Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

12 Eylül 2009 Cumartesi

Boğayı Boğduk


İspanya'yı yendik...Bu cümle bizlere 2001'den beri ne kadar yabancıydı.Bize İspanya'yı yeneceksiniz deselerdi bıyık altından bir gülümsemeyle'' Hadi ordan'' derdik..İşin gerçeği 2006'da dünya şampiyonu olan İspanya gerçek kalitesi,gücünde ve en önemlisi kazanma isteğinde değildi.Elbette bizim sahada ortaya koyduğumuz savunma,direnç ve en önemlisi hiç ama hiç geri adım atmadan mücadele etmemiz de bizim maçı kazanmamızdaki en önemli faktörlerdendi.Şimdi beni endişelendiren bazı noktalar var.Bu grupta İspanya dördüncü olup da şampiyon olursa ben hiç şaşırmam.Biz de gruplarda tüm maçlarımızı kazanarak çeyrek finalde eşleşeceğimiz olası bir Hırvatistan'a yenilirsek buna da şaşırmam.Çünkü Türk basketbolunun değil tüm Türk sporunun en büyük sorunu olan istikrarsızlık ve turnuva takımı olamama sıkıntısının baş göstermesi beni endişelendiriyor..Her şey bir yana oldum olası hiç sevmediğim her topa ağlayan,hakemlerle oynayan kısacası argo deyimiyle artist olan İspanyol'ları yenmenin verdiği zevki yaşamak çok güzeldi.Biz onlar gibi hakemlere ağlamadan mücadelemizi ettik ve son pozisyonda Ömer Aşık'ın Llul'a vurduğu tokat gibi biz de İspanyol'lara sert bir tokat atmış olduk..Unutmadan şunu da eklemek isterim bizlerin özellikle spikerlerimizin ve basın mensuplarının sürekli söylediği yabancı hakemler bizi sevmiyor,Türkleri eziyorlar bizi aşşağı çekiyorlar yalanı,safsatası ve ezikliğinden kurtulmamız gerekiyor artık.Olası mağlubiyetlere kılıf hazırlamak için uydurulan bu safsatanın gerçek olmadığı bugun bir kez daha ortaya çıkmış oldu.Maçın hakemleri çatır çatır teknik faulleri de sportmenlik dışı faulleri de İspanyol'lara çaldı.Hatta Ömer Aşık'ın Llul'u blokladığı pozisyonda faul çalsa kim ne diyecekti?Demek ki bizlerin uydurduğu Haçlı Birliği bizi engelliyor mantığından yani Küçük Emrah pozisyonundan kurtulmamızın zamanı geldi de çoktan geçiyor.
Milli takımımızın sertlik seviyesinin önceki turnuvalara göre son derece arttığını ve geri adım atmadığını gördük.Bu ilerleme de bence Efes Pilsen-Fenerbahçe Ülker serisinin önemli bir rol oynadığını düşünüyorum.O seri o kadar sert ve Euroleague seviyesinin bile üstündeydi ki bu serinin olumlu etkileri Milli Takıma yansımış.Özellikle Abdi İpekçi'deki maçların atmosferi bugun belki Avrupa'da hiç bir maçda göremeyeceğimiz bir seviyedeydi o seride..Gerginlik ve el yakan anların da çok fazla yaşandığı Efes-Fener serisine teşekkür etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
İspanyol'larda Rudy Fernandez ve Navarro'ya biraz ritim buldursaydık bir anda bizi tepeleyip maçı kazanabilirlerdi.Hatta sert savunmamızdan biraz da olsa fırsat bulduklarında ne kadar etkili olabileceklerini gördük.Ricky Rubio'ya gelince evet yetenekli,saha görüşü,pas yeteneği ve basketbol fundamentali çok iyi olan bir oyuncu ama daha kelimenin tam anlamıyla bir çocuk.Bu tür üst seviye basketbol ve sertlikde hep geri adım atan basketbolcu profilindeydi.Top eline büyük geliyor resmen ama ilerde çok iyi yerlere gelebileceği de bir gerçek.O tecrübe ve sertlik oynayarak zamanla kazanılıyor.Garbajosa da o eski kurtluğundan ve etkili uzun mesafe şutlarından eser kalmadığını bizlere gösterdi.Tüm bunlara rağmen oyunun belli bölümlerinde İspanyol'ların bizi savunurken çok baskılı olduğunu gördük.Hücumda 24 saniyenın son sekiz dokuz saniyesinde hücum organizasyonları yapabildiğimiz dolayısıyla el üstü zorlama şutlarla sonuçlanan hücumlar bizi zaman zaman sıkıntılı anlara soktu.Ama Ersan'ın soğukkanlılığı ve tek kelimeyle kalite kokan oyununa savunmadaki savaşımız da eklenince maçı kazandık.Hem de nasıl kazandık;bizi buralara getiren karakterimiz olan savunmanın en önemli göstergesi olan bir blok ile kazandık.Burda Ömer Aşık'a değinmeden olmaz.Bence Tanjevic maça tıpkı Dwight Howard gibi başlayan Ömer'i çok fazla kenarda tuttu.Ama buna rağmen son hücumda Ömer'sahaya sürmesi 2 uzunla sahada bulunmamız da bir o kadar doğru bir hamleydi.Semih Erden genellikle takımın içine çiş yapan adam rolunden bu maçda biraz daha kurtuldu.Ömer Aşık ve Semih Erden o kadar uzunlar ve bu uzunluklarının yanında kolları da o kadar uzun ki ne rakip kısalar içeri girdiklerinde ne de uzunlar potaya baktıklarında basket bulamıyorlar kolay kolay.Pota altını karartıyorlar ve rakip kısalar ne kadar yetenekli olursa olsun öyle bir noktaya geliyor ki o engeli aşmak için yetenekden de daha fazlası gerekiyor.Bundan 15 sene önce Milli Takımımızın uzunu 2.06 lık Murat Konuk iken şimdi 2.12 nin üstünde dallı kollu Ömer Aşık..Bu oyununu ilerletirse Ömer kesinlikle çok iyi yerlere gelecek.Daha 21 yaşında bir oyuncu olduğunu unutmayalım Ömer Aşık'ın..Yeter ki gelişimini hiç bir zaman yeterli bulmasın ve hep üstüne koyarak devam etsin.Hele hele bu oyununa bir de orta mesafe şut ekleyebilirse o zaman tadından yenmez gerçekten...Semih'in Gasol'ü blokladığı pozisyonu görünce aklıma 2004'deki A.B.D-Türkiye maçı geldi.O zaman Dream Team ile yaptığımız 2 hazırlık maçının ilkinde Fatih Solak da Tim Duncan'ı bloklamış ve basına verdiği demeçde ''Artık ölsem de gözüm açık gitmez Duncan'ı blokladım''demişti.Umarım bu tür bir demeç de Semih Erden vermez..
Daha önceki yazımda demiştim ki asıl neler yapabileceğimizi bir üst seviyede 2.tur maçlarında göreceğiz..Evet bugun gödük ki o seviyede de mücadele edebiliyoruz.Umarım her zamanki sorunumuz olan istikrarsızlık bu turnuvada baş göstermez ve finale kadar yürürüz.Aslında sadece kağıt üzerinde baktığımız zaman görünen bir Türkiye-Yunanistan finali var..Eğer öyle bir final gerçekleşirse sanırım iki ülkede de hayat durur.O maçın heyecanını anlatmak için keliemeler kifayetsiz kalır...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu turnuvda ilk defa bizde olmayan bişey gordum o da savunma disiplini umarım boyle devam eder

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails