Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

7 Haziran 2010 Pazartesi

BIOSHOCK-Tanrılar ve Krallar giremez! Sadece insanoğlu!


"Tanrılar ve Krallar giremez! Sadece insanoğlu!"

Andrew Ryan

Andrew Ryan’ın tek bir amacı var, Tanrısız, Başkansız, Kralsız mevcut dünyanın kokuşmuşluğundan ve çürümüşlüğünden uzak bir şehir, bir oluşum kurmak. Nihayetinde başarılı oldu da, bu şehrin adı Atlas okyanusunun derinliklerinde kurulan RAPTURE idi. Andrew Ryan dünyadaki tüm entelektüelleri topladı ve kusursuz, çürüklerden ayıklanmış bir toplum kurmak için var gücüyle çalıştı. Ta ki insanların genetik özelliklerini değiştiren Plasmid adlı toniklerin kullanımına (ki bu tonikler dilediğiniz zaman herhangi bir objeyi yakma, elektrik şokuna uğratma, mekanik eşyalara hükmetme, hipnotize etme vb. özelliklere sahipler) ve bu tonikleri güçlendirmeye yarayan ADAM (adem) ve Eve (Havva) adında kaynakları elde etme yarışı tavan yapana kadar. İlk oyunda bir şekilde yolu Rapture’a düşen gizemli bir karakteri canlandırıyorken, ikinci oyunda Rapture şehrinde ölen insanlardan kanlarındaki ADAM’ı toplayan Küçük Kız ve Baba figürünü oynuyoruz.

Rapture’ın hikayesi bir girizgah olarak böyle. Bu yazıda bir ütopya olarak hayata geçirilen bu muhteşem oluşumun nasıl yavaş yavaş bir distopyaya dönüştüğünü ve bunu bugüne kadar yazılmış tüm distopik romanlara taş çıkarırcasına yaptığını inceleyeğiz. Bu inceleme oyunu daha önce oynamış olanlar açısından çok daha anlamlı geleceğinden, en azından bir videosunu izlemeniz yazıyı anlama akıbetini daha bir açıklığa kavuşturacaktır.

Öncelikle Ütopya nedir, distopya nedir? Ütopya, aslında olmayan, tasarlanmış olan ideal toplum ve devlet şekli anlamı taşır. Köken olarak Yunanca "yok/olmayan" anlamındaki ou, "mükemmel olan" anlamındaki eu ve "yer/toprak/ülke" anlamındaki topos sözcüklerinden türemiştir. Ütopya’da herkes eşittir ve herkes yaşadığı toplum için çalışır. Günde dört saat iş başı yapılır, geri kalan zamanlarda sanat, kitap, müzik gibi faaliyetlerle toplumun seviyesi yüksek tutulmaya çalışılır. Distopya ise çoğunlukla Ütopyanın karşıtı olarak algılansa da, aslında tam olarak zıttı değil “Kötü bir yer” anlamında kullanılır. Distopya’da Ütopya’ya dair olan her şey yavaş yavaş bir çözülme içindedir. Rapture şehrinin oyundaki durumunun özelliklerini irdeleyerek gerçek bir distopya güzellemesi olduğunu irdeleme zamanı geldi artık.

Bir distopya toplumunun hedefleri, idealleri mevcut eylemlerinden kaynaklanan sonuçların çirkinliğiyle gölgelenmiştir. Rapture insanları, normal şartlarda bilgi seviyeleriyle toplumu ideal seviyeye çıkarma amacındayken, Plasmidlerin yanlış ve açgözlülükle kullanımı nedeniyle en hayvani güdüleri arasında sıkışıp kalmışlardır. Kişinin ne kadar çok Adam’ı varsa, diğerlerinin üzerinde kuracağı hakimiyet doğru oranda artıyor ve “ideal toplum” amacı ideal Plasmid amacına dönüşüyor. Ütopyaların sonunu getiren de kurucularının işte bu “İdeal” takıntısı. Andrew Ryan’ın amacı hedeflenen kusursuzluğu bir şekilde oluşturmak ve insanoğluna Tanrı tarafından konulmuş tüm sınırlılıkları Plasmidler aracılığıyla ortadan kaldırmak. Ne yazık ki Plasmidler araç yerine nihai yaşama AMACINA dönüştüğü için Rapture şehrinin çöküşü kaçınılmaz oluyor.

“Toplum” açısından bakacak olursa, distopyalar insanların kısıtlandığı, adlarının yerine kod adlarının kullanıldığı oluşumlar olarak görülüyor. Bioshock’ta insanlar, splicers, houdini splicers, big boys, spider splicers adlarıyla anılıyor. Geçmişe dair olan her şeyi unutmuş durumdular. Geçmişlerini, pişmanlıklarını, umutlarını , yani gerçekten insan oldukları zamanları anlatan anılarını sağda solda bulduğumuz ses kayıtlarından öğreniyoruz. İşin bir de Big Daddy kısmı var tabii ki. Onlarda “Alpha, Beta, Gama, Delta ve Epsilon” olarak anılıyorlar. Tıpkı Yevgeny Zamyatin’in “Biz” adlı romanında olduğu gibi.

“Aile” kavramı distopyalarda dağıtılmış durumdadır. “Anne” ve “baba” figürü gerçek anlamda işlemez. Çocuklar yapay olarak üretilirler, daha doğrusu kopyalanırlar. Ve hatta bu çocuklar anne-baba figürü olarak kabul edilmese de ailelerini gözetleyip distopyanın yöneticisine casusluk ederler. Bioshock’ta iş biraz daha karışık. Adam toplayan Little Sisters ( küçük Kız kardeşler) “elektra kompleksine” uygun bir şekilde babalarına ölümüne bağlılar. (Bknz. Little sister, Big Dady resmi) Tabi Big Daddy’ler için de ayın şey geçerli. Oyunda durup onları şöyle bir izlediğinizde aralarında bulunan sevgi bağını hissetmemeniz için taş kalpli biri olmanız gerekiyor. Ama nihayetinde bu kızların babaları Big Daddy’ler ve anneleri olarak bilinen Tenenbaum adlı kadın biyolojik anne-baba olmadığından, distopya özelliklerine birebir uyuyor. E sokaklarda dolaşıp, ölen insanlar üzerinden Adam toplamaları da casusluğun tam açıklaması olarak elde kalıyor. Oyunn oynarken bu kızların hepsi neden aynı diye soracak olursanız, tek bir mükemmel genden kopyalandıkları için hepsinin şekli şemali birbirine oldukça benzer.

Distopyalarda insanların içinde yaşadıkları şehir, onları doğal hayattan soyutlamak üzere tasarlanmıştır. Tıpkı Rapture şehrinin okyanusun dibinde medeni hayattan soyutlanması gibi. Şehrin içinde gezerken camdan dışarı, okyanusa her baktığınızda nefes alıp verişlerinizin düzensizleşeceğini garanti edebilirim.

Distopik romanların kahramanları genelde toplum içinden mevcut çürümüş toplumun farkında olan kişiler arasından çıkar. Kahraman bu pisliği belki değiştirecek durumda değildir, hatta ne kadar çabalasa da o pislik etrafa daha çok bulaşacaktır ama kendi kurtuluşu için bu çaba nihayetinde olumlu bir çabadır. Bioshock’ta ilk kahramanımız dolaylı olarak da olsa toplumun içinden çıka gelmiştir. Tek amacı Rapture şehrinden bir şekilde kurtulmaktır. Bu kurtuluşu ise o şehrin kokuşmuşluğuna ayak uydurarak yapmak zorundadır. Gerektiğinde Plasmidleri kullanır, Küçük Kız kardeşleri öldürür, kendi çıkarları için elinden gelen olumlu, olumsuz her şeyi yapar. Bioshock 2’de ise canlandırdığımız Big Daddy her adımıyla Rapture’a can verse de, canını aldığı her vatandaşla Rapture’dan damla damla kan çekmektedir.

Bu iki oyunda da ne kadar çabalarsak çabalayalım, tıpkı tüm distopyalarda olduğu gibi hikayenin sonunda bir belirsizlik hakimdir. Çözüme ulaşılamaz. Ne toplumu değiştirebiliriz, ne de kendi kurtuluşumuzu sağlayabiliriz. Bir şekilde Rapture’dan kaçabilsek de, tüm çürümüşlüğüyle Rapture okyanusun dibinde bir yerlerde, hala birbirini yiyen insanların kaynaştığı bir distopya olarak varlığını sürdürecektir.

Sonuç olarak, bu yazı bilgisayar oyunlarının bir edebiyat eserinden, bir filmden, içinde barındırdığı muhteşem seslendirme ve müziklerle bir müzik eserinden hiçbir şekilde geride kalmayacağını göstermektedir. Toplumumuzun bir çok kesiminin sığ bakış açısıyla sandığı gibi önünüze geleni vurduğunuz, sizi şiddete yönelten araçlar olmadığını, beyninizi birazcık kullanırsanız içinde ne hazineler gizli olduğunu açığa vurmak belki benim görevim değil ama, bu gibi oyunlara en azından bir şans vermek herkesin boynunun borcudur.

Kaynakça:http://en.wikipedia.org/wiki/Dystopia

ALPER KURT

2 yorum:

sesver dedi ki...

Bu oyunu oynamak için nasıl bi sistem lazım acaba

Alper Kurt dedi ki...

Çok yüksek bir sisteme ihtiyacınız yok. Dual Core ve 7600 gt ayarında 4 sene öncesinin sistemiyle de detaylardan birazcık feragat ederek oynayabilirsiniz.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails