Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

11 Mart 2010 Perşembe

RÜYADAN KÂBUSA




Her büyük organizasyonun düzenleneceği yıl, o büyük organizasyonu düzenleyecek olan kulüplerin ve milli takımların hedef senesidir. Bir kaç yıl önceden o büyük organizasyon için altyapı çalışmaları tamamlanıp transferlere maksimum bütçe ayrılır. Tıpkı bizim Basketbol Milli takımımızın bitmeyen 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası hazırlığı gibi. Bu hazırlıklar sporun her branşı için de geçerlidir. Bana göre dünyanın en önemli iki organizasyonu NBA ve Şampiyonlar ligidir.



Bu yıl Şampiyonlar Ligi finali Real Madrid’in mabedi olan Santiago Barnebau’da yapılacak. Haliyle dünyanın en büyük kulüplerinden olan ve Şampiyonlar Ligini en fazla kazanan takım Real Madrid bu yıl maksimum yatırımla gerek La Liga’ya gerekse Şampiyonlar Ligine hazırlandı. Bu anlamda kırılmadık transfer rekorları bırakmayan Real Madrid; dünyanın en iyi 3 oyuncundan ikisini kadrosuna kattı. Bunlar Kaka ve Ronaldo’dan başkası değildi. Ronaldo ve Kaka’nın yanı sıra Benzama, Arbeloa, Granero, R.Albiol gibi yıldızlar zaten yıldızlar topluluğu olan Real Madrid’e transfer oldular. Bu takımın başına da İspanya’da kendini kanıtlamış, Villareal mucizesini yaratmış olan Şilili teknik direktör Manuel Pellegrini getirildi.Takımdan ise Sneijder İnter’e,Robben Bayern Münih’e, Huntelaar’sa Milan’a gönderildi.Özellikle dünyanın en iyi sol ve sağ kant oyuncularından olan Robben’in gönderilmesi ben dahil bir çok futbolseveri şaşırttı.



Sezon başında uyum sorunu yaşayan Real Madrid’de Kaka’nın beklentilerin altında kalması, Ronaldo’nun sakatlık problemi sezon başında Real’in vasat bir başlangıç yapmasına sebep olmuştu. Özellikle İspanya’ya fazla gelen savunma hattı Avrupa’da sorun yaşatıyordu. Öyle ki sezonun en kötü dönemini yaşayan Milan gelip Madrid’de Real’i 3–2 mağlup ediyordu. Ama Ronaldo’nun muhteşem dönüşü takımın uyum sürecini atlatması Real Şampiyonlar Ligini kazanır umutlarını arttırmaya başladı. Toparlanan Real Madrid lider olarak çıktığı gruptan, Lyon’la eşleşti. Diğer gelebilecek rakiplerden İnter’i düşününce iyi bir eşleşme olarak gözüküyordu ben dahil herkese. Çünkü Lyon eski bildiğimiz Fransa Ligi’nin tek hakimi olan Lyon değildi. Favori kesinlikle Real’di. İlk maçın deplasmanda olması da ayrı bir avantajdı. Bu eşleşmeyle Real gibi bir takımın tarihinde yenemediği Lyon’u yeneceğini düşünüyorduk. Çünkü bu takım bu sene yıllardır süregelen deplasmandaki Deportivo ve Tenerrife şansızlıklarına son vermişti. Fransa’da oynanan ilk karşılaşmada ben dahil herkes şok olmuştu. Lyon’un ezici üstünlüğüyle geçen karşılaşmada Real Makoun’dan yediği golle 1-0 mağlup oldu. Real o kadar ezildi ki karşılaşmada tek golle mağlup olması şans olarak gözüktü. Bu maçtan sonra Real İspanya liginde ki performansını doruğa çıkardı ardı ardına alınan farklı galibiyetlere yenileri eklendi. En son ben dahil bir çok futbolseverin büyülendiği karşılaşmada 2–0 geriden gelip Sevilla gibi üst düzey bir takımı 3–2 mağlup ettiler.La Liga’nın yeni lideri oldular. Öyle güzel futbol oynadılar ki Barca’dan bile daha güzel oynuyorlar sesleri yükselmeye başladı. Bu büyük beğeni toplayan futboldan sonra Lyon maçının ezici favorisi oldular.



Ben ve Ufuk’un bir mantığı vardır. Eğer bizim Türk takımları Avrupa’da yoksa biz en büyük takımları finallerde görmek isteriz. Bu doğrultuda Ufuk ile bu maçı konuşurken Real’in favori olduğunu ama 1–0 çok tehlikeli bir skor olduğunu konuştuk. Çünkü Lyon bir gol atarsa Real’in 3 gol atması gerekecekti.



Karşılaşma beklediğimiz gibi Real’in çok tempolu futboluyla başladı. Bu temponun karşılığı olarak 6. dakikada Ronaldo ile Real öne geçti. Artık Real’in turu getirecek golleri atmasını bekliyorduk. Ufuk’la Real’in 3 ü atarsa rahatlayacağı şeklinde konuştuk. Real 3 gol atabileceği pozisyonları buldu. Özellikle Higuain’in boş kaleye atamadığı gol sanki maçın kırılma anı oldu. Higuain kaçırdığı golle maçın Guiza’sı oldu



.2. yarı fizikken düşüşe geçen Real Madrid’in üzerine Lyon daha cesur bir şekilde gelmeye başladı. Real’de ise takım oyunu yerini Kaka ve Ronaldo’nun bireysel çabalarına bırakmıştı. Lyon’un Real Madrid’in üzerine geldikleri bir anda, özellikle bu karşılaşmada çok beğendiğim Lyon’un Delgado’su topu Lopez’e attı, Lopez’de topu durdurmadan koşu yapmakta olan Pjaniç’e attı. Lopez’den gelen pası durdurmadan vuran Pjaniç Real’in hayalini kâbusa çevirdi.



Bu rüya nasıl kâbusa dönmesin ki! Tarihin görebileceği en büyük transfer taarruzunu yapın, kendi sahanızda yapılacak final için ama gidip Lyon’a elenin. Üstelik kâbusu karabasan’a çevirende bu kupanın en büyük favorisi olan Barça’nın finale çıkıp kupayı kaldırması olacak.



Lyon’un Real’i elemesiyle tarih kendini yineledi. Bu arada sene başında gönderilişine anlam veremediğimiz Robben, takımına turu getiren golü atıp Florentino Perez’e selamını yolladı.

YAZAN: REDVIDIGAL

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails