Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

8 Eylül 2009 Salı

KARA GÖRÜNDÜÜÜ !!!


Türk Basketbol milli takımı dün gece Litvanya'yı mağlup ederek çeyrek final ve daha ilerisi için dev bir adım atmış oldu.Bu galibiyetle grupta birinci olma şansımızı yüzde 75 lere kadar çıkardık.Eğer 3 de 3 yaparak 2.gruba çıkabilirsek çapraz gruptan bizimle eşleşecek takımlara karşı bir avantajımız olacagını düşünüyorum.Çünkü o grubun 1.si 3 galibiyetle gelemez ki bu durumda bizim 3 de 3 yapamız bizi 2.grupta da zirveye taşıyabilir hatta yarı final yolunu bile açabilir.Tabi bunları konusmamızı sağlayan Litvanya galibiyeti oldu ve yine bunların kağıt üstünde görünenler oldugunu da belirtmeliyim.Çünkü Türk Milli takımları çok istikrarsız ve günü gününü tutmuyor.Kısacası halen turnuva takımı olmayı başarabildiğimiz konusunda şüphelerim var.Mesela ilk gün maçlarını kaybeden İspanya ve Litvanya burdan gelip şampiyon olabilirler ve kimse de şaşırmaz ama bizim için aynı şeyleri söylemek çok zor.
Bu sefer önce rakibi değerlendirerek başlayalım.Her şeyden önce Litvanya ne kadar ekol de olsa lider oyuncu sıkıntısını çok ama çok fazla yaşadı dünkü maçta.Kritik anlarda topu eline alıp frene basıp takımı organize eden veya sorumluluk alıp takıma o özgüveni veren oyuncularının yoklugu(jasikevicius,siskauskas) Litvanya'nın maçı kaybetmesine sebep oldu.Her yerden tüm oyuncularının şut sokmasıyla ünlü olan Litvanya bu organizasyon bozuklugu sebebiyle düşük bir yüzdeyle şut attı.Tabi bizim yaptığımız sert ve istekli savunmanın da özellikle 2.yarıda Litvanya'yı çok fazla bozdugunu da söylemeliyim.Litvanya'nın pivotu olan Javtokas sanki bizim takımın formasını giymiş gibi saçma sapan hatalar yapınca da bizim ekmeğimize çok büyük bir yağ sürmüş oldular.Oysa ki benim favori oyuncularımdan biri olan Petravicius ne zaman oyuna girse bizim uzunlarımıza çok büyük üstünlük sağlayarak Litvanya'yı sırtına alıp taşıdı.Pota altında ne zaman nerde top alacağını çok iyi bilen,oyun zekası çok üstün olan fundamentali son derece iyi olan her seyden önemlisi bir pivotda olması gereken yakın pozisyonlardaki bitirici olgunluga sahip olan Petravicius'u durdurmakta çok zorluk çektik.Bizim uzunlarımız olan Semih ve Ömer'e bakınca neden bizim uzunlarımıza topu verdiğimizde ellerinde el bombası gibi duruyor bu toplar diye düşünmeden edemiyorum.Pota altında bir uzuna topu verdiğin zaman hücumda tüm işler daha yolunda gider ve dış adamların boş atış yakalama fırsatı daha da artar.Bizde bu işi yapabilecek tek adam şu anda Oğuz Savaş.Onun için Tanjevic'in kesinlikle Oğuz'a daha fazla süre ve şans vermesi gerekiyor.3.çeyreğin ortalarında Sinan,Hidayet ve Ender ile hücumda zincirlerimizi kırdığımız an bizim için maçı aldığımız yer oldu.O andan itibaren takım daha fazla özgüvenle oynamaya başladı ve savunmada da bu güvenle daha istekli olarak ayaklarımızı çalıştırdık.Ender Arslan keskin bıçak oldugunu gösterdi ve bu sefer rakibi kesti hem de ne kesme..Nasıl ki Oğuz diğer uzunlardan daha fazla süre almalı diyorsam aynı şeyi Ender için de söyleyebilirim.Skor tehdidi olan ve delici bir oyun kurucu bizim yıllardır özlemini çektiğimiz bir şey.Dün Ender bu rolü başarıyla üstlendi.Hidayet'den fazla bahsetmeye gerek yok son derece olgun ve takımı sürükleyici bir oyun oynadı.Ersan'a gelince...Eğer şut atmayıp içeri girecekse Ersan muhakkak takım arkadaşlarına pas vermeli.Çünkü şut tehdidi olan bir uzun olduğu için rakip savunmacı iyice dışarı çıkmak zorunda kalıyor ve Ersan çok rahat içeri girebiliyor.Ama işte o anda içerden yardım geldiğinde rakibe tosluyor ve saçma sapan işlere yol açıyor.Daha kontrollü içeri girip topu çevirse savunmada eksik yakalanan rakibe cezayı çok daha rahat kesebileceğiz.Semih takımda en çok sırıtan oyuncumuzdu.Bi defa Semih'in basketbolcu kumaşı iyi değil.Kötü kumaştan iyi elbise çıkmaz.Bir uzunun basketbol bilgisini ve fundamentalini rakibe nasıl faul yaptığına bakarak anlayabilirsiniz.Her şey bir yana maçı kazanmamızdaki en önemli faktörlerden biri de serbest atışlardaki yüksek yüzdemiz oldu.Normal yüzdemizden daha iyi bir yüzdeyle atınca en az 10 sayılık bir fark yarattık ve bu da bizi çok rahatlattı.
Bugun Bulgaristan ile oynayacağız.Kağıt üzerinde rahat geçmesi beklenen bir maç ama mücadele etmeden savaşmadan hiç bir maçın kolay kolay kazanılamayacağı gerçeğini de hatırlatmak isterim.Aynı Bulgaristan'ı 2005 deki şampiyonada uzatmada ancak yenebilmiştik.Sanırım grup birinciliğine bu kadar yaklaşmışken denizi geçip derede boğulmayız diye tahmin ediyorum.Gerçi biz Türkler her türlü sürprizi severiz ama insallah o sürprizlerden birini yapmayız bugün.Litvanya karşısında yaptığımız aynı sert savunmayı en az 30 dk falan yapabilirsek Bulgaristan'ın yelkenleri suya erken indirmesini bekliyorum.Engelleri birer birer tıpkı birdir bir oynar gibi aşarak ilerlememiz gerekiyor.Her maçı kendi özelinde yaşayıp o şekilde hazırlanırsak o zaman bir dir bir gibi ilerleyerek bir yerlere gelebiliriz...

2 yorum:

şeref dedi ki...

Değerli Dostum Ufuk!Tüm spor dallarından bir buket gibi derlenen blogun hayırlı olsun. İnsanı mevsimlerden dışarı çıkaran sporun bu türlü dalları da olmazsa ne yapardık bilemiyorum. Basketbol denince benim aklıma çocukluğumun pazarlarında TRT'de gösterilen Haley takımı gelir, dünyayı dolaşıp hünerlerini gönüllere kazırdılar.Tabi sonra unutulup gittiler...
Umarım Basketbol Milli Takımı birdirbir gibi tüm engelleri aşıp istediği yere gelir.

faraklit dedi ki...

Site(m)iz hayırlı olsun Ufuk Bey...
Açılışının Türk spor tarihi açısından böylesine olaylı bir döneme denk gelmesi, sitemizin akibetinide umarım olumlu etkiler. Milli takımımızın Litvanya'yı yenmesi yıllardır özlemle beklediğimiz bir başarıydı. Umarım devamı gelir.
Darısı Futbol Milli Takımımızın başına ;)

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails