının Playoff’larda ne olacağı çok önemli. Bu seriyi kimin geçeceğini konusunda açıkçası tahmin yürütemiyorum. Fakat kazanacak yakımın 4–2 ile geçeceğini düşünüyorum. 

REDVIDIGAL

3 Nisan 2010 Cumartesi

Yok Ginobili Gibisi...

 Sitemizin ilk zamanlarında sevgili Ufuk'un yazmış olduğu çok güzel bir Ginobili yazısı vardı.Bu sabah Orlando'ya 43 sayı attığını görünce dayanamadım.Bu yazıyı bir daha hatırlatmak istedim.İsteyenler şurayı tıklayıp yazıya ulaşabilirler.

29 Ocak 2010 Cuma

ORLANDO-BOSTON



1-Doğunun iki iddialı takımının karşılaşmasında Orlando 96-94 Boston’u mağlup etti. Orlando R.Lewis önderliğinde bir ara 13 sayı geriye düştüğü karşılaşmada galip gelmeyi bildi.

2-Orlando’nun kazanmasında ki en büyük faktör S.V.G’nin en sonunda 4 kısa bir uzun inadından vazgeçip aynı anda Howard ve Gortat’ı sahaya sürmesiydi.Bu hamleyle Orlando, Boston’ın pota altı sertliğine ulaştı.

3-S.V.G’nin 4 şutör bir uzun sistemiyle Orlando zirveye oynayan bir takım oldu.Şuta dayalı bu taktikte her zaman rakiplere üstünlük sağlayamazsınız.Mesela, Boston’un pota altı Perkins,Davis,Garnett ve Wallace gibi üst düzey uzunlardan oluşuyor.Böyle rakiplere karşı maçın gidişatına göre Gortat ve Bass kullanılmalı.Sezon başında Gortat’ın takımda tutulup Bass takviyesiyle pota altı konusunda çeşitlilik sağlanacağını düşünüyordum.Fakat S.V.Gundy pota altında çok kötü olduklarında bile 2 uzuna geçmiyor.Bence iyi bir antrenörün sistemi olmalı.Ama bu sistem rakiplere göre esneklik göstermeli.Bu anlamda S.V Gundy eksik kalıyor.

4-Orlando’da Rashard Lewis 23 sayı-8 ribauntla maçı tamamlarken, Dwight Howard 19 sayı-10 ribaunt-4 blok, Jameer Nelson 12 sayı-5 ribaunt, benchten gelen J.J. Redick 11 sayı ve Jason Williams 8 sayı-2 asist yaptı.Tabi pek katkı sadec 8 ribaunduyla ön plana çıksa da Gortat günün başarılı isimlerindendi.

5- Celtics'te Ray Allen 20 sayı-3 asistle oynarken, Paul Pierce 12 sayı-3 asist, Rajon Rondo 11 sayı-8 asist-7 ribaunt, benchten gelen Rasheed Wallace 17 sayı-3 top çalma ve Eddie House 10 sayı attı.Eğer son saniye şutunda Wallace 3’lüğü atsa Boston galip gelecekti.

6-Boston Play Off’ta ki yerini belirleyecek en büyük etken oyuncuların sağlık durumu.Bakalım sağlık durumları nasıl olacak.

22 Ocak 2010 Cuma

Sıcak Sıcak Haberler...



NBA

Dün gecenin maçı Cavs-Lakers’tı.İnanın insanın tuttuğu takımnın mağlubiyetini yazması zor oluyor.Anlıyacağınız dün kendi sahasında Lebron önderliğinde ki Cavs Lakers’ı 93 87 yendi.Bu maçta Kobe 25 bin sayı barajını aşan 15. Oyuncu oldu.25 bin sayı barajını aşmasına rağmen maçta 32-11 gibi çok kötü bir yüzdeyle maçı 31 sayıyla tamamladı.Son 3 günde bu iki takımın 6 maçından 5 ini izledim ve şöyle bir kanıya vardım.Hangi yıldız(Lebron veya Kobe) maçı tek başına kazandırmaya kalkarsa takımlarına yarardan çok zarar veriyorlar.Bu arada Lebron’nun 37 sayı 9 asistlik performansı parmak ısırttı.Shaq transferiyle iyice pota latında iyice kalınlaşan Cavs’te Hickson gibi ayakları hızlı bir uzunun gelişimi pota altında Cavs’i baya öne taşıdı.
ALL STAR İLK 5’LERİ
Allen Iverson dışında sürpriz bir isim yok.Bence Iverson’nın basketbolu bırakıp geri dönmesi hayranlarının onu daha fazla destekleyip doğuda ilk 5’e çıkmasını sağladı.Iverson’nın ne kadar performansı bu sene kötü olsa da all stara renk katacaktır.Ufuk’un hep bir tavsiyesi vardır.Shaq her All Star’a katılmalı.Umarım bu sene onu Doğu’da kadroya girer ve bizlere o enfes danslarından bir buket sunar.Bu arada oylamada en fazla oyu Lebron James aldı.
BATI İLK 5 İ
Doğu Konferansı ilk beşi:
Allen Iverson (Philadelphia 76ers)
Dwyane Wade (Miami Heat)
LeBron James (Cleveland Cavaliers)
Kevin Garnett (Boston Celtics)
Dwight Howard (Orlando Magic
İşte Batı Karması'nın ilk beşi:
Kobe Bryant (L.A. Lakers)
Steve Nash (Phoenix)
Tim Duncan (San Antonio)
Carmelo Anthony (Denver)
Amare Stoudemire (Phoenix

“JO:YENİ KEWELL MI YOKSA LİNCOLN MÜ ?


Haldun Üstünel şov devam ediyor. Yaz transfer döneminde Keita,Elano,geçtiğimiz günlerde Neil gibi dünyaca tanınmış oyuncuları takıma katan Haldun Üstünel son olarak Brezilyalı oyuncu Jo’yu Galatasaray’ın kadrosuna kattı.Aslında takımların futbolculardan önce,yönetime Haldun Üstünel gibi iş bitirebilen yöneticileri katmaları gerekir.Şimdi Jo’yu biraz tanıyalım
Asıl adı Joao Alves De Assis Silva’dır.Jo 23 yaşında 1.89 cm boyunda.Uzun boyuna rağmen inanılmaz derecede teknik bir oyuncu.Kendisi solak olduğu için savunma oyuncularına çok ters gelen bir tarzı vardır. Hızını attığı inanılmaz sert şutlarla süslemiştir.Hatta ben kendisini Cska’da oynarken İnter’e atmış olduğu birbirinden güzel gollerle tanımıştım.1.89 boyuna rağmen hava hakimiyeti hiç yok denecek kadardır.
Avrupa’daki ilk kulübü Cska’dır.Cska’da gerek Avrupa’da gerekse Rusya liginde göstermiş olduğu performansla Manchester City’e 20 milyon poundluk rekor bir ücretle transfer oldu.Burada takıma adaptasyon problemleri yaşadı. Teknik direktör Hughes’le yeterince anlaşamadığından yeterince oynama şansı bulamayan Jo,sezon başında Everton’a kiralık olarak transfer oldu.Everton’da da istediği ortamı bulamayan Jo,Moyes’den izinsiz olarak ülkesine gidince,Everton’la bağı koptu.
Dün itibariyle Galatasaray’ın yeni transferi oldu.Gerçi verim vermez Linderoth’un sözleşmesi fes edildikten sonra Galatasaray’ın 8. yabancısı olarak takıma katılacak.
Jo oynamayı özlediği için İngiltere’de ki performansının üzer ine çıkacaktır.Hatırlarsanız Fenerbahçe’de Zico döneminde çok sayıda Brezilyalı oyuncu gelmek istiyordu.Frank Rijkaard da Avrupa’da özellikle futbolcular için çok saygın bir yerde.Bu yüzden Jo’nun Galatasaray tercihinin en önemli nedenlerinden biri Rijkaard’dır.Rijkaard’ın varlığı bence Jo’nun disiplinsiz tarafını bastıracaktır.Hali hazırda Baros ve Kewell’ın 2 ay oynamayacağını düşünürsek nokta transferdir.Elano’nun vatandaşı olan Jo hem Elano’ya yoldaş olacak hem de uyum sorununu erkenden atlatacaktır.
Bu aralar Dos Santos ismi konuşulmaya başlandı.Bence böyle bir transfer Nonda’yı yollayarak yapılacaksa çok yanlış bir transfer hareketidir.Nonda Fenerbahçe’de ki Semih’le aynı muamaleyi görmekte.Yaptıkları takdir edilmemekte.Oynadığı dakikalara bakarsak çok verimli olduğu apaçık ortada.Yedekliği sorun etmeyen böyle bir oyuncuyu gönderip şişkin olan hücum kanat hattına bir transfer daha bence çok yanlış bir hamle olur.
YAZAN:REDVİDİGAL

21 Ocak 2010 Perşembe

Gündemden Haberler...



BOJAN POPOVİC EFES'DE

Lacivert beyazlıların point guard ve 4 numara transferi yapması bekleniyordu.Efes bu beklentilere Popoviç’i alarak bir nebze olsun yanıt vermiş oldu Top 16 öncesi.Hayat ilginç nitelendirebileceğimiz birçok şeyle dolu.Popoviç gruplarda Efes’in top 16 için çekiştiği rakibi Rytas’ın en önemli oyuncusuydu.Hatta Efes’in Rytas’a kaybettiği maçta,takımının en etkili oyuncusuydu.Takımını grupta sırtlayan Popoviç sezonun en önemli maçı olan Malaga karşısında takımını hayal kırıklığına uğratıp maçı sadece 2 sayıyla tamamladı.Bu kötü performansla Rytas Malaga’ya yenildi.Efes de Orleans’ı yenip top 16 ya kaldı.Eğer Popoviç o maçta vasat bi performans bile gösterseydi şimdi çok farklı konulardan bahsediyor olacaktık(Efes’in yeni koçu kim olmalı gibi).Neyse biz bunları bırakıp Popoviç’i biraz daha iyi tanıyalım
27 yaşında ve 1,93 metre boyundaki Sırp oyuncu Rytas’tan önce FMP Belgrade, Dinamo Moskova, Unicaja Malaga ve San Sebastian Bruesa'da forma giymişti.Oyun tarzı olarak Kerem ve Ender karışımı bir oyuncu.Oyunu iyi okuyan ve gerektiğinde skor bulabilen bir oyun kurucu.Özellikle bu sene Euroleague’de gösterdiği performansla ön plana çıktı.Bu seneki istatistikleri 10 maçta 11.2 sayı,2.4 ribaund ve 5.4 asist şeklinde oldu.Gelelim Efes’e neler katacağına.Açıkçası Efes’e sınıf atlatacak bir oyuncu değil. Fakat daha önce belirttiğim gibi; kritik dakikaların oyuncusu olmayan Kerem’e iyi bir alternatif olacaktır.


BBL'DE 15.HAFTA GÖRÜNÜMÜ

Dün oynanan maçlarda alınan sonuçlar şöyle:
Kepez Belediyesi–Banvit: 65-83
Aliağa Petkim–Pınar Karşıyaka: 78-72
Efes Pilsen–Erdemirspor: 98-83
Bornova Belediyesi–Galatasaray Cafe Crown: 86-79
Mersin Büyükşehir Belediyesi–Antalya Büyükşehir Belediyesi: 73-76
Türk Telekom–Darüşşafaka Cooper Tires: 80-71
OYAK Renault–Fenerbahçe Ülker: 66-92
Bursa’da Oyak Renault karşısında Fenerbahçe çok rahat bir galibiyet aldı.Özellikle Ukiç’in gelmesiyle birlikte,Fenerbahçe’nin point guard pozisyonunda yaşadığı sıkıntı sona erdi.Bununla birlikte fizik olarak bir,oyun tarzı olarak 2 numara oynayan Greer esas rolü olan skorer kimliğine geri döndü.Öyle ki maçı 25 dakika içerisinde maçı 20 sayı-5 asistle tamamladı.Eğer Greer ortalama 20-25 dakikalar arasında kullanılırsa,skor anlamında takımını sürükleyecek bir oyuncu.Bu süreleri 30 dakikaların üzerine çıkarılırsa takımına yarardan çok zarar verir.Ufuk’un dediği gibi kara delik Greer olup çıkar
Geçen yazımda övdüğüm Galatasaray’a nazar değdirdim galiba.Bornova deplasmanında,3 maçtır galip gelemeyen rakibi karşısında Galatasaray’ın -5 puanının silinmesiyle rehavete girdiğini düşünüyorum.Bu maçta Bornova adına özellikle Josh Shipp 19 (6 ribaund, 3 asist) Kedrick Brown 17 (7 ribaund, 5 asist) performanslarıyla ön plana çıktılar
Türk Telekom ise Murat Özyer’in gidişinden beri galip gelmeye devam ediyor.Her ne kadar maçın sonunda gevşesede Daçka karşısında galip gelmeyi başardı.


TANJEVİC PES ETTİM BEN

Arkadaşlar takımını bu kadar geriye götüren,gerek seyirciyi gerekse oyuncuları Fenerbahçe’ye küstüren bir antrenör hala takımın başındaysa ben bundan sonra Tanjevic demiyecem.Hatta bundan sonra onla ilgili yorum bile yapmayacam.


NBA

Gecenin bizi en çok ilgilendiren karşılaşmasında Bucks kendi sahasında Toronto’yu yendi.Son zamanlarda performansı düşen Ersan maça ilk 5 başlamadı.Zaten kötü formundan dolayı ilk 5’i kaybederim psikolojisi oyununu iyice olumsuz etkilemişti.Ersan maçı düşük bir yüzdeyle 8 sayı 3 ribauntla tamamladı:Ersan’ın skordan çok işin savunma ve ribaund tarafına odaklanması gerekiyor.Hido ise eskiye nazaran daha etkili olduğu maçı 13 sayı ile tamamladı.Hidayet’in rolunden memnun olmadığı sahadaki duruşundan belli oluyor.Triano’nun mutlaka bir çözüm bulması gerekiyor.Bu arada maçı 44 sayıyla tamamlayan Chris Bosh kariyer rekorunu kırdı.Bence 2010’da daha ileri derecede hedefleri olan bir takıma gidecek.
Orlando eğer maç içinde Howard’ı beslemezse bu sene geçen seneki finali mumla ararlar.Çünkü 4 şutör 1 uzun taktiği mutlu bir Howard olmadan,hayalden öteye geçemez.Üstüne Howard’ın maç içinde dalıp gitmesi bu işin tuzu biberi oluyor.Eminim Howard her maçtan sonra ah be Hido diyip duruyordur.İndiana maçında nadir de olsa Howard’ı hatırlamışlar:Howard maçı 32 sayı 11 ribauntla tamamladı.
Bobcats ve Thunder kararlı bir şekilde geliyorlar.Özellikle Bobcats savunmasıyla parmak ısırtıyor.Miami’yi 65 sayıda tutup sahada nefes aldırmadılar.Artık Bobcats play off görsün bence.Thunder’da maçların sonlarında Jeff Green inanılmaz katkı veriyor.Hawks maçının son saniyelerinde yaptığı smac ve Minnesota karşısında yaptığı son saniye bloğu ile takımına maçı kazandırdı.
Utah Spurs’u deplasmanda yendi.Böylece Spurs’u süpürmüş oldu bu sezon için.Memo vasat bir performans gösterip 8 sayı attı.Maçı kazandıran ise Carlos Boozer oldu


BU GECE MUTLAKA İZLEYİN

Bu sene final oynayacaklarına inandığım Lakers ve Caws karşı karşıya geliyor.Şükran günündeki olaylı maçtan sonra bakalım bu gece ne olacak.Lakers Cleveland’ın sertliğine karşılık verebilecek mi?İlk maçta dökülen Lakers benci takıma katkı verecek mi?Artest vs Lebron kavgası çıkacak mı?Lebron mu Kobe mi? Vs vs gibi soruların karşılığını bir maçlık da olsa alacağız.Bu maçı kaçırmamanızı tavsiye ediyorum.

YAZAN:REDVİDİGAL

18 Ocak 2010 Pazartesi

Gündemden...



EFES PİLSEN'İN TOP 16 GRUBU BELLİ OLDU

Efes Pilsen’in grubu belli oldu.F grubunda yer alacak olan Efes Pilsen’in rakipleri Real Madrid,Siena ve Maccabi’den oluşuyor.Bence bu grup oldukça dengeli oldu.Grubun kesin favorisi olarak gözüken Real Madrid’le Efes arasında çok bir uçurum yok.En çok sevindiğim durum Siena’nın grupta olması.Ne olur artık bu Siena’yı bir Türk takımı yensin.Efes ve Fenerbahçe’den daha az bütçeli Siena’nın takımlarımızı içerde-dışarıda yenmesine son versin artık Efes.Nedense içimde de böyle bir his var.En azından bir maçı alacak Efes..”Ufuk bilir benim hissiyatımın ne kadar kuvvetli olduğunu”.Grupla ilgili geniş değerlendirmeyi kısa bir süre içerisinde Ufuk yapacak.
EUROLEAGUE’DE DİĞER GRUPLAR
E Grubu: Barcelona - Panathinaikos - Partizan - Maroussi
G Grubu: CSKA - Unicaja - Zalgiris - Prokom
H Grubu: Olympiakos - Caja Laboral - Khimki – Cibona
Hiç kuşkusuz ölüm grubu grup E.Final Four’da olacağından şüphemin olmadığı iki büyük takım aynı grupta.Şimdiden erken final diyebiliriz bence.Merakla Barca ve Pana’nın maçlarını bekliyorum.Bu maçlardaki en büyük mücadele hangi takımın rakip takıma oyununu kabul ettireceğidir.Grubun diğer takımlarından Partizan kendi sahasında bu iki büyük takıma sürpriz yapabilir,ben Pana’nın grubu birinci bitireceğini düşünüyorum genel kanının aksine.Tahmini sıralamam 1-Pana 2-Barca 3-Partizan 4-Maroussi
G grubunda ise geçen yılın finalisti Cska açık ara grubun favorisi.Bu grup diğer gruplara nazaran en kolay grup.Eğer Efes Prokom’un yerine bu gruba düşseydi şimdiden Final 8’teyiz diyebilirdim.Tahmini sıralamam 1-CSKA 2-Unicaja 3-Prokom 4-Zalgiris
H grubun da öne çıkan 2 takım Olympiakos ve Laboral.Olympiakos kadro olarak çok önde olmasına rağmen ben daha oturmuş olan Laboral’ın grubu ilk sırada bitireceğini düşünüyorum.Bu grupta Khimki sürpriz yapabilir,en azından kendi sahasında.Tahmini sıralamam 1-Caja Laboral 2-Olympiakos 3-Khimki 4-Cibona

NBA

Dün gece Nba’de 2 maç oynandı.Günün ilk maçında Toronto kendi sahasında Dallas’a 22 sayı fark attı.Toronto’nun bu maçı kazanacağını tahmin ediyordum.Erkenden oynanan ve Ulusal kanalda yayınlanan maçlarda çok sürpriz sonuçlar alınır.Kaldı ki Toronto kendi sahasında ki üstün performansıyla Dallas’ın savrukluğu birleşince maç ilk yarıdan 13 sayı farkla bitti.İkinci yarı seyircisiyle bütünleşen Toronto maçı 22 sayı farkla kazandı.Toronto’da Milli Oyuncumuz Hidayet vasatın altında bir performans sergileyip maçı 8 sayı 4 ribaund 6 asistle tamamladı.Çok açık bir şekilde Hido’nun rolünden memnun olmadığı belli.Üstüne Marion’la eşleşince bu kötü performansı ortaya çıktı.Toronto’yu her zaman olduğu gibi Andrea Bargnani ve Bosh taşıdı.Ne dersin Ufuk bu genç İtalyan yeni Nowitzki olabilir mi?
Gecenin diğer maçında Denver kendi sahasında Utah’ı 119-112 yendi.Bakmayın maçın 7 sayı farkla bittiğine,maçın başından sonuna Denver’ın kazanacağı belliydi.Ne zaman Utah yaklaşsa Billups-Melo buna karşılık verdi.Utah’da sürpriz yapacak tahminimi boşa çıkardı.Milli basketbolcumuz Memo maçı 8 sayı 5 ribaundla kapadı.Denver’da Melo-Billups ikilisi 66 sayı üretti.Bu ikili Nba’in en iyi ikilisi bence.
YAZAN:REDVİDİGAL

17 Ocak 2010 Pazar

Kısa Kısa Gündem...



MUSTAFA DENİZLİ ŞAMPİYON YAP BİZİ

Bu slogan 2000-2001 sezonunda Mustafa Denizli’nin Fenerbahçe’nin başına geçtiğinde taraftarlarca söylenen bir tezahürattı.Ben dahil birçok taraftar Mustafa Denizli’nin acil eylem planlarının bir numaralı teknik direktörü olduğunu biliyorduk,o sene aynen de öyle gelişti ve Fenerbahçe Aziz Yıldırım zamanında ilk şampiyonluğuna ulaştı.Mustafa Denizli ile problem tam da şampiyonluktan sonra başladı.Çünkü kurduğu kadro(Revivo,Balic,Rapaic vs vs) kısa süreli planlarda iş yapacak oyunculardan ibaretti.Fenerbahçe ertesi yıl şampiyonlar liginde “0” puan alarak Galatasaray ve Beşiktaş’ın tarihine altın harflerle düştü.Bu başarısızlıkla tarihe geçen Büyük Mustafa,Aziz Yıldırım tarafından,Diyarbakır maçından sonra görevinden alındı.Fenerbahçe macerasından sonra Manisa ve İran tecrübeleri yaşayan Büyük Mustafa,Lig tv ‘de yorumcuyken,Ertuğrul Sağlam’ın Metalist faciasından sonra Beşiktaş’ın başına geçdi.Tam da Mustafa Denizli’nin görev alacağı zamandı.Çünkü Beşiktaş’ta Yıldırım Demirören’in suyu yeterince ısınmıştı.6 yıldır şampiyon olamayan Beşiktaş sadece Türkiye kupasıyla avunmuştu.2008-2009 sezonunda Fenerbahçe ve Galatasaray’ın yanlış antrenör tercihleriyle berbat geçirdikleri sezonun devre arasında alınan Ernst ve Yusuf’un büyük katkılarıyla güç bela Sivas’ın önünde şampiyon oldu Beşiktaş.
Bu sezonsa Mustafa Denizli’nin 2. senesi tam da beklediğim gibi geçiyor.Çünkü bu senaryo bana 2000-2001 sezonunun sonrasını hatırlatıyor.Baksanıza Beşiktaş Şampiyonlar liginde çıkması gereken grupta son sırada yer aldı,ligde de işler istediği gibi gitmiyor ve dün itibariyle gruptaki 3. maçındanda puan alamayarak Türkiye kupasından elendi.
Bu yazıda esas anlatmak istediğim Mustafa Denizli’nin acil eylem planlarının antrenörü olduğudur.Asla uzun vadeli planlarda başarılı olamayacağıdır.Bir takım sadece motivasyon ve şansla bir yere varamaz.


GALATASARAY CAFE CROWN'UN GURUR MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR


Eksi 5 puan cezasının kaldırılmasıyla birlikte,iyiden iyiye Galatasaray’ın play off lara kalacağına inancım artıyor.Bir takım bu kadar problem yaşamışken,Cem Akdağ önderliğindeki Galatasaray erkek basketbolcularını kutlamak gerekiyor.Son 7 maçının altısından galibiyetle ayrılan takım ,dün de Aliaga’yı yenerek galibiyet serisine devam etti.Özellikle kadrodaki yabancılardan Wilkinson ve Rancik’ten maximum verim alınıyor.Bu iki oyuncunun en az Türk oyuncular kadar olan mücadelesi takdire şayandır.
Galatasaray’ın ezeli rakibi Beşiktaş’ta ise her sene gördüğümüz tablo bu sene de istikrarını koruyor.Her sezon olduğu gibi bu sezonada muhteşem başlayan takım,maddi sorunlardan dolayı verimsizleşip sezonu kötü bitirecek bu gidişle.Sadece isimler değişiyor”Ergin Ataman,Hakan Demir,Burak Bıyıktay “ sorunlarsa yerinde sayıyor yazık!!!Tabata’nın bonservisinin yarısıyla bu takım cok iyi yerlerde olurdu.


NBA


İki türk oyuncusunun karşı karşıya geldiği maçta Utah Milwaukee Bucks’ı 112-95 yendi.Bu maçta Mehmet Okur 15 sayı 12 ribaund aldı.Ersan ise 13 sayı 11 ribaund aldı.Her 2 oyuncumuz da double double yaptı.Utah’ta Korver iyileştikten sonra,takımın performansı arttı.Ufuk’un dediği gibi bu Jennings tam karadelik,takıma yarardan çok zarar veriyor bence.Spurs’ın Memphis’e yenildiği macta Manu,Jefferson ve Tony Parker’ın çift hanelere çıkamaması çok ilginç.Zaten bu 3 oyuncu çift hanelere cıkamazsa Spurs maç kazanamaz.Memphis ise Iverson’ı yolladıktan sonra takım ahengini yakaladı ve uzun bir aradan sonra ilk defa yüzde 50 galibeyetin üzerindeler(21-18).Savunması ile dün övdüğüm Bobcats dün inanılmaz bir hücum performansıyla Suns’ı dağıttı.Bobcats artan bir ivmeyle gelişyor.Oklahoma ise Dallas mağlubiyetinin acısını Miami’den çıkardı.Genç Thunder’lar bu sene play off yapar mı ne dersiniz?Şu an 22-18 galibiyet maglubiyet durumları,doguda yer alsalardı kesin yer alırlar derdim ama batıda işleri zor

YAZAN:REDVİDİGAL

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails