Birinciysen birincisindir , ikinciysen hiçbir şey...

27 Mayıs 2010 Perşembe

Ben... yarın ... ölecekmişim.


Ben … yarın … ölecekmişim. Öyle dedi doktor. Bana demedi de… anneme diyordu, duydum. Ölmek ne demek ki ? Ne yani, ertesi sabah gözlerimi açmayacak mıyım ? Annemin ağlamaklı ama sevgi dolu gözlerini görmeyecek miyim? Ya da şu huysuz hemşireyi. “Ölmek”… ne demek ki…

Yarın hayatımın 18. yılı bitiyor galiba. Öyle olsa gerek. Şimdi çok sıradan olacak belki ama göz açıp kapayıncaya kadar geçti. 18 yılda insan kaç kere kanser olur? Ben üç kere oldum galiba. Ya da beş. Huf. Peki itiraf ediyorum 10 kere oldum. Peki bir soru daha, insan 18 yılda kaç kere kel kalabilir? Haha, bilemediniz. Ben 10 kere kel kaldım. 18 yaşında olan birinin hiç saçı olmaz mı sizce? Yine bilemediniz. Benim tek tel saçım dahi yok. Ama yine çıkacak biliyorum. Daha önce on kez dökülüp de on kez daha çıktığı gibi. Kurt Cobain gibi uzatmak istiyordum aslında. Annem de o kadar sever ki uzun saçı. Belki Nilüfer de severdi… tıpkı benim onu sevdiğimi sandığım gibi…

Yine geldi doktorlar. Ziyaretçim varmış. Belki Nilüfer gelmiştir. Ah İsmail ve Alper… ne iyi çocuklar şunlar ya. Alper biraz hınzır sanki ama İsmail; can dostum, güzel insan. Katatonia getirmişler bana. Dance of December souls albümü çalıyor. Annem kapatır normalde böyle şarkıları. Çok üzülüyormuşum. Ama bugün izin verdi.. Bugün herkes neden bu kadar hüzünlü ya. Şu Alper’e de bakın hele. Gamzeleri bile görünmüyor. Herkes suskun. Kimse neden bir şey söylemiyor. Kafamı çeviriyorum sağımdaki cama doğru. Buradan eski okulumu görebiliyorum. Yeni okulum neresi olacak acaba?

Kendimi o kadar halsiz hissediyorum ki. Şu sol kolum hiç kıpırdamıyor zaten, sol bacağım da. Eh sol ayak parmaklarım da pek oynamıyor. Kısmi felç diyorlar ama ne felci. Ben bilerek oynatmıyorum… Oynatamıyorum. Biliyorum işte … doktorlar haklı. Ben yarın öleceğim. Daha çok genç değil miyim ? Tamam 18 yaş çok genç değil, ama çok da yaşlı değil, değil mi? Peki Tanrı’yla pazarlık yapsam. Bir yıl daha yaşasam. Çok değil 365 gün. Hadi 5 gün de benden olsun. 360 gün daha yaşamak istiyorum. Olmaz mı? Bir gün ? O da mı olmaz… daha ölmek için çok erken. Lütfen…

Kalp atışlarım yavaşlıyor. Şu koşuşturan annem mi… İsmail ve Alper nerede. Hayır sarsmayın lütfen. Hem çekin artık şu hortumları da, canım yanmıyor artık.

Ölürken çalıyordu; Katatonia, Gateways of Bereavement.

8 yıl önce daha 18 yaşında kansere yenik düşen biricik arkadaşımın anısına yazılmıştır. Sürç-i lisan ettiysem affola.


ALPER KURT

6 yorum:

Redvidigal dedi ki...

Alper kalakaldım inanki

Adsız dedi ki...

Allah rahmet eylesin çok dokunaklı bir yazı olmuş:(

Adsız dedi ki...

Çok üzülüm Allah rağmet eylesin:(

Adsız dedi ki...

Alper bey durum benimde içimi yaktı.Ama böyle şeyleri duymanın yanında bende sizin gibi hatta pek çok kez yaşadım bu durumları, yaşlılık gelir sorun değil zaten kökünü kuruturuz o zamana kadar şu gençliğin,ama ölüm denen hakikat zamansız gelince...hayat acımasız ve adaletsiz oluyor.Amansız hastalık nedir iyi bilirim ben,dayım henüz 30 teyzem 22 yaşındaydı kanserden öldüklerinde sonra da dedem sebep hep aynı onun dışında bide pisi pisine gitmek var ki oda adamın canını fena yakıyormuş.Kuzenimi yabancı bir gençle gördüklerinde dört bir yandan üşüşmüşlerdi kızın başına.Bizde önyargılıydık açıkçası adı Jeff ti sanırım.İstanbulda tıp okuyordu.Biz o genci sonradan tanıdık ve öyle çok sevdik ki anlatamam arada dalgada geçer takılırdık hatta az kendimize benzetmeye çalışmadık içki,kız,üstü kapalı kumar ve uzatmayacağım çeşitli dangalaklıklarımıza alet etmek istesekte oyuna gelmedi.Sonradan pes edip özür diledik.öncesinde niyet onu kuzenden uzaklaştırmaktı.Tuhaf geliyordu bize kızla o kadar iyi anlaşıyor olmaları kuzenime eş,dost,abi belkide sevgili olmuştu ama o gözle bakmıyordu ki bizide bu şaşırtmıştı nerde bir kız bir erkekle görülse toplumca olayı çarpıtmaya müsaitiz.Ama bana gelince elin gavuru diyordum kız küçük ya bir oyun oynarsa diyeydi tepelerine çöreklenmem.Allah var çocuk tertemizdi.Işıklarda kuzenim bir çocuğun hayatını kurtarmaya çalışırken az kala araba çarpıyormuş kızmış kuzenime vay sen misin atlayan sana ne elin çocuğundan diye sonrasında aynı şeyi kendi yaptı bu kez kuzenim kadar şanslı değildi yaşı 23 tü henüz,araba altında kaldı çocuğu öyle sarmışki çocuğun sadece kolu kırılmış yani başkasının evladı için hayatından vazgeçmek bilemiyorum ne derece doğru yada kaç kişi yapar.Hastanedeyken artık son nefesini vermeye az kalmıştı kuzen sordu Jeff'e bana dediğini neden yaptın diye.kendisi o halde sadece güldü.Ertesi gününe toprağa verdik.İnanın giden mi sürgün kalan mı bilmiyorum.Kuzenim ilaç kullanmakta, çok değil aradan sadece 2 sene geçti.Sanki oda yaşamıyor gibi.Ama iyi toparladı yinede ölüm Allahın emri fakat şair de diyor ayrılık olmasaydı.Hayatın gerçekleri benden adam olmaz diyordum ama gencecik insanların bu şekilde gözümüzün önünden yıldız gibi kaymasına tahammül edemiyorum belki kanseri tedavi edemem ama birçok insana umut kapısı olabilirim diye bende Jeff gibi tıpı seçtim...Seyhan

Redvidigal dedi ki...

Seyhan açıkcası Alper içimizi yaktı sen de dağladın:( cidden hayat böyle üzüntülerle dolu.toprağı bol olsun Jeff'in.

Alper dedi ki...

Sizleri hüzünlendirmek istemezdim ama, bazen öyle oluyor ki insan neden diye sormadan edemiyor işte... Zamansız dökülen her yaprak, koca bir ağacı içten içe kurutmaktan başka bir işe yaramıyor... Neyse, herkese iyi geceler arkadaşlar.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails